Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/599 E. 2022/2776 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/599
KARAR NO: 2022/2776
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2020
NUMARASI: 2019/208 Esas – 2020/660 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya karşı alacak davası açıldığını ve borçlu davalının temerrüde düşmekteki kusuru yönünden faiziyle birlikte alacağın davalıdan tahsiline karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığını ve alacağın icra dosyası ile tahsil edildiğini, müvekkilinin alacağını borçlunun temerrüde düşmekteki kusur ve hatası nedeniyle munzam zarara uğradığını, parasını tahsil edememekten ayrıca bankalar tarafından haciz takiplerine maruz kalıp, ganyan işinin tasfiye edildiğini ve işlerini düzeltmek için bankalardan aldığı kredi taksitlerini ödeyemeyerek aşırı zarara uğradığını, babasından kalan gayrimenkul hisselerini satmak zorunda olup, aşırı zarara uğradığını, yaşadığı ağır sorun nedeniyle sağlığını kaybedip kalp hastalığı ve başka hastalıklara yakalandığını, bu nedenle 250.000,00 TL munzam zararın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın Mülga … T.A.Ş ile 24/06/1999 tarihinde üye işyeri sözleşmesi imzaladığını, 17/01/2000 tarihinde davacıya ait … Bayii’nde yurtdışı ABD bankası …’a ait kartlara işlem yapıldığını, yine aynı tarihte başka kartlarla da işlemler yapılarak toplamda 16.215,00 TL dolandırıcılık işlemi gerçekleştirildiğini, işyeri hesabında yeterli bakiye bulunmadığından bloke konulan miktardan bir kısım bloke çözülerek bloke tutarının 14.370,71 TL’ye indiğini, davacı tarafından 300,00 TL’lik işlemin vergi örneği temin edilemediğinden bu miktarın yurtdışı bankası tarafından Charge Back yolu ile müvekkilinden tahsil edildiğini, davacının Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2000/380 esas sayılı dosyasında yargılanarak dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verildiğini, yani davacı tarafın dava konusu yaptığı işlemlerin gerçek bir alışverişi yansıtmayan sahte işlemler olduğu ve sahte kartlarla müvekkili bankanın dolandırılmaya çalışıldığının tespit edildiğini, bu nedenle davacının temerrüt iddialarının gerçeği yansıtmadığını, bu eylemin nitelikli dolandırıcılık olduğu tespit edilmesine rağmen Yargıtay kararı ile aradan geçen süre dikkate alınarak zamanaşımına uğradığı tespit edilen dosyada düşme kararı verildiğini, ancak bu durumun davacının zarara uğradığı tutarları dolandırıcılık sonucu ele geçirdiği yönünündeki tespiti ortadan kaldırmadığını, davacı tarafından müvekkili banka tarafından blokeye alınan 14.070,71 TL ile ilgili Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davada, eylemin sabit olmasına rağmen paranın sahibi bulunamadığından davacıya iade edilmesi gerektiğine karar verildiği ve karara istinaden davacıya Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına 102.028,26 TL ödeme yapıldığını, ana paranın yaklaşık 8 katı tutarında ödeme yapılarak ayrıca bir zarar iddiasının dinlenemeyeceğini, munzam zarar talebinin mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/656 esas sayılı dosyası celbedilmiş olup, dosyanın incelenmesinde, dosyamız davacısı tarafından dosyamız davalısına açılan alacak davasının kısmen kabulü ile 14.070,71 TL’nin 15/04/2000 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığı görülmüştür. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/656 esas sayılı dosyası ekinde Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2000/380 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, dosyamız davacısı …’nun dolandırıcılık suçlamasıyla yargılandığı davada cezalandırılmasına karar verildiği, dosyanın Yargıtay incelemesinde iken 09/04/2009 tarihinde zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Öncelikli olarak dava konusu somut olayda çözümlenmesi gereken hukuki sorun; temerrüt faizini aşan bir zararın mevcut olup olmadığıdır. Yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, davacıyı ispat yükünden kurtarmaz. Zira; davacı para alacağını zamanında alması halinde ne şekilde kullanacağını kanıtlayamamıştır. Ayrıca alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorundadır. Soyut enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek olması munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. Burada davacının kanıtlaması gereken husus enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle paranın döviz karşısında hızlı değer kaybı, yüksek enflasyon gibi genel, afaki ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen umumi ekonomik konjektürel olgular Borçlar Kanunu’nun 105 (TBK 122) maddesinde sözü edilen munzam zararın varlığını göstermez. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/10665 esas, 2019/6982 karar) Somut olay yönünden davacı, parasını tahsil edemediğinden bankalar tarafından haciz takiplerine maruz kaldığı, ganyan işini tasfiye ettiği, işlerini düzeltemeyerek bankalardan aldığı kredi taksitlerini ödeyemeyip babasından kalan gayrimenkul hisselerini satarak zarara uğradığını belirtmiş olup, davacı bu konuda sunmuş olduğu delill listesinde ganyan bayi işletmesini 22/07/2008 tarihinde devrettiğine ilişkin devir sözleşmesi sunduğu, yine bir kısım bankalardan kredi aldığına ilişkin beyanda bulunduğu bildirilmiş olup, ilgili banka şubelerine yazılan müzekkere cevaplarında herhangi bir kredi hesap kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir. Davacı tarafça farazi iddialarla işyerinin devredildiği, bankalardan kredi çekildiği gibi olasılıklar, meydana gelebilecek zararlardan bahsedilmiş ise de, bunlar yukarıda açıklaması yapıldığı üzere somut olarak geç ödemeden dolayı uğranılan zararları gösterir hususlar değildir. Davacı, munzam zararın varlığını, somut delillerle kanıtlayamamış olup, davanın reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde;Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla,Yerel Mahkemenin delilleri incelemeden hüküm kurduğunu,gerçek zararları saptamak için bilirkişi incelemesi yapması gerektiğini, açmış oldukları davada tazminat koşullarının oluştuğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava, munzam zarar iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere,dosyada mevcut delil durumuna göre, ispat yükü kendisine düşen davacının iddiasını ispat edememesine, İlk Derece Mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından, yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/11 – 938 Esas, 2022/401 Karar sayılı emsal ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/208 Esas – 2020/660 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin istinaf isteminin HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile kalan 21,40-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/11/2022