Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2616 E. 2023/2253 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2616
KARAR NO: 2023/2253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2020
NUMARASI: 2018/1233 Esas – 2020/475 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Avcılar ilçesi … Mah … Mevkii Maciter önü adresinde … kablolarının … adına mütehatliğini diğer davalı … A.Ş’nin yapmış olduğu alt yapı kazı çalışmaları esnasında kopartılmak suretiyle hasara uğratıldığını,hasarın ardından, müvekkil şirket teknik elemanlarınca durumun tutanakla tespit edildiğini, akabinde hasarın giderilmesi için gerekli çalışmaların yapıldığını,müvekkil şirketin malzeme gideri, işçilik gideri ve işletme zararı olmak üzere toplam 16.283,00 TL zarara uğradığını ,davalı yandan hasar bedelinin ödenmesi istenmiş ise de bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla hasar bedelinin hasar tarihi olan 30.08.2017 tarihinden itibaren başlayan T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için öngördüğü avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle alacağın zaman aşımına uğradığını, görev, yetki ve husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davanın haksız fiil hükümlerine göre açıldığını, taraflar arasında ticari ilişki olmaması nedeniyle davanın görev yönünden reddi gerektiği, zarar tarihi olan 30.08.2017 tarihinde davaya konu bölgede müvekkili şirketin herhangi bir çalışması bulunmadığını, haksız fiilden kaynaklı hasarın ispat küfletinin davacı tarafta olduğu, iddia edilen zararın meydana gelmesinde davacıya ait yapıların usul ve yasaya uygun olarak tesis edilip edilmediği hususların araştırılması gerektiği, davaya kabul anlamına gelmemek kaydıyla hasar bedeline işçilik, vasıta, hurda bedeli ve işletme zararına piyasa rayicinin çok üstünde olması sebebiyle itiraz ettiklerini ve davanın reddini istemiştir. Davalı… Satış A.Ş cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin parekende satış şirketi olduğunu, dağıtım hatlarından sorumlu olmadığını, bu sebeple davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, hasar tespit tutanağı ve zarar miktarını kabul etmediklerini bu sebeple davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Elde edilen deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; … AŞ’nin elektriği binalara getirmek, bunun için gerekli alt yapı oluşturmak gibi dağıtım şirketinin iştigal konusunu oluşturan iş sahası bulunmadığından her iki firmanın birbirinden farklı tüzel kişilikleri ve iş sahaları bulunduğu, davalı … AŞ’nin perakende satış yapmakta olduğu, dolayısı ile … AŞ’ye atfı kabil kusur yöneltilemeyeceği gözetilerek bu davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine, davacının dava dilekçesinde ki 16.283, 00 TL tutarındaki hasar bedelinin tazminini talep ettiği, yapılan yargılama sonunda davacının tazmini gereken gerçek zararının talep ettiği tutarla uyumlu olduğu, davanın haksız fiil temelli olması nedeni ile hasarın vuku bulduğu 30.08.2017 günü itibariyle temerrüde düştüğü tespit edilmekle bu miktar esas alınarak davanın … yönünden kabulüne… … 1-Davalı … AŞ aleyhine açılan davanın KABULÜNE, BK 49 md gereğince, Davacının Avcılar ilçesi … Mah … San … önü adresinde KPDF AP 300/0.5 kabloların davalı şirket tarafından yürütülen alt yapı kazı çalışmaları sırasında kopartılmak suretiyle hasara uğraması nedeniyle takdir ve tespit olunan 16.283,00 TL maddi tazminatın hasar tarihi olan 30/08/2017 tarihinden itibaren TC Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için öngördüğü avans faizi ile birlikte dava- lıdan tahsil edilerek davacıya VERİLMESİNE, 2-Davalı… A.Ş aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekili ve davalı … Elektrik Parekende Satış A.Ş. vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Perakende satış yaptığını belirten davalı … Elektrik’in diğer davalıdan ayrı olduğu ve çalıştığının düşünülemeyeceğini, biri diğerinin tedarik, hizmet sağlayıcı, diğeri ise perakende hizmet sunduğunu, her iki davalı için de müştereken ve müteselsilen kabul yönünde karar verilmesi gerektiğini beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Dava ve taleplerin zamanaşımına uğradığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği Madde 26-1 uyarınca müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru bulunmadığını, hükmedilen faiz türünün hatalı olduğunu, eldeki davada haksız fiil koşullarının oluşmadığını beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Davacı tarafından, davalıların kusurlu davranışları nedeniyle uğradığı zararların tazmini talepli maddi tazminat istemine ilişkindir. TBK.m.49 uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Madde 50 uyarınca zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. Yine ispat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Dosyada mevcut delil durumuna göre; İspat yükü kendisine düşen davacının,davalı … A.Ş’nin dava konusu bölgede kazı çalışması yaptığı iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf istemi yerinde değildir. 6098 sayılı TBK md. 72’ye göre; tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Dosya kapsamından davacının zararı ve faili öğrendiği tarihin 30.08.2017 , davanın açıldığı tarihin ise 15/12/2018 olduğu, bu haliyle davanın süresinde açıldığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. Davalı şirket “Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Müşteri Hizmetleri Yönet- meliği Madde 26-1 gereğince davacı tarafından 10 günlük süre içinde usulen yapılmış bir başvuru bulunmadığı”nı savunmuşsa da 10 günlük süreye dair bu düzenleme ile zararın tazmini konusunda idari başvuru yolu işaret edilmiş olup genel hükümler dahilinde dava açılmasına yasal bir engel bulunmadığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yerel Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun usulüne uygun ve denetime elverişli olduğu, davalının kazı yapmadan önce davacıyı bilgilendirmediği, tedbirsizlik ve dikkatsizlik nedeniyle hasara sebebiyet verdiği, dava konusu zararlandırıcı olayda kusurun davalıya ait olduğu, somut olayda haksız fiil koşullarının oluştuğu, davacı kurumun özel hukuk tüzel kişisi olduğu, zararın davacı Telekom işçileri tarafından giderilmediği, hasarın başka firmaya bedeli mukabilinde yaptırıldığı, bilirkişi tarafından hasar bedelinin gerçek zarar yöntemi dikkate alınarak hesaplandığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir. Tarafların tacir olması ve eylemin ticari işletmeyle ilgili hususlardan doğmuş olması karşısında ticari (avans) faizi yürütülmesi hukuka uygun olup davalı vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir. (Yargıtay 4. HD’ nin 2014/248 E. – 2693 K. ve 2016/222 E. – 3278 K. Sayılı emsal ilamları) Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1233 Esas ve 2020/475 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili ve davalı … A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,80 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 218,77 TL’den mahsubuyla bakiye 51,03 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.112,29 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 218,77 TL nispi ve 59,30 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 834,22 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 7-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.12/07/2023