Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2700 E. 2023/2037 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2700
KARAR NO: 2023/2037
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/03/2021
NUMARASI: 2019/338 E. – 2021/205 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirket işyerinde davalı … tarafından borçlusu Jüpiter hakkında ihtiyati hacizde müvekkilinin işyeri merkezi adres gösterilerek ifa edildiğini, takip talebinde müvekkili adresinin Jüpiter adresi gibi gösterildiğini, İcra mahkemesinin takibin devamına karar verdiğini ve kararın infaz olduğunu, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün gönderilen ödeme emrinin borçlunun sicil adresinde tebliğe rağmen, haciz için kötü niyetli olarak müvekkilinin adresine gelindiğini, müvekkilinin 3. Şahıs istihkak iddiasında bulunduğunu, İcra md. 99 md. göre işlem yapılması gerekirken 97. Maddenin uygulandığını, Müvekkili şirket kuruluşundan beri Davutpaşa ve şimdiki adresinde olduğu Ticaret Sicil kayıtlarıyla sabit olduğunu, bu adreslerde Borçlu dava dışı Jüpiterin hiç bir zaman olmadığını, ortak adres kullanılmadığını, ortaklık bağıda olmadığını, Müvekkilinin adresinde haczedilen malların 2009-2010 yıllarından başlayarak alınan demirbaşlar olduğunu, defter kayıtlarında sabit olduğunu, borçlu Jüpiter ile ticari ilişkileri olduğunun açık olduğunu, aynı sektörde oldukları için karşılıklı ticari işlemler yapıldığını, zor duruma düşmesi sonucu ilişki sonlandırıldığını ve müvekkili şirkette alınan belgeler muavin kayıtları ve ticari ilişkiye ait belgeler olduğunu, Müvekkili ortaklarından … borçlu şirket ortaklarından …’ ın ağabeyi olup kötü niyetle şirketten tahsil amaçlı haciz infaz edildiğini, bu sebeplerle 15.03.2019 tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte şimdilik 31.500 TL, 12.02.2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle 4.725 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 36.225 TL nin davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, mahkeme masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının davasının muhatabının müvekkili değil borçlu olduğunu, Husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, Davacının borcu ödeyerek borcundan kurtulan Jüpiterden bu bedeli istemesi gerektiğini, Davacı ile borçlu şirket arasında organik bağ olduğunu, davacı iddialarının muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğunu, Doğu sanayi sitesi Yenibosna adresinde yapılan haciz işleminde … adına istihkak iddiasında bulunulduğunu, Haciz adresi borçlunun alacaklıları yanıltmak amacıyla ticari ve muhasebe faaliyetleri adresi talimat adresi olduğunu, İlk haciz işleminde şirket yetkilisi … ilişkileri olduğunu önce kabul ettiğini ve sonra inkar ettiğini, Haciz mahallinde evrak araştırmasında borçlunun faaliyette bulunduğunu kanıtlayan evraklar bulunduğunu, Borçlu ile davacı şirket ortaklarının akrabalık ilişkisi olduğunu, sıkı bir organik bağ mevcut olduğunu, Haciz mahallinde haczedilen menkule ait fatura veya aidiyet belgesi sunulamadığını, davacının hacizde istihkak iddiasında bulunduğunu, Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2 adet takibin devamına karar verdiğini, somut olayda manevi tazminat şartları oluşmadığını, takip ve haciz yapmanın alacaklıya tanınan kanuni bir hak olduğunu, bu sebeplerle davanın husumetten reddine, kötü niyetli davacının % 20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Tarafların sunduğu belge ve bilgiler ile Ticaret Sicil kayıtlarında şirketlerin ortaklık ve sermaye tescilleri üzerinden yapıldığı tespit edilmiştir. Mahkememiz dosyası arasına alınan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacının davalı tarafından Doğu Sanayi Yenibosna adresinde bulunan şirket merkezinde davadışı … Tic. San. A.Ş. faaliyette bulunduğu iddiasıyla Büyükçekmece İcra Müdürlüğü tarafından yapılan takiplere istinaden alacağını tahsil edebilmek için Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Talimat dosyasında 31.10.2018 tarihinde yapılan İcra infazında haciz tutanağıyla haczedilen tutanağın 6 ve 7. Sahifesinde dökümü yapılan menkul malların davacıya ait olduğu, İstihkak iddiası üzerine İcra Hukuk mahkemesi tarafından itirazın reddi ve takibin devamına karar verildiği, davacının haciz baskısı altında şirket ortağı tarafından şirket adına ödenen 31.500 TL ‘nin davalıdan alınmasını talep ve dava ettiği, davacı şirketin defter ve belge incelemesinde Yenibosna adresinde haczedilen malların demirbaşlar hesabında kayıtlı ve faturaların davacı adına düzenlenmiş olduğu görülmüş mizan dökümünde demirbaşlar listesi alınarak dosyaya ek yapılmış, davacı tarafından talep edilen 31.500 TL maddi tazminat … tarafından 08.03.2019 tarihinde 20.000 TL, 08.03.2019 tarihinde düzenlenen 15.03.2019 vadeli 11.500 TL lik senetle 31.500 TL ödediği tespit edildiğinden davanın reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkeme kararının, eksik incelemeye dayalı, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, maddi tazminat talebinin ret gerekçesinin açık olmadığını ve manevi tazminat talebinin ret gerekçesinin ise hiç belirtilmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına v edavanın kabulüne kürü verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız haciz iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141. maddesine göre; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesine göre hüküm; “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” içermelidir. 6100 sayılı HMK’nın 297/2 nci maddesine göre; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Anayasa Mahkemesinin içtihatlarında adil bir yargılanmadan söz edebilmek için, mahkemenin davanın esasına ilişkin olan iddiaları ve bunlara ilişkin delilleri değerlendirmesi ve dava edilen hususta bir karar vermesi, verdiği kararın verilmesini haklı gösteren makul gerekçelerini göstermesi zorunluluğuna işaret edilmiştir. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanmanın temel unsurlarından biri olup, hukuk devletinin ve hukuki güvenlik ilkesinin de bir gereğidir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Zira mahkemenin keyfilikten uzak şekilde, hukuka ve kanuna uygun karar verip vermediği ancak gerekçeden anlaşılabilir. Mahkeme kararlarında, gerekçe hükümle sebep-sonuç ilişkisinin kurulmasını sağlayacak yeterlilikte, açık, anlaşılabilir ve tatmin edici olmalı ve hüküm kurulurken neden, nasıl, hangi yasal gerekçeleri ve hangi kanıtların değerlendirildiğini içermelidir.Bu açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde, maddi ve manevi tazminat talebiyle açılan davanın reddine karar verildiği ancak manevi tazminat talebiyle ilgili gerekçeli kararda bir değerlendirme yapılmadığı ve bu yönüyle ilk derece mahkemesi kararının gerekçeden yoksun olduğu anlaşılmaktadır.Yukarıda açıklanan hususlar gereğince sair yönler incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf isteminin usulen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıdaki eksiklikler gereğince yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf dilekçesinin yukarıda açıklanan sebeplerle USULEN KABULÜ ile, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/03/2021 tarih, 2019/338 E. – 2021/205 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine iadesine,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 7- Bursa … İcra Dairesi’nin … Esas icra takip dosyasına yatırmış olduğu 6.979,71 TL teminatın 2004 Sayılı İİK’nın 36/5. maddesi gereğince yatıran davacı tarafa talebi halinde iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/1/g maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/06/2023