Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2902 E. 2023/1622 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2902
KARAR NO: 2023/1622
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2021
NUMARASI: 2021/140 Esas – 2021/344 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … Tic. Ltd.. Şti’nin müvekkillerinin kişilik haklarını ihlal edici niteliği haiz haberin yayınlandığı … Gazetesi’nin bağlı olduğu şirket olduğundan 5187 sayılı Basın Kanunu madde 13/1 gereğince sorumluluğu bulunduğunu, davalılardan …’ın Basın Kanunu madde 13/2 gereğince … Tic Ltd. Şti’nin yönetim kurulu başkanı olmasından mütevellit, hukuka aykırı nitelikteki dava konusu yayın dolayısıyla hukuki sorumluluğunun bulunduğunu, davalılardan …’un ise … Gazetesi’nde yayınlanmış olan dava konusu haberin eser sahibi olup, Basın Kanunu madde 13’e göre, haber sebebiyle hukuki sorumluluğu bulunan yazar/muhabir olduğunu, dava konusu haberin, aynı zamanda … Gazetesi’nin internet sitesinde yayınlanmış olması sebebiyle, davalı …’un 5651 sayılı internet ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 4.maddesi gereğince içerik sağlayıcı olarak da sorumlu olduğunu, dava konusu haberin, müvekkillerinin kişilik haklarına saldırı amacıyla yayınlanmış olduğunu, tamamen gerçeğe aykırı nitelik arz ettiğini, müvekkilleri bakımından kamuoyu nezdinde olumsuz bir algının yaratılmasına sebebiyet verecek nitelikte ifadeler içerdiğini, bu sebeplerle, davanın kabulüne, davalıların, yayınlanan gerçek dışı ve müvekkillerinin kişilik haklarını ihlal edici yayını sebebiyle her bir müvekkili için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL manevi tazminatı müştereken ve müteselsilen ödemesine, davalıların eylemlerinin müvekkillerinin kişilik haklarına hukuka aykırı saldırı oluşturduğunu tespit eden bir kınama kararı verilmesine ve bu kararın, bedeli davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmak üzere … Gazetesi’nde ve Türkiye genelinde dağıtımı yapılan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde daha ilan edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu köşe yazısının Günlük … gazetesinin her hafta yayınlanan … Pazar ekinin 04/10/2015 tarihli sayısında yayınlandığını, söz konusu yazının davalılardan …’un yazmış olduğu, “…” başlıklı bir makale olduğunu, söz konusu makalenin bir bütün olarak okunduğunda, davacılara yönelik hakaret içeren veya kişilik haklarının ihlal edici bir ifade barındırmadığını,makalede, müvekkili …’un davacılardan …’ın sahibi olduğu … Gazetesi’nde yer alan bir açıklamayı ele alarak, bu açıklama üzerinden gazetecilik, medya sahipliği, ticaret ve ülkede yaşanan çatışmalarla ilgili kendi görüş ve düşüncelerini açıkladığını,burada asıl eleştirilenin davacı olmadığını, ülkedeki medya ve ticaret ilişkilerinin haber verme ve yazma açısından geldiği nokta olduğunu, yazarın bunu kendi görüş açısından dile getirdiğini, dava konusu makale bu bağlamda incelendiğinde, basın özgürlüğü sınırları içinde tamamen gazetecilik ilkelerine uygun olarak verildiğini, bu sebeplerle haksız olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “…Dava, yayın yoluyla kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasıyla manevi tazminat istemidir. Davacılar vekili, davalıların yayınladığı ve sorumlu oldukları gazete pazar ekinde 7. Sayfada yayınlanan haber nedeni ile davacıların kişilik haklarının hukuka aykırı biçimde tecavüze uğradığı iddiasına dayalı manevi tazminat talep etmektedir. Davacılar vekili delil listesinde; Bakırköy 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2015/1473 D.iş kararı, www…..net adlı internet sayfasında yayınlanan haber görüntüleri, … Gazetesi’nin 04/10/2015 tarihli nüshası vs delillerine dayanmıştır. İstanbul Asliye 6. Hukuk Mahkemesi 18/04/2017 tarih 2016/93 esas 2017/144 karar sayılı karar ile; ” Davanın Kısmen Kabulüne, her bir davacı için 4.000’er TL manevi tazminatın, davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine” dair karar verilmiştir.Davacılar ve davalılar vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 14/12/2017 tarih 2017/2147 esas 2017/1740 karar sayılı ilamı ile “davacıların davasının Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizliği sebebiyle usulden reddine, HMK 20. Maddesi uyarınca süresinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmek üzere mahkemesine iadesine” karar vererek mahkeme kararını kaldırmıştır. Kaldırma kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiş, mahkememizce 06/11/2018 tarih 2018/320 esas 2018/1146 karar sayılı karar ile; “Davanın Kısmen Kabulüne, her bir davacı için 4.000’er TL manevi tazminatın, davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine” dair karar verilmiştir. Taraf vekillerinin mahkeme kararını istinaf etmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 11/02/2021 tarih 2019/253 esas 2021/290 karar sayılı ilamında; “Davacılar vekilince dava dilekçesinde, davalıların eylemlerinin müvekkillerinin kişilik haklarına hukuka aykırı saldırı oluşturduğunu tespit eden kınama kararı verilmesine ve bu kararın, bedeli davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmak üzere … Gazetesi’nde ve Türkiye genelinde dağıtımı yapılan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde daha ilan edilmesine talep etmesine rağmen Yerel Mahkemece hüküm yayınlanması talebi yönünden bir hüküm oluşturulmamış olup, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2017/1093 E. – 2020/428 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi uyarınca; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup hüküm yayınlanması talebi bakımından olumlu olumsuz bir değerlendirme yapılmaması hukuka aykırı olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin şu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına ” gerekçesi ile mahkememiz kararını kaldırmıştır. Mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir. Davaya konu , 04/10/2015 tarihli pazar ekinin 7.sayfasında, “…” başlıklı haberin yayınlandığı, yine haberin alt başlıklarında iri puntolarla “…” ve “…” başlıkları ile yapılan haber ve yazı içerikleri incelendiğinde; davacıların, savaş silahları ürettikleri ve bu işten trilyonlar kazandıkları bildirilmiş olup, bu haberin verilmesinde, davacıların kişilik haklarına herhangi bir saldırı bulunmamaktadır. Çünkü, bu haliyle haber, kamuoyunu ilgilendiren, merak uyandıran, gerçeğe uygun ve günceldir. Ancak, “…” ,”…” sözleri, davacıların sanki çocukların, hamile eşlerin ölümünü istediği algısı yaratılarak, ürettikleri savaş silahlarından kazandıkları paranın meşru olmadığı algısı yaratılmaya çalışılmış ve bu şekilde yapılan haber içeriği ile, davacıların kişilik hakları,hukuka aykırı bir şekilde, ağır ve haksız bir tecavüze uğramıştır. 6098 sayılı TBK’nun zarar ve kusurun ispatı başlıklı 50. maddesinde, zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğu, uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkimin, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği, 51. maddesinde hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereği ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hüküm altına alınmıştır. 4721 sayılı TMK’ nun 24. Maddesi “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.” hükmünü içermektedir. 4721 sayılı Yasa’nın 4. maddesinde “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir. ” düzenlemesi bulunmaktadır. Medeni Kanunun 4. Maddesi 24. maddesi dikkate alınarak, hükmedilecek tazminatın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan, özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasının da amaç edinilmediği hususları değerlendirilerek, Davanın kısmen kabulü ile her bir davacı için 4.000,00 TL olmak üzere toplam 8.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. 6098 sayılı TBK’ nun kişilik hakkının zedelenmesi başlıklı 58. maddesinde “kişilik hakkının zedelenmesinden zarar görenin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebileceği” TBK’nın 58/2.maddesinde ise; kişilik hakkının zedelenmesi durumunda hakimin tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderin biçimi kararlaştırabileceği veya bu tazminata ekleyebileceği; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebileceği ve bu kararın yayınlanmasına hükmedilebileceği düzenlenmiştir. BAM kaldırma kararı nazara alınarak ve davacı talebi gözetilerek Davaya konu eylemin kişilik haklarına saldırı oluşturması nedeni ile…1-Davanın KISMEN KABULÜ ile her bir davacı için 4.000,00-TL olmak üzere toplam 8.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 2-Davaya konu eylemin kişilik haklarına saldırı oluşturması nedeni ile kınanmasına, bu karların bedeli davalılardan müştereken ve müteselsilen karşılanmak kaydıyla … gazetesi ve Türkiye genelinde dağıtımı yapılan Türkiye’de tirajı en yüksek üç gazeteden birinde daha ilan edilmesine, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Uğradığı zarara göre tazminat miktarı olarak belirlenen miktar olan 4.000 TL’nin davalılar ve davacıların maddi durumları ve kendi iş alanlarında sahip oldukları konumları düşünüldüğünde düşük olması sebebiyle kararın kaldırılmasını, tamamı üzerinden davanın kabulünü talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu yazının eleştiri sınırlarında kaldığını, siyasi kimliği olan davacıların eleştirilere daha fazla katlanma durumunda olduklarını, basın özgürlüğü çerçevesinde manevi tazminat şartların oluşmadığından kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; Toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu sebeple ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, davaya konu yayın bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu yayının basın özgürlüğü kapsamında kaldığı, güncel olan konuların gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekmesi için çarpıcı başlıklara yer verilerek iddia kapsamında ve eleştiri sınırlarını aşmadığı ve davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmadığı anlaşılmış olup bu durumda ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu sebeplerle davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Davalılar vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden davacılar vekilinin istinaf talebinin incelenmesine hukuken gerek duyulmamıştır. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesine yer olmadığına, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davanın reddi yönünden yeniden karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacılar vekilinin istinaf talebinin incelenmesine yer olmadığına, 2- Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/140 Esas – 2021/344 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bu kapsamda; 3- Davacılar tarafından davalılar aleyhine açılan manevi tazminat davasının REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,68 TL’nin mahsubuyla bakiye 9,22 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalı tarafça yapılan 181,30 TL yargılama giderinin davacılardan müteselsilen tahsiliyle davalılara verilmesine, 4/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 10/(2). ve 13/(2). maddelerine göre reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 5.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı …’tan tahsiliyle davalılara verilmesine, 4/e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 10/(2). ve 13/(2). maddelerine göre reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 5.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı … San. ve Tic. Anonim Şirketi’den tahsiliyle davalılara verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b-İstinaf talebi incelenmediğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine, 5/c-İstinaf yargılaması için davalılar tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 20,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 182,10 TL yargılama giderinin davacılardan müteselsilen tahsiliyle davalılara verilmesine, 5/d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeri düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/05/2023