Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2529 E. 2022/2492 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2529
KARAR NO: 2022/2492
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2021
NUMARASI: 2020/565 – 2021/451
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında uzun yıllara dayalı ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin davalı şirkete ait ürünlerin satış ve dağıtımını yaptığını, ürünleri vadeli olarak aldıklarını, davacının bu kapsamda 575.000,00 TL’lik teminat mektupları verdiğini, ayrıca davalıya tarihsiz aval niteliğinde 400.000,00 TL’lik çekler verildiğini, bu kapsamda davacı hakkında uygulanan ihtiyati haciz nedeniyle ticaret hayatının bittiğini beyan ederek şimdilik 20.000,00 TL maddi tazminat talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden vadeli olarak satın alınan ürünler karşılığında vadeli çekler verildiğini, 170.000,00 TL bedelli çekin bankaya ibrazı sırasında karşılıksız çıktığını, bunun üzerine ihtiyati haciz kararı aldıklarını, müvekkilinin herhangi bir kötü niyetle ya da hukuka aykırı davranmadığını, amaçlarının alacağını tahsil etmek olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesince; Dava konusu tarihi boş bırakılan çekin davalı tarafından anlaşmaya aykırı doldurulmasından imzalı çeki verenin sonucuna katlanacağı, taraflar arasında yazılı protokolün davacı tarafça ibraz edilemediği, senedin anlaşmaya aykırı doldurulması TCK gereği suç teşkil etiğinden davacıya yemin hakkının hatırlatılmaması, öncelikli teminata gidilmesini zorunluluğu bulunmadığı gerekçeleriyle”DAVANIN REDDİNE”, karar verilmiştir. Verilen kararı davacı istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iş bu çekin teminat amaçlı verildiğini, yerel mahkemenin tespitinin aksine taraflar arasında iş bu çekin keşide ve ibrazı için anlaşılan bir tarih olmadığını,bu çek müvekkilin bir borcu için değil teminat amaçlı verildiğini, davalının elinde müvekkilin borcuna yeter miktarda çek ve teminat mektubu olmasına rağmen davalı yanca kötüniyetli olarak tarih kısmı doldurularak bankaya ibraz edilmiş ve müvekkilini zarara uğrattığını, yerel mahkemenin maddi vakıa ve hukuki uyuşmazlığı hatalı değerlendirmek suretiyle, delilleri toplanmadan eksik inceleme sonucu verdiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, delilleri arasında her iki tarafın ticari defter ve kayıtları ve bilirkişi incelemesi yer almasına karşın, yerel mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadan 2.duruşmada davanın reddine karar verilmesinin HMK’nın 353/(1)a-6.maddesine aykırılık teşkil etmekte olup kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte olduğunu, hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, taraf şirketlerin ticari defterleri üzerinde yaptırılacak inceleme ile tarafların ticari defterlerinde bulunan kayıtların birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, vadeli bir ticari ilişki olduğu tarafların kabulünde olmakla,teminat çeki karşılığında müvekkil şirkete bir mal verilip verilmediği,fatura düzenlenip düzenlenmediği, satışlar karşılığında ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemelerin defter kayıtlarında yer alıp almadığı hususlarında yargıtay denetimine elverişli uzman bilirkişi raporu alınması ve alınacak raporun dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma yapıldığını, yerel mahkemenin ” imzalı çek veren sonucuna katlanır ” gerekçesinde hukuka uygunluk bulunmadığını, 27.11.2018 tarihinde davalı taraftan vadeli olarak alınan ( vadeli çalışıldığı davalının da kabulündedir) ürün bedeli karşılığı toplam cari borç 972.827,74 tl’dir.bu borç karşılığı davalı şirkete vadeli ödemeye uygun olarak;
KEŞİDE TARİHİ BEDEL 17.12.2018 100.000 TL 09.01.2019 170.000 TL KEŞİDE TARİHİ BEDEL 15.02.2019 135.000 TL 13.03.2019 235.000 TL 12.04.2019 235.000 TL 12.05.2019 143.210 TL bu ürün bedellerine karşılık davalı yana vadeli toplam 1.018.210,00 tl vadeli çek verilmiş ve borcun vadeli olarak bu çeklerle ödenmesi hususunda mutabık kalındığını, davalı yanın 18.01.2019 tarihli olarak sonradan doldurduğu 400.000 tl bedelli çek de bu tutara dahil edildiğinde müvekkili şirketin 972.827,74 tl’lik borcu için 1.418.210,00 tl tutarında çek vermesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca iş bu vadeli çekler haricinde davalıya 575.000,00 tl bedelli banka teminat mektubu verilmiş olup cari hesapta kayıtlı olduğu üzere müvekkilinin ,davalıdan 41.224,88 tl alacağı olduğunu, davalı yanın 18.01.2019 tarihli olarak sonradan doldurduğu 400.000 tl bedelli çek de bu tutara dahil edildiğinde 17.12.2018 tarihli 100.000 bedelli çek karşılığı müvekkili şirket tarafından ödenmişse de 09.01.2019 tarilhli 170.000 bedelli çek karşılığı bankaya ibrazda ödenemediğinden müvekkili, davalı şirkete alacağı olan 41.224,88 tl ‘nin mahsubu ile geri kalan 128.775,12 tl’ yi ödemeyi istemişse de davalı şirket , taraflar arasındaki vadeli ödeme planına göre müvekkili şirketin teminat çekinin doldurulduğu 18.01.2019 tarihinde henüz 128.775,12 tl borcu ödemekle yükümlü olmasına rağmen ,davalı kötüniyetli ve tarafların vadeli ödeme hususundaki anlaşmalarına aykırı olacak şekilde 400.000 bedelli teminat çekinin keşide tarihini 18.01.2019 olarak doldurmak suretiyle yasal işlemlere başladığını, alacağını fazlası ile karşılar nitelikte elinde çek ve btm bulunduran davalı şirketin, henüz vadesi gelmemiş alacakları için taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında kendisine teminat çeki olarak verilen çekin, tarih kısmını doldurmak suretiyle bankaya ibrazı ve akabinde yasal takip yapması bir hakkın açıkça kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, yerel mahkemenin hukuki ihtilaf ve maddi vakıayı hatalı değerlendirmek suretiyle ” yemin delili ” hakkındaki gerekçesi de yerinde olmadığını, davalı yanın haksız ve hukuksuz işlemi müvekkilin mahfına sebep olduğunu, herkesin haklarını kullanırken dürüst davranmak ve çelişkili davranmamakla yükümlü olup basiretli tacir gibi hareket etme zorunluluğunu olduğundan, adil yargılanma hakkının ortadan kalktığını, yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava;Davalı şirketin haksız ve kötüniyetli olarak almış olduğu ihtiyati haciz kararını uygulayarak davacı şirketin bankalardaki ve ticari hayattaki kredilibitesini ortadan kaldırması ve davacı şirketi çalışamaz hale getirmesi nedeniyle şimdilik 20.000,00-TL maddi zararın davalıdan ticari faizi ile birlikte tahsili talepli davadır. Maddi tazminata yönelik istinaf incelemesinde; 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. (Emsal Yargıtay 4. HD. Esas No: 2017/3918 Karar No: 2018/2985) Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle 400.000,00-TL bedelli … Bankası A.Ş.’nin … seri numaralı çek için davalının Sakarya 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/16 D.İş sayılı dosyası ile alınan ihtiyati haciz kararınına göre Sakarya …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra edildiği, davacının ihtiyati haciz kararına itirazı sonrası Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2019/947 esas, 2019/892 sayılı kararı ile davacının itirazının kabulü ile 398.400,00 TL alacağın yüzde onbeşi teminat ile ihtiyaten haczine karar verildiği, taraflar arasında borç ilişkisi olduğuna ilişkin bazı emareler olduğu, bu doğrultuda davalının icra takibi yapması hayatın olağan akışına uygun olduğundan ve davacı tarafça dava konusu çekten menfi tespit davası veya ceza dosyası bulunmadığı anlaşılamayıp, haczin haksız olduğu ispatlanamadığından davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde ve hukukun uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/06/2021 tarih, 2020/565 Esas – 2021/451 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcın mahsubu ile kalan 21,40-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2022