Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2874
KARAR NO: 2023/1573
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2021
NUMARASI: 2018/415 Esas – 2021/535 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili 19.08.2010 tarihinde … Şirketi ile ilgili adresinde bulunan iş yeri için … No’lu abonelik sözleşmesi imzalandığını, hizmetten memnun kalmayan müvekkilince sözleşme feshedilerek … Şirketi’yle 05.09.2016 tarihinde abonelik akdi imzalandığı, müvekkili bu sözleşme ile ödemelerini bu şirkete yapmaya başladığını ve düzenli olarak ödediğini, müvekkili ile davalı Şirket arasındaki sözleşmenin feshedildiğini, … Elektrik’ten enerji hizmeti almaya başlamasına rağmen 10 ay sonra davalı tarafından müvekkilinin ödenmemiş tek bir faturası, borcu olmamasına rağmen 19.06.2017 tarihinde 05.05.2017 son öde TL tutarındaki fatura ile ödenmeyen gecikmiş enerji bedeli olduğu iddiasıyla müvekkili hakkında İstanbul … İcra Dairesinin … E.sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığın, 17.10.2017 tarihinde öğrendiği ve 17.10.2017 tarihinde yani süresi içinde itiraz ettiğini, ancak bu İcra Dairesi tarafından tebligatın usulsüz olduğu dikkate alınmadığından itirazın reddine karar verildiği, dosya üzerinde haciz işlemleri yapılmaya başlanıldığı, Müvekkilinin taşınmazlarına haciz konulduğu ile motorlu taşıtlarına yakalanmasına karar verildiği, 11.10.2017 tarihinde … plaka sayılı aracın yakalanarak bağlandığı, müvekkil böylece bu araç hakkında yakalama kararı verildiğinden haberdar olduğu, Müvekkilinin, 13 Kasım Pazartesi günü dosyaya inceleyerek diğer araçlar hakkında da yakalama ve haciz kararları olduğunu öğrendiği, bu İcra Dairesi’nin aşkın haciz teşkil edecek şekilde değeri 100 bin TL civarında olan 8 araç üzerine haciz konulmasına ve yakalama işlemi yapılmasına ilişkin kararlarına itiraz ederek haciz ve yakalama kararlarının kaldırılmasına talep edildiği, ancak itirazın reddedildiği, dilekçesinde ayrıntılı olarak belirtilen aşkın hacizlerin kaldırılması için İst. 19 İHM’nin 2017/1085 E. No’suyla tevzi edildiği, bu mahkemece 2017 E.- 2018/196 K. sayılı dosyasında 01.03.2018 tarihli şikâyetin kısmen kabulüne kesin olarak verildiği, böylece aşkın haciz iddialarının ispatlandığı, söz konusu haksız icra takibi borcunun ise 13.851,13 TL olarak müvekkili tarafından 05.03.2018 tarihinde ödenmek zorunda kalındığı, müvekkilin ticari kayba uğradığı, müvekkil haciz fekkinden sonra otopark ücreti, … Firmasına tazminat ödemek durumunda kaldığı, yeddiemin otoparkındayken araçların bakımsız kaldığı, bakım masrafı yapılmak durumunda kaldığı, müvekkilinin banka hesapları da bloke edildiğinden ticari hayatının sekteye uğradığı, bankadan kredi kullanamadığı, itibarının zarar gördüğü ve benzeri masraf ve zararlarının bulunduğu, hususları iddia ve beyan edilerek, İcra takibi sonucunda 10.171,66 TL’nin icra harç ve masraflarıyla birlikte ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, şimdilik 328,34 TL maddi tazminat ve 5.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı yanın dava dilekçesindeki iddialarını ve taleplerini kabul etmedikleri, müvekkil şirketin tüm işlemleri mevzuata ve hukuka uygun olduğu, bu sebeple; Müvekkil şirkete yüklenecek bir sorumluluk bulunmamakta olduğu, hususları cevaben iddia ve beyan edilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile davalıdan fazladan tahsil edilen 5.656.-Tl nin 05.03.2018 ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, fazlaya ilişkin talep ile maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine,” karar verilmiştir. Verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkilinin davalıya borcunun olmadığını, haczin haksız olduğunu, maddi ve manevi tüm zararların karşılanması gerektiğini, mahkemenin kısmen kabul kararının hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının borcu bulunduğunu, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu davanın tümden reddedilmesi gerektiğini, maddi ve manevi tazminat davasında her bir dava yönünden ayrı vekalet ücretine hükmolunması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Haksız haciz iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır. Haksız takip ve haciz, haksız fiil niteliğindedir. Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri 6098 sayılı yasanın 49-76 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile, hukuka aykırı sayılmaz. Haklı savunmada bulunan, saldıranın şahsına veya mallarına verdiği zarardan sorumlu tutulamaz. Uyuşmazlığa, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun 50. maddesi uygulanmalıdır. Belirtilen hükümler gereğince; haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup zararın kanıtlanması davacı tarafa, hükmedilecek tazminatın miktarının belirlenmesi ise hakime aittir.Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu sebeple de takip (haciz) yaptıran kişi , takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz (Emsal Yargıtay 4. HD nin 06.07.2020 gün ve 2019/2535 E -2020/2544 K sayılı ilamı).Bu açıklamalar çerçevesinde somut olayda öncelikle takip tarihinde davalının davacıdan bir alacağı bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davalının alacaklı olması halinde haksız hacizden söz edilemeyecektir. Davalının takip tarihinde davacıdan bir alacağı bulunmadığı halde icra takibi ve haciz işlemi yapılması halinde haksız haciz söz konusu olacaktır. Mahkemece alınan bilirkişi raporuna taraflar itiraz etmiş bunun üzerine bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi ek raporunda; “davacı vekili tarafından, “Müvekkili 05.09.2016 tarihinde … A.Ş ile abonelik akdi imzalanarak ve aboneliğini … A.Ş.’ den alarak söz konusu şirkete devrettiği, devir bakımından ise belirli bir usul söz konusu olduğu, buna göre aboneliği devralan şirket önceki şirkete bildirimde bulunacak ve önceki sirket tarafından hesap edilen bakiye borç kapatılmadan Avel Avrupa tarafından fatura kesimi yapılmayacağı, … sirketi aboneliği devraldığını …’ ne bildirdiği ve … tarafından müvekkili adına çıkarılan bakiye borç müvekkil tarafından kapatıldığı, böylece Avel Avrupa tarafından müvekkile fatura kesilebildiği,” hususu belirtilmektedir. Buna göre Davacının … Şirketine yapılan ödemelerin hangi aylık dönemden (ödeme ayı yerine dönemi esas alınacaktır) başladığı ile … A.Ş. yapılan son döneme ait (ödeme ayı yerine dönemi esas alınacaktır.) ödemenin belirlenerek, söyleşmelerin bu kapsamda yeniden incelenmesi gerekir. ” denilerek rapor sonucunda da; “Davacının … Şirketine yapılan ödemelerin hangi ilk aylık dönemden (ödeme ayı yerine tahakkuk dönemi esas alınacaktır) başladığı ile … A.Ş. yapılan son aylık döneme ait (ödeme ayı yerine son tahakkuk dönemi esas alınacaktır.) ödemenin belgelerinin celb edilmemesi gerektiği, ” demek suretiyle davaya sebep asıl alacağın mevcut olup olmadığının belirlenmesi için dosyaya kazandırılması gereken belgeler olduğu ifade edilmiştir. Mahkemece davanın esasına ilişkin bu eksiklik ikmal edilip takip tarihinde davalı kurumun davacıdan alacaklı olup olmadığı yahut alacak miktarı belirlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince sair yönler incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıdaki eksiklikler gereğince yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Taraf vekillerinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan sebeplerle KABULÜ ile, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/06/2021 tarih, 2018/415 Esas – 2021/535 karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine iadesine,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 7- Karar tebliği, harç iade müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/1/g maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/05/2023