Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/32 E. 2022/1763 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/32
KARAR NO: 2022/1763
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/02/2020
NUMARASI: 2017/523 – 2020/149
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ile davalı şirket arasında organik bağın bulunmadığını, aralarındaki ilşkinin müvekkili şirket ile aynı grup şirketlerine bağlı olmaktan ibaret olduğunu, herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin bilgisi dışında müvekkili hesabından davalı şirket hesabına para aktarımı gerçekleştiğini, müvekkili şirketin haberi olunca Beyoğlu … Noterliğinin 10/11/2015 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile müvekkili şirketin … Bankası Gültepe şubesinin … nolu hesabında davalı tarafın … Bankası … nolu hesabına aktarılan 1.487.709,00 TL ‘nin iadesinin talep edildiğini, buna karşılık davalı şirketin Beyoğlu … Noterliği ‘nin 17/11/2015 tarih ve … nolu cevap ihtarnamesinde ticari defterlerinin incelenmesi için 2 hafta süre talep etiğini, 18 ay geçmesine rağmen bir cevap gelmediğini iddia ederek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL ‘nin ödeme tarihi itibari ile işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile iadesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı veya vekili tarafından dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır. İlk Derece Mahkemesince; Davacı tarafın 2012-2013-2014-2015 yılı ticari defter incelemelerinde dava konusu para aktarımına ait dekontların ticari deftere tahsil edilen şeklinde kaydedildiği, davalı tarafın hesabına borç kaydedilmediği, dolayısı ile ticari defterlerde davalı tarafın cari hesap hareketi olmadığı, muhasebe kapanış fişlerinde davalı tarafa ait kayıt görülmediği hususları tespit edilmiştir. Davacı … Ltd. Şti ‘nin … Bankası Gültepe şubesinin … nolu hesabından davalı tarafın … Bankası … nolu hesabına dosyada mübrez 170 adet dekontla 1.487.709.00 TL virman yapıldığı, bu tutarın ödenmesi için davacı … LTD.ŞTİ ‘nin, davalı …. ‘ye Beyoğlu … Noterliği 10/11/2015 tarih ve … yemiye no ile ihtarda bulunduğu, buna karşılık davalı tarafın da Beyoğlu … Noterliğinin 17 Kasım 2015 tarih ve … yevmiye numarası ile cevapta bulunarak 2 haftalık süre istediği ancak defter ve belgelerini ibraz etmediği, dava konusu 1.487.709,00 TL ‘nin davacı kayıtlarından davalı hesabına virman işlemlerinin başlangıç tarihinin 01/08/2012 bitiş tarihinin 11/06/2015 dava tarihinin 06/06/2017 olduğu, kayıtlarda taraflar arasında mal veya hizmet alışına ilişkin ticari ilişki bulunduğuna dair dosya ve kayıtlarda belge görülmediği, davacı tarafın dava konusu dekontları ticari deftere tahsil edilen şeklinde kaydettiği, davalı tarafın hesabına borç kaydedilmediği, dolayısı ile ticari defterlerde davalı tarafın cari hesap hareketi olmadığı, muhasebe kapanış fişlerinde davalı tarafa ait kayıt görülmediği hususları tespit edilmiştir. Davacı tarafın dava konusu ticari defterlerinin açılışlarının süresinde yaptırıldığı 2012-2013-2015 yıllarının kapanış tasdiklerinin yapılmadığı davacı lehine delil teşkil edemiyeceği, davacı tarafın kayıtlarının açık ve gerçeği göstermediği bilirkişi raporuyla tespit edilmiş, davacı vekilinin talebi gibi 28.10.2019 günlü celsede yemin delili ile ilgili beyanda bulunması için kesin süre verilmiş ancak davacı vekilince süresinde beyanda bulunulmamış olup davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirketin, basiretli bir tacir olmanın gereklerini hiçbir şekilde yerine getirmediğini, davacı şirketle aynı grup şirketlere bağlı olmanın verdiği avantajı kullanarak müvekkili şirketten kendi bünyesine haksız ve hukuka aykırı şekilde para akışı gerçekleştirdiğini, yerel mahkemenin davanın niteliğinde hata ettiğini, olayda sebepsiz zenginleşmeye ilişkin şartların mevcut olduğunu, davalı şirket tarafından ilgili parasal tutarın iade edilmesi gerektiğini, mübrez banka dekontları, davalı şirketin müvekkil aleyhine gerçekleştirdiği para gönderimini ve bu kapsamda zenginleşmeyi ispat ettiğini, ispat yükü üzerinde olan davalı şirketin para gönderimini gerektiren hukuki ilişkiyi-sebebi ispat edemediğini, davalının müvekkilinin uğradığı zarar ve bunun tazmini konusunda müvekkilini sürekli oyaladığını, davalının kötüniyetli olduğunu, kendini vekille temsil ettirmediği halde davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmolunduğunu, bu durumun dahi verilen kararın eksik incelemenin ürünü olduğunu ortaya koyduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulü ile fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı şirket banka hesabına aktarılan şimdilik 10.000,00 TL alacağın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; davacı ile davalı şirket arasında hiçbir borç ilişkisi bulunmamasına rağmen müvekkili şirket hesabından davalı şirket hesabına aktarılan paraların davalı şirketten tahsili talepli davadır. 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, delillerin kısmen eksik toplanması ve bu kısmının değerlendirilmemesi, hükmün esasını etkileyen önemli delilin toplanmaması madde kapsamında değerlendirilmelidir. Mahkemece yukarıda anılan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davacı taraf delil listesinde tarafların ticari defterlerine dayandığı halde, davalı şirketin defter ve kayıtları incelenmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu itibarla, mahkemece davalının ticari kayıt ve defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının şirkete borç para verdiği iddiasının incelenerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.( Emsal; Yargıtay 11 HD- 2013/6489-21793 E/K sayılı karar) Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinafının incelenmesinde; Davalı tarafın vekili bulunmadığı halde davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Buna göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, belirtilen eksiklikler tamamlanıp yeniden hüküm kurulmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/02/2020 tarih, 2017/523 Esas – 2020/149 karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile harç iade müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/06/2022