Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2866 E. 2023/2681 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2866
KARAR NO: 2023/2681
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2021
NUMARASI: 2020/422 Esas – 2021/732 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Dava konusu müvekkili idare alacağının tahsilini sağlamak amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile davalı hakkında ilamsız takip başlatıldığını, dava konusu alacağın likit ve belli olduğunu, zira davalı açısından alacağın gerçek miktarı belli ve sabit olduğunu, bu nedenlerle itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak üzer icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davanın öncelikle usul bakımından ve devamından esas bakımından reddine, icra takibi nedeniyle müvekkili lehine kötü niyet tazminatın hükmedilmesine, karşı davanın kabulü ile 6100 sayılı yasanın 107. Maddesi uyarınca toplanacak delillere ve alınacak bilirkişi raporuna göre değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere 1.000,00 TL zararımızın tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “…Mahkememizce incelenen icra dosyasında; davacının … ortaklığına yönelik icra takibi başlattığı, tebligatın …’ya çıkarıldığı anlaşılmıştır. Davalı taraf takibin adi ortaklık adına başlatıldığını bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkememizce bu hususu değerlendirmek gerekmiştir. Davalı taraf şirketlerin adi ortaklık kurduğuna ilişkin dosyaya tüm delilleri sunmuş olup, bilindiği üzere adi ortaklığın ayrı bir tüzel kişiliği yoktur. Adi ortaklığın aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmadığından, adi ortaklık aleyhine açılan davalar ile yapılan takiplerde husumetin tüm ortaklara yöneltilmesi zorunludur. Öte yandan itirazın iptali davası takip hukukundan kaynaklanmakta olup, icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle yetkili icra dairesinde, usulünce icra takibi yapılmış olması itirazın iptali davası yönünden dava şartı niteliğindedir. Adi ortaklığı oluşturan şirketler takipte ayrı ayrı borçlu olarak gösterilmesi gerekirken incelenen icra dosyasında; davacının … ortaklığına yönelik icra takibi başlattığı, tebligatın …’ya çıkarıldığı anlaşılmıştır. Davalı taraf takibin adi ortaklık adına başlatıldığını bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkememizce bu hususu değerlendirmek gerekmiştir. Davalı taraf şirketlerin adi ortaklık kurduğuna ilişkin dosyaya tüm delilleri sunmuş olup, bilindiği üzere adi ortaklığın ayrı bir tüzel kişiliği yoktur. Adi ortaklığın aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmadığından, adi ortaklık aleyhine açılan davalar ile yapılan takiplerde husumetin tüm ortaklara yöneltilmesi zorunludur. Öte yandan itirazın iptali davası takip hukukundan kaynaklanmakta olup, icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle yetkili icra dairesinde, usulünce icra takibi yapılmış olması itirazın iptali davası yönünden dava şartı niteliğindedir. Adi ortaklığı oluşturan şirketler takipte ayrı ayrı borçlu olarak gösterilmesi gerekirken incelenen icra dosyasında husumetin sadece adi ortaklık adına yöneltildiği anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle husumet ehliyeti bulunmayan adi ortaklığa karşı takip başlatılması ve icra takibindeki bu eksikliğin sonradan tamamlanmasının mümkün olmaması da göz önüne alındığında takibin usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca usulüne uygun olmayan takip nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. HD’nin 2018/2035 E. 2018/2942 K. Sayılı ilamı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2018/1527 E. 2019/421 K. Sayılı ilamı da bu yöndedir. Bunun yanında dava konusu takibin İstanbul Anadolu 17. İcra Hukuk Mah. 2020/408 E. Sayılı dosyası ile aynı sebeple iptaline karar verildiği, ancak henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.Mahkememizce karşı dava tefrik edilmiş, itirazın iptali davası yönünden yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın usulden reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Ödeme emrinde borçlu olarak …. Ortak Girişimi gösterilmiş ve tek ödeme emri çıkarılmış ise de … oluşturan her iki şirketin vekilinin ödeme emrinin tebliğinden sonra vekil tayin edildiğini gösterir vekaletnamesini verip bu iki şirket adına süresinde icra takibine karşı itirazda bulunduğundan Yargıtay içtihatları gereği taraf teşkili sağlandığını, iş bu YHGK kararı dikkate alınmayacak ise ortaklığı oluşturan şirketlere ayrı ayrı tebligat çıkartılıp davanın esasına girilmesi gerektiğini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacı tarafça başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir. Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek yada tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 520 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620) ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davalar yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı), davanın konusu para ise; ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından ortaklardan biri, bazıları yada tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı) dava açılabilecektir. Zira 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 163. maddesi uyarınca “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder”. Taraf ehliyeti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olup, taraflarca ileri sürülmese dahi, mahkemece re’sen nazara alınabilecektir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine, itirazın iptali davasının icra takibine sıkı sıkıya bağlı olmasına, davacı taraf icra takibini taraf ehliyeti olmayan adi ortaklığa karşı açmış olduğundan ortada usulüne uygun bir icra takibinin bulunmamasına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/422 Esas ve 2021/732 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/10/2023