Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/622 E. 2022/2725 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/622
KARAR NO: 2022/2725
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2020
NUMARASI: 2016/193 – 2020/845
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinden … Hizmetleri … Merkezini işleten şirket ile diğer davacı müvekkilin şirketin ortağı iken davalının müvekkiller aleyhine Fatih …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile 319,694TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, açılan itirazın iptali davasının İstanbul (Kapatılan) 19.Asliye Ticaret Mahkemesin 2011/339 Esas sayılı davalı tarafça daha önce İstanbul (Kapatılan) 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/339 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilerek hükmün Yargıtayca onandığını, yargılama esnasında müvekkili …’in ve davacı şirketin mal varlığı ve hakları üzerine tedbir konulduğunu, SGK nezdindeki hak ediş alacaklarını dava sonuna kadar bloke konularak tedbir uygulanması nedeni ile şirketin ayrıca tüm alet ve ekipmanlarına el konması nedeni ile şirketin fiilen ve hukuken çalışamaz hale geldiğinden zarara uğrandığını, müvekkilinin sağlık ruhsatını devretmek zorunda kaldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik … Şti yönünden 10.000 TL manevi ve 1.000 TL maddi tazminatın ve diğer müvekkili bakımından 10.000 TL manevi ve 1.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı; davaya yanıt vermemiştir. Yargılama esnasında vermiş olduğu dilekçede ise raporda belirtilen zarar miktarı ile mahrum kalınan karın haciz ve tedbir işlemleri ile illiyet bağı kurulamadığını, devir işlemlerinin kendisinin kusuru ile herhangi bir ilgisi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; mahkememizce öncelikle muhasebeci bilirkişi vasıtasıyla defter ve belgelerin incelenmesine karar verilmiştir. Dosyaya sunulu devir sözleşmesine göre davacı şirketin dava dışı şirkete 20/10/2010 tarihinde 1.500.000,00 TL bedel üzerinden devredildiği, devir dolayısıyla dava dışı firmadan alınan 325.000,00 TL bedelli çeke ilişkin olarak Fatih 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20/12/2010 tarihli yazısına binaen tedbir konulduğu, bir kısım çek bedellerin ise öncesinde ödenmiş olduğu, davacının dava tarihinde 1.000.000,00 TL’sinin olduğu ve açılmış olan davaya ve yapılan tedbir işlemlerine binaen devir yapıldığının ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Ayrıca haciz tutanağı uyarınca şirket varlıklarının davacı şirket yedieminliğine bırakıldığı ve herhangi bir muhafaza işleminin olmadığı anlaşılmaktadır. SGK’nın cevabi yazısı uyarınca da davacı şirketin kurumdan olan alacağına blokaj uygulanmışsa da 18/01/2011 tarihli yazı sonrasında tedbirin kaldırılarak ödemenin yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davacı şirketin devir tarihli 20/10/2010 olmasına rağmen davalı tarafından tedbirlerin daha sonra 10/12/2010 ile 25/12/2010 tarihleri arasında konulduğu, davacıların zararının ne şekilde olduğu, uygulanan tedbir ve haciz işlemlerine binaen illiyet bağının dosya kapsamında tespit edilemediği görülmüştür. Defterlerin incelenmesinde 2008 ve 2009 yıllarına nazaran haciz ve tedbir uygulanan 2010 yılında davacı şirketin zarara uğradığı tespit edilmiş ise de, bu hususun davalının kusuru sonucunda meydana geldiği, tıp merkezinin devrinin uygulan haciz ve tedbir işlemleri ile bağlantılı olduğu anlaşılamamıştır. Nitekim yukarıda da belirtildiği üzere davalı tarafından uygulan tedbirlerin devir tarihinden sonra olduğu sabittir. Davacı … vekili rapora itiraz ederek devir tarihindeki şirket rayiç bedellerinin tespitini ve maddi zararın hesaplanmasını talep etmişse de verilen kesin süreye rağmen belirlenen masraf avansını yatırmadığı anlaşılmıştır. Burada zararı ve illiyet bağını davacılar ispat etmekle mükelleftir. Delil avansının süresinde yatırılmaması ve önceki alınan kök ve ek raporlar ile gerek illiyet bağının gerekse de tedbir eylemleri ile bağlantılı olan zararların net bir şekilde ortaya konulamaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme yaptığını, müvekkilinin haksız tedbirden zarar gördüğünü, tedbirin etkisinin uzun süre devam ettiğini, bilirkişi raporunda illiyet kurulduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; Haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan zararın tazmini davasıdır. Dosya kapsamından davalının davacı aleyhine Fatih … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile 19.07.2010 tarihinde 319.694,00 TL alacak için icra takibi yaptığı, borçlular vekilinin itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır. Davalı, Fatih 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/115 D.İş sayılı dosyasında davacının davalılara banka aracılığı ile elden ödemiş olduğu meblağların tespiti için başvurmuş, yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda; gerek dosya münderecatında gerekse taşınabilir diske yüklenen bilgisayardaki bilgilerin incelenmesi sonucu tespit talebinde bulunan davacı …’ın karşı taraf … Ltd Şti …’e 298.395,20 TL-52.492,76 TL=245.902.,44 TL verdiğini, bilgisayar kayıtlarında olmayıp davacı …’ın mahkemeye belge olarak sunduğu cari hesap defterindeki bilgilerde ise 81.015,00 TL-3.200,00 TL=77.815,00 TL daha alacaklı olabileceği kanaatine varıldığı, bu sebeple toplam alacak 245.902,44 TL-77.815,00 TL=323.717,44 TL olarak hesaplanmıştır. Davalı tarafından Fatih 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/492 E sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılmış bu mahkeme tarafından 18.01.2011 tarihli karar ile; davalı yanın yasal cevap süresi içerisin de iş bölümü itirazında bulunduğu, davalılardan birinin ticari faaliyet yürüten şirket olduğu anlaşılmakla iş bölümü itirazının kabulüne ve mahkememizin yetkisizliği sebebiyle dava dilekçesinin reddine, mahkememizce davalıların SGK’daki hak ve alacakları ile … Bankasının Büyükçekmece Şubesine ait çeklerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına; Hüküm kesinleştiğinde başvuru halinde dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine temyiz yolu kapalı olarak karar verilmiştir. İtirazın iptali davasına İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/339 E – 2012/284 K sayılı dosyasında devam olunduğu anlaşılmıştır. Yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında; Yrd. Doç. Dr. … tarafından verilen 18.09.2012 tarihli raporda özetle; dosya kapsamında yer alan davalı şirkete ilişkin ticaret sicil gazetesi kayıtlarından davacı yanın davalı şirkette ortak sıfatının bulunmadığı, bu hususta taraflar arasında akdedilmiş olan herhangi bir ortaklık sözleşmesinin de mevcut olmadığı, davalı yanın davacının yapmış olduğu ödemelerin borcun ifası niteliğinde olduğun beyan ettiği fakat bu durumu ispat edemediği, davacı yanın yapmış olduğu ödemelerin borç verme olarak da nitelendirilemeyeceği, bu hususta herhangi bir açıklama bulunmadığı, dolayısıyla davacı yanın yaptığı ödemeleri sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında talep etmesinin mümkün olduğu, davacı yanın alacağını BK m 66 hükmünde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinde talep ettiği, Fatih 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/115 D.İş sayılı dosyasında alınan ve davalı şirketin bilgisayar kayıtlarına dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporunda belirtilen meblağın huzurdaki davada dikkate alınabileceği, nitekim bilirkişi raporunun resmiliği, o rapora dayanak verilerin alınması sırasında kolluk kuvvetlerince tutulmuş tutanağın mevcudiyeti ve anılan bilirkişi raporunu hazırlayan kişiler hakkında da sonuçlanmış devam eden bir ceza kovuşturması bulunmaması hususlarının raporda yer alan meblağın doğruluğunu teyit ettiği, mütalaa edilmiştir. Bilirkişi Serbest Muhasebeci Mali Müşavir … tarafından verilen 25.09.2012 tarihli raporda özetle; mahkeme tarafından keşif sırasında davalı şirket merkezindeki bilgisayardan alınan excel dosyalarının delil olarak değerlendirilebileceği görüşünün benimsenmesi durumda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 245.902,44 TL tutarında alacak talebinde bulunabileceği, mahkemenin davalı şirket merkezindeki bilgisayardan alınan excel dosyalarının delil olarak değerlendirilemeyeceği görüşünü benimsemesi durumunda ise davacı alacağının ispata muhtaç olduğu mütalaa edilmiştir. Yargılama sonunda ispatlanamayan davanın reddine ve davacının kötü niyeti de davalılarca ispatlanamadığından kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Konuya ilişkin HMK madde 399 a göre; (1) Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararı tazminle yükümlüdür.(2) Haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davası, esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açılır.(3) Tazminat davası açma hakkı, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren, bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Davacı her ne kadar haksız ihtiyati tedbir nedeniyle zarar gördüğünü iddia etmiş ise de tüm dosya kapsamından davacının şirketinin 20/10/2010 tarihinde dava dışı şirkete devredildiği , davalı tarafından tedbirlerin daha sonra 10/12/2010 ile 25/12/2010 tarihleri arasında konulduğu, davacının iddia ettiği zararı usulüne uygun bir biçimde ispat edemediği, davacının zararının uygulanan tedbirden meydana geldiği hususunun sabit olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde ve hukukun uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine göre ilk derece mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/12/2020 tarih, 2016/193 Esas – 2020/845 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu uyarınca her bir davacı yönünden alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 100,00’er -TL harçtan mahsubu ile kalan 19,30’ar-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/11/2022