Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2677 E. 2023/1874 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2677
KARAR NO: 2023/1874
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2021
NUMARASI: 2018/1226 – 2021/284
DAVANIN KONUSU: Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Küçükçekmece İlçesinde 31/07/2017 tarihinde davalılardan … adına müteahhitliğini yapan davalılar … Yapı ile … Şirketinin yapmış olduğu altyapı kazı çalışmaları esnasında kopartılmak suretiyle hasara uğratıldığını, söz konusu hasarlar sebebiyle müvekkil şirket tekniker çalışanı … tarafından hasar tespit tutanağı düzenlendiğini, olaya ilişkin belgelerin dilekçe ekinde sunulduğunu, hasar sebebiyle müvekkilin zarara uğradığını, davalılar tarafından rızaen alacağın ödenmediğini, bu sebeplerle davanın kabulü ile, 34.868,67 TL zararın hasar tarihi olan 31/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek olan kısa vadeli avanslara uygulanan değişebilir oranlarda avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davanın görevli mahkemede açılmadığını, davanın görüm ve çözüm yerinin idare mahkemeleri olduğunu, idare ile imzalanmış olan sözleşmenin 17. maddesine göre inşaat yerlerinin genel teknik şartnamesinin maddelerine göre kanalizasyon teknik şartnamesince yüklenicinin yaptığı işlerle ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü kaza, hasar ve şikayetten dolayı maddi, manevi , hukuki ve cezai olarak sorumlu olduğunu, hasar tespit tutanağının tamamen tek tarafın beyanına istinaden hazırlandığını, davacı tarafın faizin başlangıc tarihine ilişkin taleplerini kabul etmediklerini, bu sebeplerle davanın usul ve esas yönlerinden reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Tüm dosya kapsamından; davacı davalılardan … Yapı ve … İnşaat’ın faaliyeti sırasında şebeke hattına zarar verildiğini ve bu zararın müvekkili tarafından dava dışı … firmasına yaptırıldığını belirterek 34.868,67 TL nin tahsilini istediği ve davalıların esas ve husumet yönünden itirazda bulunduğu, her ne kadar davalı … husumet itirazında bulunmuş ise de diğer davalının faaliyet konusunun davalı …’ye ait çalışma olduğu, bu faaliyet sırasında davacıya ait şebekeye zarar verildiği, iş sahibi olarak doğan zarardan sorumlu olduğu, … ile … Yapı Ve … İnşaat arasında yapılan sözleşmenin taraflar arasında şahsi ilişki kurduğu, üçüncü kişilere karşı yöneltilemeyeceği, bu sebeple husumet itirazının yerinde olmadığı, netice itibariyle kazı çalışması sırasında şebeke hattına verilen zarardan iş sahibi ve faaliyeti bizzat yürüten şirketin birlikte sorumlu olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre meydana gelen zararın 34.868,67 TL olduğu, davacının tutanak da tespit ettiği miktarın 34.868,67 TL olduğu, bilirkişi tespitine göre zararın 34.868,67 TL olduğu, hasarın giderilmesi miktarı kadar haksız fiil sebebiyle zarar doğduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile 34.868,67 TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren tarafların sıfatı dikkate alınarak avans faizi uygulanmasına …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı … vekili ve davalı … İnşaat Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkili İdare ile yüklenici firma arasında düzenlenen inşaat işleri teknik şartnamesi hükümleri gereğince sorumluluğun müteahhit firmada olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, işçilik giderleri ve araç giderleri zarar kapsamına sokulamayacağını, hasarın meydana gelmesine davacının kendi kusurunun sebebiyet verdiğini, kararda yer alan faiz türünün hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; Görgü tanığının tamamen varsayıma dayalı ifadeler kullandığını ve hasarın kimin tarafından gerçekleştirmiş olduğu hususunda ispat külfetine ilişkin dosyada somut bir delil bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Davacı şirketin, davalının yapmış olduğu kazı çalışmasında tesislerine hasar verdiği iddasıyla hasar onarım bedeli istemine ilişkindir. Davalı … vekilinin istinaf başvurusu yönünde yapılan incelemede; Davalı … Genel Müdürlüğü ile diğer davalı arasında, imzalanan sözleşme hükümleri gereğince TBK’nın 66. maddesi anlamında adam çalıştıran ilişkisi vardır. Davalılar arasında yapılan sözleşmede, işin yapımı sırasında verilecek zararlardan …’nin sorumlu olmadığı belirtilse dahi, sözleşme hükümlerinin taraflar arasında geçerli olacağı ve 3. kişi olan davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, bu hali ile davalı … Genel Müdürlüğünün de diğer davalı ile birlikte zarardan müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmakla davalı … vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir.Dosya kapsamından; dava konusu yerde davalı …’nin sözleşme kapsamında kazı işi yaptırdığı, davaya konu hasarların meydana geldiği tarihler, hasarların mahiyeti ve yeri dikkate alındığında davalılar arasında akdedilen sözleşme tarihi ve sözleşmeye göre yapılacak kazı sahası içerisinde kaldığı, hasarın ancak kazı ile meydana gelebileceği , söz konusu tarih aralığında davalıların hasar meydana gelen sahada kazı çalışması yaptıkları, yüklenici firma olarak … A.Ş ve … İnş…. A.Ş olduğuna dair tabela fotoğrafının hasar tespit tutanağıyla birlikte dosyaya ibraz edildiği, davalılar dışında başkaları tarafından kazı çalışması yapıldığının ileri sürülmediği anlaşılmakla dava konusu edilen hasarın davalılar tarafından meydana getirildiği anlaşılmıştır. Yer altından geçen boru hattının zarar görmemesi için dosya kapsamına göre davacıya atfı kabil kusur bulunmadığı anlaşılmıştır. Yerel Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun usulüne uygun ve denetime elverişli olduğu, davacı kurumun özel hukuk tüzel kişisi olduğu, zararın davacı telekom işçileri tarafından giderilmediği, hasarın başka firmaya bedeli mukabilinde yaptırıldığı anlaşılmakla hasar bedelinin gerçek zarar dikkate alınarak yapılan hesaplamanın yerinde olup davalı … vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir. Tarafların tacir olması ve eylemin ticari işletmeyle ilgili hususlardan doğmuş olması karşısında ticari (avans) faizi yürütülmesi hukuka uygun olup davalı … vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir (Yargıtay 4. HD’ nin 2014/248 E. – 2693 K. ve 2016/222 E. – 3278 K. Sayılı emsal ilamları). Davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin istinaf başvurusu yönünde yapılan incelemede; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Somut olayda, hasar tutanağı ve fotoğraflardan hasarın gerçekleştiği yerde “Avrupa 1. Bölge 2015 Yılı 2. Kısım Müteferrik Atıksu ve Yağmur Suyu Kanal İnşaatı İşi ” yazılı tabelanın bulunduğu, çalışmanın ve hasarın davalı … ve yükleniciler olan … A.Ş ve … İnş … A.Ş tarafından gerçekleştirildiği anlaşıldığından davalı … İnş … A.Ş vekilinin istinaf istemi yerinde değildir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı … vekili ve … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2021 tarih, 2018/1226 E. – 2021/284 K sayılı kararına yönelik davalı … vekili ve … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.381,88 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 596,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.785,88 TL harcın davalı …’den tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine,3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince 2.381,88 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 595,46 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.786,42 TL harcın davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ‘den tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Davalı … vekili ve … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2023