Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/357 E. 2022/2513 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/357
KARAR NO: 2022/2513
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2016/845 Esas – 2018/1166 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin hamili bulunduğu keşidecisi … Ltd. Şti., muhatabı … bank Çukurova Şubesi olan, … çek nolu, 30/06/2010 keşide tarihli, 25.000 TL meblağlı çekin bankaya ibrazında mahkemece ödeme yasağı konulduğunun şerh düşüldüğünü, bu ödeme yasağının konulduğu çek iptali davasının hamil olan müvekkilinin ortaya çıkması ile yasal süresi içinde sonuçlandığını, bu çekten dolayı açılan çek istirdadı davasının İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/927 esas sayılı dosyasında red kararı verilerek sonuçlandığını, ödeme yasağının kaldırıldığını, bu defa bankaya müracaat edildiğinde ibraz süresi geçtiğinden işleme alınmamıştır şeklinde şerh verildiğini, müvekkilinin zarara uğradığını, tedbir kararı talep eden davalının tedbir sebebiyle uğranılan zararın tazmini yönünden HMK’nun 399.maddesi gereğince kusursuz sorumluluğu bulunduğunu belirterek uğranılan zarara karşılık şimdilik 4.000,00 TL nin davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermediği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince; “…Bilirkişi tarafından alınan raporda, haksız ihtiyati tedbirden doğan sorumluluk bir kusursuz sorumluluk hali olduğu, dolayısıyla sorumluluk için ödemeden men kararı alan kimsenin kötü niyetli ya da kusurlu olması şart değildir. Her ne kadar somut olayda haksız tedbir sebebi ile uğranılan zararın tazminine yönelen davada hukuki şartlar sağlanmış ise de davacı yan gerekli dikkat ve özeni göstermiş olsaydı bu zararın oluşmasının da önüne geçilebilmesi mümkün gözükmektedir. Zira bir kambiyo senedine yönelik olarak ödemeden men kararının verilmiş olması, o kambiyo senedinin icra takibine konu edilmesini ya da ihtiyati hacze ilişkin işlemlere esas alınmasına engel teşkil etmediği, ödemeden men kararı olan kambiyo senedi ile ilgili olarak ihtiyati haciz kararının alınması, yasal takibin yapılması, borçlu ya da borçluların malvarlığı üzerinde cebri icra işlemlerinin tatbik edilmiş olması halinde alacağı karşılamaya yeter derecede malvarlığının güvence altına alınması mümkün olabilecek iken bu icra takip işlemlerinin yapılmamış olmasının borçlu ya da borçluların somut olayda olduğu gibi hesaplarının sıfır olduğu ve keşidecinin ticareti bıraktığı bilgisinin edinildiği bir ortamda alacaklının söz konusu güvenceden kendi kusuru ile mahrum kalması anlamına geleceği de değerlendirilmektedir.” şeklinde görüş bildirilmiştir. Somut olayda ihtiyati tedbir kararı icra edilmiş, bu ihtiyati tedbirin haksız olduğu Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin ilgili kararı çerçevesinde tespit edilmiş olup alacağın tahsil edilememesi ve tahsil edilme imkanının kalmamış olması ile zarar ile haksız ihtiyati tedbir arasında illiyet bağı kurulmuştur. Davacının çekten dolayı uğradığı zararın çek bedeli karşılığı olan 25.000,00 TL olduğu, ancak davacının icra takip işlemlerini yapmamış olması da davacının ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğu düşüncesi ile mahkemece ortaya çıkan tazminat miktarının bir kısmının hakkaniyet indirimi çerçevesinde tenziline karar verilmiş, bu düşünce ile %50 nispetinde hakkaniyet indirimi yapılarak neticeten davanın kısmen kabulü ile 12.500,00-TL alacağın davalıdan dava tarihinden itibaren yasal faiziyle alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekili ve davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davada …’nın hiç bir vasfı olmaması sebebiyle tam kusurlu olduğundan çek bedelinin tümünden sorumlu olması gerektiğini, ticari bir dava olması sebebiyle davanın yasal faiz yerine en yüksek banka mevduat faizi üzerinden kabulüne karar verilmesini gerektiğini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının alacağını alamamasının tamamen davacı yanın kusurundan kaynaklandığını, davacı tarafın anılan çekle ilgili olarak ihtiyati haciz kararı almaması, takip yolunu seçmemesinde müvekkilinin herhangi bir dahlinin söz konusu olmadığını beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız ihtiyati tedbirden kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir. Kural olarak haksız ihtiyati tedbirden doğan sorumluluk kusura dayanmamaktadır. Eylem ile zararlı sonuç arasında uygun nedensellik bağının bulunması, tazminat sorumluluğu için gerekli ve yeterlidir. İhtiyati tedbir koyduranın kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı sonuca etkili değildir. İhtiyati tedbir, tamamen veya kısmen haksız ise ve bundan maddi zarar doğmuşsa, ihtiyati tedbir koyduran kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. 6098 sayılı TBK m. 50 gereğince, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete göre belirler. TBK m.52 gereğince, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Buna göre, somut olayda asli kusurun davalıda olduğu ancak mahkemenin, TBK m.50 gereğince, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete göre belirlemesi ve TBK m.52 gereğince, davacının davranışlarının da zararın doğmasına sebebiyet verdiği de dikkate alarak belirlenen zarar miktarı üzerinden hakkaniyet indirimi ile maddi tazminata ilişkin hüküm kurması doğrudur. Dava konusu asıl alacağın kaynağı haksız ihtiyati tedbir (haksız eyleme) dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Haksız eyleme dayanan davalarda yürütülecek faiz, ticari faiz olmayıp yasal faizdir. Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/845 Esas – 2018/1166 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf istemlerinin HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 853,87-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 213,50-TL harcın mahsubu ile kalan 640,37-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 6-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022