Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/493 E. 2022/2559 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/493
KARAR NO: 2022/2559
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2020
NUMARASI: 2019/241Esas – 2020/747 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dilekçesinde ; davacı şirketin 1982 yılında kurulduğunu, tekstil – konfeksiyon makineleri, yedek parça ve sarf malzemeleri, kırtasiye gibi sektörlerde faaliyet gösteren ve faaliyette bulunduğu sektörlerin bir çoğunda lider konumunda olan bir şirket olduğunu, dava tarihi itibariyle Türkiye’de merkezi İstanbul dışında 5 ayrı şubesi ve yüzlerce çalışanı olan 94.063,00 TL kayıtlı sermayeli şirket olduğunu, işlerinin devamlılığı ve finansman ihtiyaçları için birçok banka ile çalıştığını ve krediler kullandığını, davalının 2011 yılına kadar davacı şirkette hissedar olduğunu, şirketin birçok yönetim kademesinde de görev aldığını, davalının 2011 yılında davacı şirkette sahibi bulunduğu hisselerini, kendi talep ve ısrarı ile davacı şirketin diğer ortaklarına devir ve temlik etmek suretiyle şirketten ayrıldığını, davalının hisselerini devredip ortaklıktan ayrılmasından sonra 2013 yılı Aralık ayında davalının şirkette bulunduğu dönemde yöneticisi olduğu departmanın satış faaliyetlerini kapsayan bir vergi borcu tahakkuk ettirilerek müvekkil şirkete ödeme emri gönderildiğini, davacı şirketin yargısal haklarını kullanarak davalar açtığını, süreç sonunda tahakkuk ettirilen vergileri ödemek durumunda kaldığını, davalının davacı şirketi karalamak, ticari itibarını sarsmak ve davacıyı zor duruma düşürmek için vekili Av. … vasıtasıyla İzmir …Noterliğinin 27/08/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide etmek suretiyle davacının kredi kullandığı ve bugüne kadar hiçbir problem yaşamadığı; … Bankası, … T.A.Ş., … Bankası, …, … Bankası ve … Bankası Genel Müdürlüklerini muhatap alarak, davacı … davacının grup şirketlerini karalamayı ve ticari itibarını sarsmayı, bu bağlamda davacıyı finansal olarak zor durumda bırakmayı hedef alan asılsız iddialarda bulunduğunu, bu nedenlerle fazlaya dair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; şimdilik 10.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın işleyecek yasal faiziyle ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; HMK’ya göre her tür tazminat davaları davalının ikametgah mahkemelerinde açılması gerektiğini, yetkili mahkemenini Ümraniye Mahkemeleri olduğunu, davalıya dava dilekçesi ile tebliğ edilen adresin Ümraniye olduğunu, davacı tarafın Anonim Şirket olduğunu, davanın şirketler hukukundan kaynaklanan tazminat davası olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davalının davacı şirketin hisselerini devrettiğini, buna ilişkin olarak haksız ithamlarla ayıplı mal davalarının açıldığı ve davacı tarafından bildirilen dosya numaraları ile tarafların karşılıklı davalaştıklarının sabit olduğunu, davalının davacı şirketin eski yönetim kurulu üyesi ve ortağı olduğunu, davacı şirketin egemen hisse sahibi olduğu … Anonim Şirketi ile … Anonim Şirketi’nin açmış olduğu dava dilekçelerinde bu davada iddia edildiğinin aksine, hiçbir zarara uğramadığını, bankaların ikna edildiğini, BDKK tarafından gereken izinlerin verildiğinin bildirildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; davacının davalının söz konusu ihtarnamesi nedeni ile maddi bir zarara uğradığı hususunu ispat edemediği, davalının gönderdiği ihtarnamenin içeriğinin hukuka aykırı olmadığı, davacı şirketin tüzel kişiliğinin ticari itibarını zedeler nitelikte bir itham içermediği, alınan bilirkişi raporu denetime el verişli kabul edilerek ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.1-Davanın REDDİNE, 2-Başlangıçta alınan 1.024,65 TL peşin harcın , alınması gereken 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 970,25 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE, Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Yerel mahkemenin, gönderilen ihtarnamede borca batıklık gibi bir beyan olmadığı gibi maddi duruma uygun olmayan bir gerekçe oluşturduğunu, Davalı tarafından bankalara gönderilen İhtarnamede açıkça “Müvekkilimiz tüm yazılı ve sözlü ihtarlarına rağmen sürekli zarar eden TTK 376 ve İİK 179 a göre borca batık olduğu belirtilen bu şirketlerin tasfiyesini talep etmiştir.” dediğini, burada müvekkili şirkete karşı gerçeğe aykırı beyan ve iddialar olduğunu, Müvekkili şirket ile grup şirketler hakkında ne bir borca batıklık ne de bir tasfiye kararı olduğunu, Davalı tarafın, reddedilen bir davaya rağmen ihtarnamede müvekkili şirketin borca batık olduğunu iddia ettiği, Davalı tarafın tasfiyesini talep ettik dediği dosyanın reddedilmesine rağmen ihtarnamede sanki müvekkili şirketin borca batık ve tasfiye edileceği gibi haksız ve mesnetsiz beyanlarda bulunmasının açıkça haksız fiildir ve müvekkili nezdinde maddi ve manevi zarara sebep olduğunu, Yerel mahkeme yine gerekçeli kararında ihtarname içeriğinin davalının kefaletleri bakımından kendi menfaatlerini korumaya yönelik olduğu gibi dosya kapsamına aykırı bir gerekçe oluşturduğunu, dosyada mübrez banka cevabi yazılarına bakıldığında davalının kefaleti dahi olmadığı bilirkişi tarafından raporda belirtildiği, Kefaleti olmayan birinin durduk yere müvekkil şirketin çalıştığı bankalara ihtarname göndererek grup şirketlerin zarar ettiği, borca batık olduğu yönünde haksız ithamlarda bulunulmasının açıkça haksız fiil olduğu, Davalının taraf tacir olmadığı, hangi bankada kefaletinin olduğunu bilebilecek durumda olduğu, Salt müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğraması için müvekkili şirketin çalıştığı bankaların hepsine davalı taraf haksız ve mesnetsiz iddiarını içeren ihtarname gönderdiği, Bilirkişi raporuna yaptığı itirazların hiç değerlendirilmediğini, ve delilleri tam olarak toplanmadan hatalı ve kanuna aykırı karar verildiğini, Bilirkişi raporunda olduğu gibi yerel mahkeme kararında da dosyaya daha önce gelen ve dosyada mübrez banka cevaplarından hiç bahsedilmediği, …, …, … cevapları da dosyada mevcut olup bunlara ilişkin bilirkişi raporunda hiçbir değerlendirme yapılmadığı, Davalı taraf bankalara gönderdiği ihtarname sonrasında ilgili bankalar bazı kredileri reddettiği gibi bazı kredilerin de faiz oranlarını arttırmıştır. Bu durum dosyada mübrez banka cevapları ile de sabit olduğu gibi daha önceden alınan bilirkişi raporunda bu durumun belli olduğu, Yerel mahkeme gerekçesinde … Bankası cevabi yazının olmadığı, cevap verilmediği gibi bir değerlendirmede bulunmuştur. Tüm kurum ve kişiler mahkemece istenilen belge ve bilgiyi vermek zorunda olup tekiden dahi müzekkere yazılmadan deliller toplanmadan ve yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiği gerekçeli kararın bu kısmından da açıkça belli olduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.Somut olayın incelenmesinden; davacı tarafça, davalı vekili tarafından keşide edilen İzmir … Noterliği’nin 27.08.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihbarnamesi nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığından eldeki dava açılmıştır. Dava konusu ihtarnamenin; davacı şirkete kredi verilmemesi, var olan kredilerin çekilmesi ve faiz oranlarının arttırılması konusunda herhangi bir etkisinin olmadığı (… Bankası), davalının kefaletinin olmadığı (…), kredilerin normal seyrinde kapandığı ve tekrar kredi talebinin olmadığı (… Bankası), ihtarnameye rastlanmadığı (…), davacı lehine kullandırılmış krediye rastlanmadığı (…) konusunda müzekkere cevaplarının dosyada mevcut olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda; İhtarname içeriğinde davacı şirket bakımından iflas veya borca batıklık iddiasında bulunulmadığı davacı şirketin ödeme kabiliyetine ilişkin lehte veya aleyhte herhangi bir beyanda bulunulmadığı, davacı şirketin ödeme kabiliyetine dair lehte veya aleyhte bir beyanda bulunmadığı, davacı şirketin borca batık olduğu veya iflas ettiği gibi bir ibare bulunmadığı bu tespitlerin … A.Ş ve … Faktöring için yapıldığı tespit edildiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesi kararı yerindedir. Sonuç olarak; dairemizce istinaf sebepleriyle bağlı olarak yapılan incelemede, davacı taraf vekilinin ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir durumun bulunmadığı, ilk derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve takdirinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacı taraf vekilinin istinaf kanun yolu başvuru taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/11/2020 tarih, 2019/241Esas – 2020/747 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcın mahsubu ile kalan 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/11/2022