Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/3043 E. 2023/1793 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3043
KARAR NO: 2023/1793
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2021
NUMARASI: 2020/470 Esas – 2021/730 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar sebebiyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin İstanbul Anadolu yakasındaki müdürlük hizmet sahalarında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu belgelerde belirtilen tarih ve adreslerde davalı …’ nin yapmış veya yaptırmış olduğunu belirttiği kazı çalışmaları sırasında müvekkili şirkete ait kablo ve tesislere hasar verilmiş olduğunu, şirketlerine verildiğini iddia ettiği hasarlar sebebiyle malzeme işçilik cetvelinin düzenlenmiş olduğunu, akabinde kamusal hizmet niteliğinde olduğunu ifade ettiği iletişimin aksamaması adına müteahhit firma tarafından zararın giderildiğini, zararın tazmini için iddia ettiği alacaklarının tahsilini sağlamak amacıyla hasar tespit tutanağı, hasar keşif formu ve olay yeri fotoğraflarına istinaden alacaklı davacı tarafça İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların itirazı üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde ; 27.03.2018 tarihinde … Mahallesi, … Caddesi, No:… Kadıköy, 04.03.2018 tarihinde … Sokak, No:.. Kadıköy, 02.06.2018 tarihinde … Mahallesi, … Sokak, Üsküdar adreslerinde ne müvekkili idare ne de müvekkili idare adına herhangi bir yüklenici firma tarafından çalışma yapıldığına dair kayda rastlanılmadığını bildirdiğinden bahisle eldeki davanın … Limited Şirketi, … İnşaat A.Ş., … Yapı A.Ş., ve … Ticaret A.Ş.’ ye ihbarı ile davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kısmen kabulü ile ; Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 20.878,71 TL asıl alacak, 4.758,93 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya yönelik talebin reddine, Kabulüne karar verilen alacak yargılamayı gerektirdiğinden talebin icra inkar talebinin reddine, şartları oluşmadığından davalı lehine kötüniyet tazminat talebinin reddine ” karar verilmiştir. Verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Yüklenicinin kusurunun müvekkiline atfedilemeyeceğini, eksik incelemeye dayalı raporun hükme esas alınamayacağını, müvekkilinden avans faizi istenemeyeceğini, davacının bölüşük kusurunun dikkate alınması gerektiğini, idarenin kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüştür. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; Davanın tam kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Haksız eylemden kaynaklanan alacağa yönelik itirazın iptali davasıdır. Davalı ile yüklenici firma arasında düzenlenen sözleşme gereğince davalı … kendi görev kapsamı içinde kalan işi dava dışı yükleniciye ihale etmiş olup işin sözleşme ve mevzuata uygun yapılıp yapılmadığının denetim, hakkı, yetkisi ve sorumluluğu iş sahibi olan …’dedir. Meydana gelen zarardan davalı …’nin, işin denetim sorumluluğu kapsamında sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Davalı ile yüklenici arasında akdedilen sözleşmeye göre tüm sorumluluğun yükleniciye bırakılması sözleşmenin nispiliği gereğince sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişi konumundaki davacıya karşı ileri sürülemez. TBK m 61 gereğince birden çok kişi aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Bu çerçevede davalı …’nin husumet itirazı yerinde değildir. Dosya kapsamından; dava konusu yerde davalı …’nin sözleşme kapsamında inşaat işi yaptırdığı, davaya konu hasarların meydana geldiği tarihler, hasarların mahiyeti ve yeri dikkate alındığında davalının yaptırdığı kazı sahası içerisinde kaldığı, hasarın ancak kazı ile meydana gelebileceği, söz konusu tarih aralığında davalının hasar meydana gelen sahada kazı çalışması yaptırdığı, davalı dışında başkaları tarafından kazı çalışmasının bilirkişi tarafından dikkate alınarak davalının sorumlu tutulmadığı, kabul edilen hasara neden olan faaliyetin davalı tarafından yaptırıldığı, anlaşılmıştır. Yer altından geçen boru hattının zarar görmemesi için dosya kapsamına göre davacıya atfı kabil kusur bulunmadığı anlaşılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun usulüne uygun ve denetime elverişli olduğu, davacı kurumun özel hukuk tüzel kişisi olduğu, gerçek zarar dikkate alınarak yapılan zarar hesaplamasının yerinde olduğu, reddedilen kısma yönelik davacı iddiasının usulüne uygun bir biçimde ispat edilememiş olduğu anlaşılmıştır. Dava, tacirler arası haksız fiil sebebiyle alacak istemine ilişkin olup davacı,alacağın hasar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. TTK’nın 3. maddesine göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. 3095 sayılı Kanun’un 4089 sayılı Kanun ile değişik 2. maddesinin 2. fıkrasında “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir.” Davalı … TTK m 16/1 gereğince tacir olup, davacı tacirin ticari faaliyetine konu zararına avans faizi uygulanmasında kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/1496 Karar No: 2020/4392, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/10816 Karar No: 2018/6621). Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/09/2021 tarih, 2020/470 Esas – 2021/730 Karar sayılı kararına yönelik taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.751,31 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 437,82 TL’nin mahsubuyla bakiye 1.313,49 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 170,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 120,60 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/05/2023