Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/59 E. 2022/1793 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/59
KARAR NO: 2022/1793
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2020
NUMARASI: 2018/1201 – 2020/171
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından alacağın tahsili için dava dışı … Tic. Ltd. Şti. hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında başlatılan takipte talimatla uygulanan ihtiyati haciz ile müvekkili şirkete ait olan 1 adet makinanın haczedilip mahalde bırakıldığı, müvekkili şirketle dava dışı şirketin sicil adreslerinin ve ortaklarının tamamen farklı olduğu, yapılan bu haksız haciz sonrasında taraflarında İstanbul 10. icra hukuk mahkemesinin 2007/815 sayılı dosyası ile davalı ve dava dışı borçlu hakkında istihkak davası açıldığı, istihkak davası devam ederken mahçuz makinanın 04.02.2008 tarihinde davalı tarafça muhafaza altına alındığı, müvekkili şirketin borç ve borçlu ile hiçbir ilgisi olmadığı halde haczedilen makinasını kullanamadığı, makinasının çalışmasına bağlı olan ve müşterilerine verdiği taahhütlerini yerine getiremediği, ticari itibarının sarsıldığı, istihkak davalarının kabul edilip haczin kaldırıldığı, ancak icra müdürlüğünce 11.01.2013 tarihinde yapılan işlemde ne yedieminin ne de makinanın yerinde bulunamadığı ve davalı tarafça haczolunan makinanın haciz tarihinde takdir edilen kıymetinin taraflarına ödendiği, ancak bu miktarın toplam zararlarını karşılamaktan uzak olduğu, müvekkili şirketin mağdur edilip üretim ve kar kaybı yaşadığı, davalının haksız eylemi nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zararlarının doğduğu iddia edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.000,00-TL’nin makinanın ellerinden çıktığı tarih olan 04.02.2008 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasının borçlusu dava dışı … arasında Beyoğlu … Noterliğince düzenlenen 10.03.2006 tarihli … sayılı ticari işletme rehni sözleşmesi kapsamında işbu dava konusu makine de dahil olmak üzere borçluya ait menkul mallar üzerinde müvekkili lehine rehin tesis edildiğini, bu sözleşmeye rağmen … Tic. Ltd. Şti.arasında muvazaalı olarak ticari işletme rehni kapsamındaki menkul mallardan olan … kodlu ve … seri nolu makinenin 14.12.2006 tarihinde satışının gerçekleştirildiğini, 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanununun rehin hakkının üçüncü şahıslara karşı ileri sürülmesi başlığını taşıyan 9.maddesi ve devamı maddelerinde, işletme rehnine dahil münferit unsurların alacaklının muvafakati ile üçüncü şahıslara devredilebileceği veya üzerinde ayni hak tesis edilebileceği hüküm altına alındığını, muvazaalı olarak dava konusu makineyi elinde bulundurmasına rağmen İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/815 Esas sayılı dosyası ile istihkak iddiasında bulunan davacının açmış olduğu istihkak davasında, mezkur makineyi haciz tarihinden önce …’den satın aldığını ve makinenin kendi mülkiyetinde olduğunu iddia ettiğini, ancak istihkak iddiası ile beraber davacının açtığı istihkak davasında mahkemeden söz konusu makinenin satışına engel olmak ve bu sayede zararını azaltmak amacıyla ihtiyati tedbir yoluyla takibin talikini talep edebileceğini ancak istihkak davasında tedbir talep edilmediğini ve iddia ettiği zarara kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini belirterek davanın dava şartı olan hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, nihayetinde hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;”…Takip dayanağı çekin 15.04.2007 tarihli olduğu ve 10.03.2006 tarihli Ticari İşletme Rehin Sözleşmesi’nin teminatı olarak verildiği göz önüne alındığında, işbu çekin vadeli ödeme aracı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davacı … Ltd. Şti. Hacizli makinenin borçlu …Ltd. Şti’nden alındığını belirtmiş ve bu yönde faturalar ibraz etmiştir. Sunulan 14/07/2007 tarihli 3 adet fatura ile borçlu şirkette ait makinelerin büyük kısmı davacı şirkete satılmıştır. Belirtilen tarih borcun doğumundan sonra olup yapılan bu satışın iş yeri devri niteliğinde olduğu sabittir. İş yeri devrinin TBK 202 m ve İİK 44. m. koşullarına uygun olarak yapılmadığı da sabittir. TBK 202 m. koşullarına uygun bildirim ve ilan duyurma yükümlülüğü de yerine getirilmediğinden 202/2 maddedeki öngörülen sürenin işlemeye başlamayacak ve iş yerini devralan davacının devir aldığı işletmenin borçlarından devralanla birlikte müteselsilen sorumludur. İş yeri devrinin hükümsüzlüğünün davalıya karşı ileri sürülemeyeceği ve yapılan işlemin Yargıtay 17. H.D.’nin yukarıda belirtilen kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere iş yeri devrinin varlığı mahkememizce de kabul edilmekle asıl borçlu ile birlikte davacının da müteselsil sorumlu ve bu sorumluluk nedeniyle de davalının davacıdan talep etme hakkının bulunduğu, ortada haksız bir haciz olmadığı ve davalının yasal haciz hakkını kullanırken söz konusu makinenin bu süreçte kullanılmamasından ve meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacağı (buna rağmen davalı tarafça 40.000,00-TL makinenin kıymet takdiri kapsamında davacı tarafa ödeme yapıldığı da) anlaşılmakla davanın reddine…” karar verilmiştir.Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı süresinde satış talep etmediği için hukuken mahcuz makinenin müvekkiline iadesi gerekirken davalının borçlu ile anlaşarak yedimin değişikliği yapması nedeniyle iade edilemeyen makineden doğan zararın tazmini gerektiğini, müvekkili tarafından açılan istihkak davasının haciz düştüğü için taraflarınca takip edilmediğini, istihkak davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesinin kesin hüküm sonuçlarını doğurmayacağını, söz konusu istihkak davasında esastan karar verilmediği için Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamının hukuki gerekçe olarak gösterilemeyeceğini, ihtiyati haciz düştüğünde hukuken yapılan haczin haksız hale geleceğini zararın kaynağının haczedilen makinenin tamamen kaybı nedeniyle ileri dönük yoksun kalınan üretim imkanı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; Haksız haciz iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. ( Yargıtay 4. HD nin 2016/14413 E- 2019/483 K.sayılı ilamı) Davacı şirket tarafından İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1718 E (bozma öncesi 2007/815 E-2012/388 K ) sayılı dosyasında davalı şirkete karşı İİK 96 ve devamı maddeleri uyarınca istihkak davası açılmıştır. Söz konusu davada davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karar temyiz edilmiştir. Yargıtay 17. HD’nin 2012/13077 E.-2014/3799 K sayılı ilamında; takip konusu çekin davalı alacaklı ile borçlu arasında imzalanan ticari işletme rehini sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, davacı şirketçe sunulan faturalarla borçlu şirkete ait makinelerin büyük bir kısmının davacı şirkete satıldığı, faturalarda belirtilen tarihin borcun doğumundan sonraki tarihler olduğu ve yapılan böyle bir satışın iş yeri devri niteliğinde olduğu, iş yeri devrinin İİK’nın 44. Maddesindeki şartlara uygun olarak yapıldığının iddia ve ispat edilemediği, ayrıca TBK’nın 202. Maddesi uyarınca iş yerini devir alan davacının devir aldığı işletmenin borçlarından sorumlu olacağı, istihkak iddiasının haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada taraflarca takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine, istihkak iddiasının ispat edilememesine, davacı tarafça haczin haksız olduğunu ispata yarayacak somut bir delil ibraz edilememesine ve bu kapsamda ileri yönelik olarak mahrum kalınan üretim nedeniyle oluşacak zararın da talep edilemeyeceğine göre ilk derece mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1201 Esas – 2020/171 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi Dairemiz tarafından yapılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m. 361 gereğince, tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/06/2022