Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2865
KARAR NO: 2023/2680
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2021
NUMARASI: 2017/195 Esas – 2021/525 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının daha önce müvekkili aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, buna istinaden aralarında protokol yaptıklarını ancak protokole rağmen davalının takibe devam ettiğini, bunun üzerine İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/844 Esas numarasıyla menfi tespit davası açıldığını ve mahkemenin lehlerine karar verdiğini, temyiz edilmeden kararın kesinleştiğini, davalının dava süreci boyunca müvekkilinin borçlu olmadığını bildiği halde kasıtlı olarak icra takibine devam ettiğini ve davacının … plakalı aracını haczederek muhafaza altına aldığını, bu süreç zarfında müvekkilinin tek geçim kaynağı olan aracın muhafaza altına alınmasından dolayı, nakliyatçılık yapamadığını, otoparka ücret ödediğini tüm bunların davalının kasıtlı ve haksız fiilinden kaynaklandığını beyanla 15.000,00.-TL maddi 15.000,00.-TL manevi tazminatın fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla işleyecek faizi ile davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili yasal cevap süresi içinde sunulmayan beyan dilekçesinde; Davacı ile müvekkili arasında bir protokol imzalandığını ancak davacının protokol hükümlerine aykırı davrandığını bu nedenle 24.01.2011 tarihinde davacı aracının üzerine yakalama şerhi konduğunu, daha sonra zamanaşımı suretiyle hacizlerin düştüğünü, ancak İstanbul 4. İcra hukuk mahkemesinin 24.02.2016 tarih 2015/1305Esas, 2016/112 Kararıyla yapılan haciz ve yakalama şerhinin yasalara uygun olduğu kararının verildiğini, davacının müvekkiline ait borcu ödememek adına her türlü yolu denediğini, hatta ödediği senet üzerinde bile tahrifat yaptığını, sonucunda bu davanın açıldığını beyanla haksız olan bu davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “….1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, Maddi tazminat yönünden; 50.144,77 TL maddi tazminatın haksız haczin sona erdiği 11/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Manevi tazminat yönünden; 10.000 TL manevi tazminatın haksız haczin sona erdiği 11/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı ve davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, faizin haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren başlatılması gerektiğini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, haciz ve muhafaza işlemi kesinleşmiş icra takibine dayalı olarak uygulandığından haksız olmadığını, davacının protokole aykırı davrandığını, davacının huzurdaki dava nedeni olan özel belgede sahtecilik suçu işlediğini ve aleyhindeki mahkumiyet kararının kesinleştiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, bilirkişilerin 21/04/2021 tarihli raporlarında; Yerel Mahkemenin üç duruşma boyunca topladığı vergi kayıtlarının ve aldığı ara kararlarına aykırı olarak, yapılacak hesaplamada vergi kayıtlarının esas alınmasının yersiz olduğu yönünde rapor düzenlediklerini, ıslaha karşı zamanaşımı, hak düşürücü süre ve avans faizi itirazlarının dikkate alınmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, dava konusu için temerrüt gerçekleşmediğinden tazminatlara ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğini beyanla Yerel Mahkeme kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Davalının haksız haciz ve muhafaza işlemi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Somut olayda; Davacının zararı haksız haczin sona erdiği tarih olan 11/03/2016 tarihi itibariyle belirli hale geldiğinden Yerel Mahkemece faiz başlangıç tarihinin bu tarih esas alınarak tespit edilmesi yerinde olup taraf vekillerinin bu hususa ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Haksız takip ve haciz, haksız fiil niteliğindedir. Uyuşmazlığa, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun 50. maddesi uygulanmalıdır. Belirtilen hükümler gereğince; haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup zararın kanıtlanması davacı tarafa, hükmedilecek tazminatın miktarının belirlenmesi ise hakime aittir (Yargıtay 4 HD’nin 2021/17980 E. – 2022/9874 K. Sayılı ilamı). Haciz isteminin dayanağının bir hak veya alacak olması ve haciz tarihinde mevcut bulunması gerekir. Aksi halde, haksız bir haciz ve buna bağlı olarak da sorumluluk söz konusudur. Eylem ile zararlı sonuç arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerek ve yeterlidir. Haciz isteyen alacaklı haksız çıktığı takdirde, borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan kusursuz olarak sorumludur. Ancak bu durumda dahi uğranılan maddi zararın ispatı zorunludur (Yargıtay 4 HD’nin 2016/14413 E. – 2019/483 K. Sayılı ilamı). Haksız icra takibi veya hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu sebeple de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz.Yerel mahkeme dosyasında mevcut bilgi ve belgelerden; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/844 E. ve 2015/673 K. Sayılı dosyasınnın davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davası olduğu ve davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine dair davanın kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/6233 E. ve 2017/1787 K. Sayılı ilamı ile onandığı ancak temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen iş bu ilama ve davacının 05/12/2011 tarihli 3 ayrı makbuzla yaptığı ödemeler neticesinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına konu davalının alacağının sona erdiğinin sabit olmasına rağmen davalı tarafça haciz ve muhafazanın kaldırılması istenmediği gibi araç üzerinde yeni muhafaza işleminin uygulanmasının talep edildiği, bu itibarla dava konusu takip işlemlerinde kötü niyetli ve kusurlu olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen alanında uzman bilirkişi heyeti raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesine ve denetime elverişli olmasına, Yargıtay yerleşik içtihatlarına uygun şekilde emsal ücret araştırması esas alınarak yapılan maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine göre davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.3095 sayılı Yasa’nın 2/3. maddesi uyarınca gerçek veya tüzel kişi tacirler arasında haksız eylem dâhil her türlü nedenden kaynaklanan alacaklarda istek halinde T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredilere uyguladığı avans oranında temerrüt faizine hükmedilmesi zorunludur. Davanın niteliği, dosyanın içeriği, tarafların tacir olmaları ve yukarıda açıklanan hukuksal olgu dikkate alındığında mahkemece avans faizine hükmedilmesi yerinde olup davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince davalı tarafın cevap dilekçesinde zamanaşımı defini ileri sürmediğinden bahisle ıslaha karşı zamanaşımı definin dikkate alınmadığı belirtilmiş ise de somut olayda, davanın kısmi dava olarak açılmış olduğu ve cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmediğinden kısmi dava ile talep edilen miktarlar zamanaşımından bağışık olup ancak ıslaha konu miktarlar yönünden davalı vekilinin ileri sürmüş olduğu yasal süresindeki zamanaşımı def’i dikkate alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsiz olup davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerindedir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/18416 Esas-2022/8379 Karar sayılı emsal ilamı).Yukarıda açıklanan hususlar gereğince taraf vekillerinin istinaf isteminin usulen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıdaki eksiklikler gereğince yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan sebeplerle USULEN KABULÜ ile, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/195 Esas – 2021/525 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde kendilerine iadesine,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin 27/10/2021 tarih, … Esas icra takip dosyasına yatırmış olduğu 145.000,00TL Teminat Mektubu – 6.870,00 TL Nakit teminatın 2004 Sayılı İİK’nun 36/5. maddesi gereğince yatıran davalı tarafa talebi halinde İADESİNE,7- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/10/2023