Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/3166 E. 2023/3068 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3166
KARAR NO: 2023/3068
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2020
NUMARASI: 2018/1218 Esas – 2020/780 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 25/04/2017 tarihinde … İlçesi, … mahallesi, … ada parsel üzeri adresinde çakmaklı santraline atit muhtelif kablolar, müteahhitliğini … yapmış olduğu inşaat temeli kazı çalışmaları esnasında kırılmak ve koparılmak suretiyle hasara uğratıldığını, hasar nedeniyle davacı şirket çalışanı tekniker … tarafından hasar tespit tutanağı düzenlendiğini, olaya liişkin hasar keşif tutarı formu, e fatura, hasar tespit tutanağı, kroki, günlük şantiye defteri, şematik saha tutanağı ile şirketlerinin üst yazılarını dilekçe ekinde sunulduğunu, hasarlr sebebiyle şirketlerinin zarara uğradığını, zararın giderildiğini ancak davalılar tarafından rızaen ödenmeyen alacaklarının hüküm altına alınmasını, davalarının kabulü ile 5.748,78 TL zararın hasar tarihi olan 25/04/2017 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uygulanan değişebilir oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafın açmış olduğu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, reddi gerekçiğini, davanın konusunun haksız fiil sebebiyle oluşan tazminatın ödenmesi talepli olduğunu, davaya konu mezkur olayın tamamen davacı tarafın mütecaviz uygulamaları ve davalıya ait arsaya haber vermeden kablo döşemesi sonucunda ortaya çıktığını, bu sebeple davanın reddinin gerektiğini, … mah. … ada … parsel sayılı gayri menkulun sahibimin davalı şirket olduğunu, davacı türk telekom lehine işlenmiş ve geçit hakkı intifa hakkı, üst hakkı vb bir şerh veya hak mevcut olmadığını, davacı tarafın davalı şirketin arsasından kablo vs döşediği veya geçirdiğine dair bugüne kadar yazılı bir tebligatın sunulmadığını, davacı şirketin davalıya ait arsa içerisinden arsa malikinden izin almadan bilmedikleri bir tarihte resmi mercilere haber vermeden keyfi ve hukuka aykırı olarak kablo döşediğini, zararın ortaya çıkmasında tek kusurlu olanın davacı olduğunu, tüm bu sebeplerle davanın reddi gerektiğini belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Taraflarca belirlenen deliller toplanarak bilirkişiden rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen 01/04/2020 tarihli raporda; davacı işletmeci şirketi elektronik haberleşme hizmeti vermek amacıyla her türlü elektronik haberleşme alt yapısını ve bunların destekleyici ekipmanlarını, kamu veya özel mülkiyete konu taşınmazların altından üstünden üzerinden geçirme ev bu alt yapıyı kurmak, değiştirmek, sökmek, kontrol, bakım ve onarımlarını sağlamak ve benzeri amaçlarla söz konusu mülkiyet alanlarını bu kanun hükümleri çerçevesinde kullanma hakkının olduğunu, taşınmaza kalıcı zarar verilememesi ,bu taşınmaz üzerindeki hakların kullanımı sürekli biçimde aksatılmaması koşuluyla teknik olarak imkan dahilinde şirketin geçiş hakkı taleplerinin makul ve haklı sebepler saklı kalmak üzere kabul edilmesi gerekeceği, kamu kurum ve kuruluşlarının kendilerine yapılan geçiş hakkı talebini içeren başvuruları öncelikli olarak ve gecikmeye mahal vermeden değerlendirileceği ve altmış gün içinde sonuçlandırması gerekeceği, davacının davalının özel mülkiyetine konu taşınmazda geçiş hakkını kullandığına dair herhangi bir kayıt sunmadığı, dava konusu hasardan davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı görüş ve kanaatine varıldığını belirtmiştir. Bilirkişi raporu ve dosya kapsamında, zararın davalı tarafın eylemi sebebiyle oluştuğu anlaşılmıştır. Ancak, zarara konu eylemin davalının kendi mülkiyetindeki taşınmazda yapmış olduğu çalışma neticesinde oluştuğu; davalıya ait taşınmazdan davacı tarafça herhangi bir izin alınmadan kablo geçirildiği, bu kablonun geçirilmesi için herhangi bir geçit hakkına ilişkin intifa hakkının bulunmadığı, davacının kendi taşınmazında yapmış olduğu ve bir 3. kişi yönünden haklı bir sebebe dayanmayan kablo geçirilme işlemi ve bunun sonucundaki zarardan, bilgiye dayalı kasıtlı bir eylemi de olmadığından, sorumlu olmasının mümkün olmayacağı, herhangi bir hakka dayalı olmadan geçirilen bu kabloda oluşacak zararın davacının kendi kusuru ile oluştuğu, haklı ve yasal bir sebebe dayanmayan davanın reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, açmış oldukları davada tazminat koşullarının oluştuğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Haksız fiil iddiasına dayalı maddi tazminat talebine ilişkindir. TBK.m.49 uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Madde 50 uyarınca zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.Yine ispat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Dosyada mevcut delil durumuna göre; İspat yükü kendisine düşen davacının haksız fiil iddiasını ispat edemediği,davanın kabulünü gerektirecek bir delilin dosyaya kazandırılamadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2020 tarih, 2018/1218 Esas ve 2020/780 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubuyla bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2023