Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2576 E. 2023/1856 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2576
KARAR NO: 2023/1856
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2021
NUMARASI: 2020/785 Esas – 2021/206 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili olan şirketin Ümraniye Telekom Müdürlüğü hizmet sahası … Sk. No:… – No:… … Sk. No:… – No:… adresinde 11.07.2018 tarihinde davalı …’nin, yapmış olduğu kazı çalışmaları sırasında müvekkili olan şirketie ait altyapı kablo ve tesislere hasar verildiğini, müvekkili olan şirkete verilen hasar nedeniyle, ekte sundukları belgelerden de anlaşılacağı üzere şirketin elemanları tarafından hasarların tespit edildiğini, hasar keşif tutarı formu ve malzeme-işçilik cetveli düzenlendiğini, akabinde, kamusal hizmet niteliğinde olan iletişimin aksamaması adına, ivedilikle müteahhit firma tarafından hasarın giderildiğini, zararın tazmini için alacaklarının tahsilini sağlamak amacıyla hasar tespit tutanağı, hasar keşif formu ve olay yeri resimlerine istinaden, davacı tarafça İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas nolu dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını ve itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı … vekili tarafından vekaletname ve süre uzatım talepli dilekçe sunulmuş verilen ek süreye karşın cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı vekili 25/03/2021 tarihli duruşmada; “Davacı tarafın iddiasını kabul etmiyoruz, meydan gelen zarar müvekkil idare tarafından değil … A.Ş ve … A.Ş iş ortaklığı tarafından yapılan iş sırasında meydana gelmiş olabilir, bu açıdan müvekkil kurumun zarardan bir sorumluluğu yoktur, davanın reddini talep ediyoruz, Davacı ile anlaştığmıız herhangi bir husus da yoktur. Öncelikle Müvekkil kurumun davalı sıfatı bulunmadığından usulden reddine, olmadığı takdirde Yargılama yapılarak davanın esastan reddine karar verilmesini talep ederiz.” şeklinde beyanda bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “… Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu … hakkında haksız fiil nedeniyle oluşan zarara dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu görülmektedir. Davalı-borçlu … Genel Müdürlüğü bu tür zararlardan zararı veren yüklenici firmaların sorumlu olacağını savunmaktadır. Buna göre dosya kapsamındaki keşif ve hasar tespit tutanaklarından ve ftoğraflardan zararın ve tespit edilen miktarının açık bir şekilde ortada olduğu davalı …’nin esasen zarara ve zarar miktarına ilişkin bir itiraz öne sürmediği kabul edilmelidir. Kaldı ki su ve kanalizasyon çalışması gibi işlerin yürütülmesi sırasında yer altında döşenen kablolara zarar verilmesi işin niteliğine ve hayatın olağan akışına uygun olarak sıklıkla gerçekleşen bir durum olduğu da maruftur. Davalı … Genel Müdürlüğünün meydana gelen zararın yüklenici şirket/ler tarafından aralarındaki sözleşme gereğince yapılan kazı çalışmaları sırasında meydana geldiği ve dolayısıyla kendilerinin doğan zarardan sorumlu olmadıkları yönündeki savunmasına da üçüncü kişilere karşı yapılan haksız fiillerden sorumluluğun sözleşme ilişkisi ile ortadan kaldırılmayacağı, mevcut durumun sözleşmenin tarafları arasındaki iç ilişki ve rücu ilişkisini ilgilendirdiği ve böylece onlara göre üçüncü kişi konumundaki davacı şirketi bağlamayacağı düşüncesiyle itibar edilmemiştir. (TBK, 61, 62, 66,) Öte yandan davacı şirketin yer altındaki kablolarının kopartılması suretiyle meydana gelen zararın ve miktaırnın davacı şirket tarafından açıkça dökümünün gösterildiği zararın hizmetin aksamaması için giderildiği gösterilip ispat edilmiştir. Mahkememizce belirlenen ve gösterilen zarar miktarın dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerle uyumlu ve piyasa şartlarına göre de kadri maruf olduğu genel bilgi ve tecrübeyle sabit görülmekle zarara ilişkin başkaca bir araştırma yapılmasına gerek görülmemiştir. (AY, 141, HMK, 30, 266) Bütün bunlara göre davalının haksız fiilden doğan zararı, haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte varsa yüklenici firmalarla birlikte müştereken ve müteselsilen tazmin etme sorumluluğunun bulunduğu ve davacının bu kapsamda yalnızca davalıya da yönelebileceği sonuç ve kanaatiyle davanın kabulü ile, 2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına 6.211,33 TL asıl alacak, 2.178,39 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.389,39 TL yönünden yapmış olduğu itirazının iptali ile, icra takibinin asıl alacağa ( 6.211,33 TL) takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan %10 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle aynen devamına karar verilmiştir. Davaya konu olay haksız fiilden kaynaklandığından haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği ancak Davaya konu alacağın kaynağının haksız fiilden kaynaklanması ve alacağın varlığı ve miktarının işbu kararla belirlenmesi nedeniyle koşulları oluşmadığından tazminat talebi ise dinlenmemiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince… ….1-)Davanın KABULÜNE, 2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına 6.211,33 TL asıl alacak, 2.178,39 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.389,39 TL yönünden yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa (6.211,33 TL) takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan %10 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle aynen DEVAMINA, 3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince tazminat talebinin, koşulları oluşmadığından REDDİNE, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın adli yargı değil, idari yargıda görülmesi gerektiğini, müvekkili idare ile diğer davalı şirket hasar olduğu iddia edilen adreste “Üsküdar Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası İçersinde Su Kanal ve Yağmursuyu Yapım, Bakım ve Rehabilitasyon İnşaatı” işinin yapılması amacıyla bir istisna akdi yapmış olup sözleşme gereği diğer davalı şirket, kendi hesabina ve müvekkil idareden bağımsız olarak bu işi yapmayı üstlendiğini, bu nedenle diğer davalı, iş sırasında başkalarına zarar vermişse bile bundan bizzat kendi sorumlu olduğunu, dosyada bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davacının hasar tarihinden itibaren faiz isteme faiz isteyebilmesi için müvekkili idarenin temerrüde düşürülmesi gerektiğini, haksız eylemden kaynaklanan davalarda ancak yasal faiz istenebileceğini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız fiile dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları kapsamında yapmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 16’ya göre; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarının dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda, İSKİ Genel Müdürlüğü’nün genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetleneceği, yıllık çalışma ve yatırımlarının bilançolarda belirlenerek genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülünde düzenleneceği belirtilmiştir.Bu kapsamda İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün de 2560 sayılı Kanun kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmelidir. Davalının haksız eylem teşkil eden faaliyetinden kaynaklanan bu uyuşmazlığın da yerleşik yargısal uygulamalarda görüldüğü gibi, adli yargı yerinde çözümlenmesi doğru olup davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. (HGK’nın 21/09/1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29/11/1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları). Davalı … Genel Müdürlüğü ile dava dışı yüklenici firma arasında imzalanan sözleşme hükümleri uyarınca TBK’nın 66. maddesi anlamında adam çalıştıran ilişkisi vardır. Yapılan sözleşmede, işin yapımı sırasında verilecek zararlardan İSKİ’nin sorumlu olmadığı belirtilse dahi, sözleşme hükümlerinin taraflar arasında geçerli olacağı ve 3. kişi olan davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, bu hali ile davalı … Genel Müdürlüğünün zarardan sorumlu olduğu anlaşılmakla davalı … vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir. Davacı kurumun özel hukuk tüzel kişisi olduğu, zararın davacı işçileri tarafından giderilmediği, hasarın başka firmaya bedeli mukabilinde yaptırıldığı, somut olayda kusurun davalıya ait olduğu, davacının zarar miktarını usulünce ispat etmiş olduğu, talep edilen zarar kalemlerinin piyasa şartlarına göre makul olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Taraflarca talep edilmesi halinde bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Bu duruma göre İlk Derece Mahkemesince faiz başlangıç tarihi olarak haksız fiil tarihinin esas alınması usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir. Tarafların tacir olması ve eylemin ticari işletmeyle ilgili hususlardan doğmuş olması karşısında ticari (avans) faizi yürütülmesi hukuka uygun olup davalı … vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir (Yargıtay 4. HD’ nin 2014/248 E. – 2693 K. ve 2016/222 E. – 3278 K. sayılı emsal ilamları). Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/785 Esas ve 2021/206 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 573,05 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 144,00 TL’nin mahsubuyla bakiye 429,05 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, harca işlemiş faizi 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2023