Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/3145 E. 2023/3064 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3145
KARAR NO: 2023/3064
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2021
NUMARASI: 2019/474 Esas – 2021/506 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının, eğlence ve kültür ürünlerini ziyaretçilerle buluşturan … mağazalarının sahibi tüzel kişilik olduğunu, davalı şirketin ise www….org.tr internet sitesinin yayın hakkı sahibi olan şirket olduğunu, davalı şirkete ait web sitesinde “…’da sadece sansür değil, sömürü, angarya, mobing de var” başlıklı gerçek dışı, yanıltıcı, haksız ve davacı şirkete hiçbir dayanağı olmayan isnatlarda bulunan bir haber yayınlandığını, söz konusu yayında davacı … mağazaları hakkında iftira içeren, yanıltıcı ve yalan bilgiler verilmekte olup, kamuoyunda yanlış algı yaratmaya ve böylelikle davacının ticari itibarının zedelenmeye çalışıldığını, yayının gerçek dışı olup, hukuka uygunluk kriterlerine haiz olmadığını, söz konusu haberde her ne kadar davacı çalışanlarıyla konuşulduğundan bahsedilmişse de bu hususun büyük şaibe yarattığını, zira söz konusu haberde bahsi geçen şekilde davacının mağazalarda hiçbir kitaba sansür uygulamadığı gibi, çalışanlara da sömürü, angarya yada mobbing uygulanmadığını, kaldı ki davacıya karşı böyle bir iddia ile açılmış iş davası vb.davanın da bulunmadığını, yayının, görünür gerçeklik ilkesine uygun olmadığını, yayının, davacının haklarını ve ticari itibarını ağır surette etkilediğini, davacı tarafından birçok internet sitesine karşı da erişimin engellenmesi talebinde bulunulduğunu, İstanbul 1.Sulh Ceza Hakimliği tarafından 2018/2839 D.İş sayılı dosyası ile verilen kararla haberlerin hukuka aykırı olduğu tespit edilerek, erişme engelleme kararı verildiğini, dava konusu yayında öz ve biçim arasındaki dengenin bozulduğunu, dava konusu habere karşı yaptıklarını erişimin engellenmesi talebinin kabul edildiğini beyanla, haksız yayın sebebi ile 50.000 TL manevi tazminatın, yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava konusu ifadelerin hukuka aykırılığının tespiti ile ve masraflarının davalılardan alınmak suretiyle kararın tirajı en yüksek ulusal gazetede yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Davalılardan … müdürlüğünü yaptığı diğer davalı … Şti’nin haber sitesi … portalının sahibi olduğunu, ancak … Şti dışında … portalı ile haber içeriklerinin hazırlanması veya editörlüğü gibi bir sorumluluk üstlenmediğini, dava konusu haber ile hiç bir ilgisi olmadığını, bu nedenle bir sorumluluğunun da bulunmadığını, haberin herhangi bir hareket içerdiğini kabul etmemekle birlikte, söz konusu haberden 5651 sayılı Kanun’a göre haberi oluşturan içerik sağlayıcıların sorumlu olduğunu, davalı … şirketin hiçbir borcundan şahsen sorumlu olmadığını, bu nedenle bu davalı hakkında husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu yazının davalı … tarafından hazırlanarak yayımlandığını, söz konusu yazıda …’da çalışan işçilerle yapılan röportaja yer verildiğini, söz konusu röportajda belirtilen hususlara ilişkin benzer iddiaları çeşitli yayınevleri ve yazarların da dile getirdiğini, haberde kullanılan kitaplara sansür uygulandığı iddiasının işçi emekçiler tarafından dile getirilirken, aynı iddiaların yazarlar ve yayınevleri tarafından da dile getirildiğini, aslında davacının dilekçesinde belirttiğinin aksine görünür gerçekliğin haber içeriğinde mevcut olduğunu, bu anlamıyla sansür iddiası ile haberde kullanılan ifadelerin birbiri ile uyumlu olduğunu, söz konusu haberde geçen davalıların yorumlarının ise, röportajda geçen bilgiler ile uyumlu olduğunu, üstelik röportajın yapılması ve yayınlanmasının birbiri ile yakın zamanlı ve güncel olduğunu, yazının bütünü ile incelendiğinde, davalıların kimseye hakaret etme, karalama kastı bulunmadığının görüleceğini, haberin ise kişilik hakkı ihlali olarak değil, fikir ve düşünce özgürlüğünün bir parçası olan basın özgürlüğü kapsamında yer alması gerektiğini, nitekim kişinin ifadelerden rahatsız olmasının manevi tazminat talep etmesi için yeterli olmadığını, bir yayın kuruluşu olan davacının, bir haber sitesine yapılan haber hakkında dava açmasının dahi, basın etiğinden habersiz olduğunu ve sansürcü uygulamalarına devam ettiğinin en önemli göstergesi olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Tarafların iddia ve savunmaları ve dosyada toplanan deliller nazara alınarak tanık dinlenmesine karar verilmiş olup, talimat yolu ile dinlenen tanık … ” Ben Eylül 2018- Nisan 2019 yılları arasında İstanbul …’de çalıştım. Ben deneme sürecinde iken 6 aylık deneme sürecim bitmeden işten çıkartıldım. Ben işte çalışırken işten çıkarılmamın haksız olduğunu düşünüyorum. Çünkü hastane evraklarım da sabit olması ile Akciğer enfeksiyonu olmuştur. Bu durumu bildirmek için … ile iletişime geçtim. … da önceden … haberde çalışmam sebebiyle tanıyorum. …’ı aradım, işten çıkarıldığımdan ve haksız yere işten çıkarıldığımdan bahsettim. Ben ayrıntıları ile … durumu söyledim. Ben sadece anlattım. Haber yap veyahut da haber yapma diye bir şey söylemedim. Ben reportaj da vermedim. Diğer çalışan arkadaşlarım verdi. Ben … kitabının mağaza müdürü istenilmesi halinde raflardan çıkarılacağını, raflara teşhir olarak konulmayacağını söyledi. Bu durumu da eklemek istiyorum. Bilgim ve görgüm bunlardan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunarak beyanını imzası ile tasdik etmiştir. Somut olayda; davalı şirketin yayın hakkı sahibi olduğu “www…..org.tr” web sitesinde “…’da sadece sansür değil, sömürü, angarya, mobing de var” şeklinde haber yapıldığı, haber içeriğinde kesin bir dil kullanılarak davacıya ait … mağazasında sansür, sömürü, angarya ve mobing uygulandığının belirtildiği, ancak … mağazasında sansür, sömürü, angarya, mobing uygulandığına dair bir delil bulunmadığı, tanık beyanlarının bu hususu ispata yeterli olmadığı, bu itibarla davaya konu haberin yayın tarihi itibariyle güncel, görünür gerçekliğe ve genel yayın ilkelerine uygun olmadığı, haberin TMK’nın 24 ve 25. Maddesinde korunmuş olan kişilik haklarını ihlal ettiği, bundan dolayı 5187 sayılı Basın Kanunun 13. Maddesine göre davalı şirketin en üst yöneticisi konumundaki davalı … ile eser sahibi olan diğer davalı … da hukuken sorumlu olduğu, haber içeriği ve tarafların sosyal konumları dikkate alındığında 15.000,0-TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılmakla, bu miktar üzerinden ve yayım tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek sureti ile davanın kısmen kabulüne……1-Davanın KISMEN KABUL-KISMEN REDDİ ile 15.000,00 TL manevi tazminatın yayın tarihi olan 30/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte müştereken ve müselsilen davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekili ve davalılar vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, müvekkili … yapılan haberden sorumluluğunun bulunmadığını, davaya konu yayının basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.Dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda “sıfat” olarak tanımlanmaktadır ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunludur. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olmasına karşın, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi ise o hakka uymakla yükümlü olan kimsedir ve pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. Sübjektif hakkın sahibi olan kimse ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun saptanması, bir başka anlatımla davada davacı ve davalı sıfatlarının kimlere ait olduğu hususu, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin maddi hukuk sorunudur. Dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası (var olup olmadığı) hakkında inceleme yapılmadan dava sıfat yokluğundan reddedilir. Dosya içeriğinden; davalı … vekilinin husumet itirazında bulunduğu ancak dosyada mevcut bilgi ve belgelerden, işbu davalının, diğer davalı şirketteki konumunun belli olmadığı gibi Mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmadığı da anlaşıldığından eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsiz olup davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerindedir.Yukarıda açıklanan sebeplerle taraf vekillerinin istinaf talebinin usulen kabulü ile ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın esası ve diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin yukarıda açıklanan sebeplerle USULEN KABULÜ ile, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 22/06/2021 tarih, 2019/474 Esas – 2021/506 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine iadesine,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/1/g maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2023