Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/3142 E. 2023/1969 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3142
KARAR NO: 2023/1969
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2019
NUMARASI: 2018/1308 Esas – 2019/1362 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 07/03/2017 günü saat 09:00’da Esenyurt … Mahallesi, … Caddesi önü İstanbul adresinde ki yerde bulunan müvekkili kuruluşun Avrupa Yakası Müdürlüğü’nün hizmet sahasındaki Firüzköy santralına ait yeratlı güzergahının altyapı kazı çalışması yapan davalı … tarafından yeraltı güzergahının kırılması suretiyle hasar uğratıldığını, hasarın şirketin teknik elemanı tarafından tanzim ve imza edilen “Hasar Tespit Tutanağı” ile tespit edilerek hasarın hizmet alımı suretiyle … Taahhüt Ltd. Şti tarafından ıslah edildiğini, hasar sebebiyle kuruluşlarının 15.212,61 TL zararının meydana geldiğini, anılan hasar bedelinin davalıdan rızaen tahsil edilemediğinden bahisle müvekkili şirket alacağı 15.212,61 TL hasar bedelinin 07.03.2017 hasar tarihinden itibaren TC Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişebilir oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Talebin zaman aşımına uğradığını, ayrıca ticari nitelikte olmadığından bu sebeple reddinin gerektiğini, iddia edilen zarar miktarıyla müvekkilinin bir ilişkisinin bulunmadığını, gösterilen adreste müvekkili tarafından bir çalışma yapılmadığından davacının iddiasını ispatlamasının gerektiğini ayrıca meydana gelen hasarla ilgili olarak davacıya ait tesislerinde usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığının araştırılmasının gerektiğini, müvekkili şirketin tesislerinde meydana gelecek zarara ilişkin talep ve dava açma haklarının saklı bulunduğunu, hasar bedelinin fahiş olduğunu, hasar bedelini kabul etmedikleri hususlarında açıklamalarda bulunarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Davacıya ait tesislerin davalı … tarafından yapılan altyapı kazı çalışmaları esnasında kırılması suretiyle hasara uğratılmasıyla meydana gelen zararın 07.03.2017 hasar tarihi itibariyle hasarın hizmet alımı suretiyle giderilmiş olması sebebiyle yerleşik yargı kararlarına göre malzeme+nakliye+işçilik+işletme zararlarından ibaret olarak 15.212,61 TL olduğunu, meydana gelen olayda davalı …’ın %100 kusurunun bulunduğunu, haksız fiilin meydana geldiği 07.03.2017 hasar tarihinden itibaren TC. Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için öngördüğü ve değişen oranlarda avans faizinin uygulanmasının gerekeceğini, davalının husumet itirazının mahkemenin takdirinde bulunduğunu, davanın açıldığı 22.12.2018 tarihi itibariyle işlemiş avans faizi ile birlikte davacı alacağının 18.591,08 TL olduğunu beyan etmiştir. Dava, haksız fiil sebebiyle tazminat istemine ilişkin olup, her ne kadar davalı husumet itirazında bulunmuş ise de dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile tanık anlatımına göre davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, bu sebeple husumet itirazının yerinde olmadığı, diğer taraftan davanın haksız fiiller için öngörülen zamanaşımı süresi içerisinde açıldığından zamanaşımı itirazının da yerinde olmadığı değerlendirilmiş olup davacı şirkete ait Esenyurt … Mah. … Cad. adresinde bulunan yer altı güzergahının davalı tarafından yapılan kazı çalışmaları esnasında hasara uğratıldığı, hasar akabinde 07/03/2017 tarihli hasar tespit tutanağı tutulduğu, tutanağı tanzim eden tanığın anlatımıyla da meydana gelen olayın doğrulandığı, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile toplam hasar tutarının 15.211,61 TL olduğu tespit edilmiş olmakla ….AÇILAN DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, 1-15.211,61 TL’nin 07/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin reddine,…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, müvekkilinin kazı çalışmasında kusuru olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, avans faize hükmetmenin hatalı olduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız fiil sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”. Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. 50. Maddeye göre de Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Somut uyuşmazlıkta; Davacıya ait tesislerin davalı … tarafından yapılan altyapı kazı çalışmaları esnasında kırılması suretiyle hasara uğratılmasıyla meydana gelen zararın, 07.03.2017 hasar tarihi itibariyle mahkemece alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmesine, bilirkişi raporunun denetime elverişli olup, TBK. nun 49. Maddesine göre davalının zarardan sorumlu olmasına göre davalının istinaf başvurusu yerinde değildir.6098 sayılı yasanın 72. maddesine göre, tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Dosya kapsamına göre olayın 07.03.2017 tarihi olduğu, davanın acıldığı 22.12. 2018 tarihi itibarivle zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davalı vekilinin bu yöndeki istinaf istemi de yerinde değildir.Tarafların tacir olduğu ve ticari işletmesi ile ilgili olmasına göre ticari faiz yönünden davalı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2019 tarih, 2018/1308 Esas – 2019/1362 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.039,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 260,00 TL’nin mahsubuyla bakiye 779,10 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2023