Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2436 E. 2023/1846 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2436
KARAR NO: 2023/1846
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2021
NUMARASI: 2019/215 Esas – 2021/168 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkiline ait Mimar Sinan E-5 Karayolu üzeri … Sok. No:… B.Çekmece adresinde bulunan residans binasının 1999 tarihinde inşa edildiğini ve 2010 yılından itibaren aktif olarak kullanıldığını, davalı şirkete ait aynı muhitte bulunan … fabrikasından çıkan toz ve sair zararlı maddelerin müvekkiline ait binanın dış cephesinde, camlarında, pimapenlerinde ve 56 adet klimada zarar oluşturduğunu, iş bu zararın belirlenmesi için B.Çekmece 2. SHM 2013/95 D. İş sayılı dosyasında tespit yaptırdıklarını, yaptırılan tespite göre KDV dahil toplam zararlarının 145.288-TL olduğunu, iş bu tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafın iddiasının doğru olmadığını, ayrıca zarar oluşsa bile istemin zaman aşımına uğradığını, davacı tarafın dava konusu yapmış olduğu zararın müvekkiline ait çimento fabrikasından kaynaklandığını ispatlanması gerektiğini, bu bağlamda yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “… Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; mahkememizce celp edilen B. Çekmece 2.SHM 2013/95 D.İŞ sayılı dosyasında olay mahallinde ve zararın meydana geldiği tarihte yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi heyet raporuna göre davacı tarafın binasında meydana gelen zararın çevrede faaliyette bulunan davalı tarafa ait çimento fabrikasından çıkan tozların sebebiyet verdiği, bilirkişi heyetleri tarafından düzenlenen raporlarda KDV hariç davacı tarafın mevcut zararının 123.126-TL olduğu, söz konusu zararla ilgili herhangi bir fatura düzenlenmediğinden ayrıca KDV’nin de istenemeyeceği, davacı tarafa ait binada meydana gelen zararın tamamının ve münhasıran davalıya ait çimento fabrikasından çıkan çimento tozlarından kaynaklandığının tam olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı, çimento tozlarıyla birlikte sair dış faktörlerin de zararın oluşumu veya artışında etkili olabileceği dikkate alınarak oluşan zarardan TBK 50/2 md gereğince %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle neticede belirlenen 98.500-TL zararın davalıdan tahsiline, ancak %20 oranında yapılan hakkaniyet indirimi nedeniyle davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceği ( Yargıtay 17. HD 2014/866 Esas, 2016/11906 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere) kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulü ile 98.500-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine …” karar verilmiştir. Dairemizin 27/02/2019 günlü, 2018/767 Esas – 2019/319 Karar sayılı ilamında; “…İlk derece mahkemesince, davacı vekilinin talebine rağmen bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda laboratuvar incelemesi yaptırmayarak ve bu taleplere ilişkin olumlu veya olumsuz bir karar vermeden tahkikat aşamasının sona erdirilip yukarıda belirtilen şekilde karar verildiği, bu şekilde eksik tahkikata dayalı olarak karar verilmiş olmasının usule aykırı bulunduğu,değiştirilmesi gereken klimaların ne marka, kaç yıllık, kaç BTU’luk olduğuna dair tespit raporunda bir belirleme ve açıklama bulunmadığı, sadece 56 adet klimadan bahsedildiği, klima fiyatları bu ve benzeri unsurlara göre değişkenlik arz ettiğinden bu hususların net olarak belirlenerek zarar hesabı yaptırılması gerektiği, yine davacının binasının dış cephe, cam ve sair kısmında meydana gelen zararlara ilişkin olarak kullanımdan kaynaklanan eksilme ve yıpranmaya ve olağan giderlere dair bilirkişi raporlarında bir değerlendirme yapılmamış olduğu, kararın bu yönüyle de eksik tahkikata dayalı olarak verildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin bu aşamada sadece yukarıda belirtilen hususlar bakımından kabulü ile, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 14/06/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak alınacak toz örneklerinin TÜBİTAK MAM gibi akredite bir laboratuvarda mineralojik ve ağır metal içerikleri bakımından analiz edilerek çimento tozu olup olmadıklarının, binadaki ve klimalardaki tozların ne kadarının çimento tozu olduğunun, klimaların marka ve modellerinin belirlenerek zarar hesabı yaptırılması, davacının binasının dış cephe, cam ve sair kısmında meydana gelen zararlara ilişkin olarak kullanımdan kaynaklanan eksilme,yıpranmaya ve olağan giderlere dair de değerlendirme yaptırılması hasıl olacak sonuca göre yeniden bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine …” karar verilmiştir. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesince; “… BAM 4.HD. 2018/167 esas 2019/319 karar sayılı ilamı ile “davalı vekilinin istinaf talebinin bu aşamada sadece yukarıda belirtilen hususlar bakımından kabulü ile, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 14/06/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak alınacak toz örneklerinin TÜBİTAK MAM gibi akredite bir laboratuvarda mineralojik ve ağır metal içerikleri bakımından analiz edilerek çimento tozu olup olmadıklarının, binadaki ve klimalardaki tozların ne kadarının çimento tozu olduğunun, klimaların marka ve modellerinin belirlenerek zarar hesabı yaptırılması, davacının binasının dış cephe, cam ve sair kısmında meydana gelen zararlara ilişkin olarak kullanımdan kaynaklanan eksilme,yıpranmaya ve olağan giderlere dair de değerlendirme yaptırılması hasıl olacak sonuca göre yeniden bir karar verilmesi” gerektiği gerekçesi ile yerel mahkeme kararını kaldırmıştır. İstinaf kaldırma kararından sonra, kararda belirtilen hususlarda gerekli araştırma yapılmış, dava konusu olan ve zarara yol açtığı iddia edilen tozların çimento tozu olup olmadığı hususunda TÜBİTAK’a yazılan müzekkereye verilen cevapta; tespite konu tozların ne kadarının çimento tozu olduğu yönünde tespit yapılamayacağı bildirilmiş, İTÜ Rektörlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta da çimento tozları yönünden analiz yapabilecek bilirkişi bulunmadığının bildirildiği bu kapsamda mahkememizce mahallinde 18/10/2019 tarihinde keşif yapılmış, keşif mahallinde gerek binada gerekse klima cihazları üzerinde bulunan tozlar örnek babında alınmış, bilirkişi heyeti tarafından gerekli gözlem ve inceleme sonucunda en son binanın yapılış tarihi itibariyle yıpranması da dikkate alınarak bilirkişi heyeti … ve … tarafından düzenlenen 08/01/2021 tarihli raporlarında; davacıya ait binada meydana gelen inşaat ve makine aksamı kapsamında toplam zararın 112.200-TL olduğunu teknik kanaatleri olarak belirtmişler, mahkememizce de düzenlenen bilirkişi raporu yeterli görülerek hükme esas alınmıştır. Davacı tarafa ait binada yapılan keşif sonucunda mahkememizce de gözlemlendiği üzere gerek binada gerekse binada mevcut klimalar üzerinde yoğun bir şekilde çimento tozu görünümünde toz tabakasının mevcut olduğu, bu hususun çıplak gözle de belirlenebilecek nitelikte olduğu, nitekim 31/12/2019 tarihli heyet raporunun ekinde yer alan fotoğraflarda da bu hususun açıkça görüldüğü, sonuç itibariyle davalı tarafın sorumluluğunda bulunan çimento fabrikasından kaynaklı ve yoğunluklu olarak çimento tozunun yaratmış olduğu zararın söz konusu olduğu, ancak tüm araştırmalara rağmen mevcut tozun ne kadarının çimento olduğu hususunun kesin olarak belirlenemediği, bu kapsamda bilirkişi heyeti tarafından belirlenen 112.200-TL toplam zarardan TBK 50/2.maddesi gereğince %20 indirim yapılarak sonuçta davacı lehine 89.760-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla,müvekkili şirketin tüm faaliyetlerini yasal mevzuatlara uygun şekilde gerçekleştirdiğini, iddia olunan zararın müvekkilinden kaynaklanmadığını, bununla ilgili müvekkilinin temin ettiği “… Ticaret A.Ş Büyükçekmece Fabrikası Teknik Değerlendirme Raporunun” dosyada mübrez olduğunu, davacının ispat külfetini yerine getiremediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davacının iddia ve taleplerini kabul anlamına gelmemek kaydıyla MK 730 ve devamı hükümleri gereği fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi uyarınca indirim yapılmasını talep ettiklerini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Davacı tarafından, davalının kusurlu davranışları sebebiyle uğradığı zararların tazmini talepli maddi tazminat istemine ilişkindir. TBK.m.49 uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Madde 50 uyarınca zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. Yine ispat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Dosyada mevcut delil durumuna göre, ispat yükü kendisine düşen davacının iddiasını ispat etiği, davalının kusurlu eylemiyle zarara sebebiyet verdiği ve dava konusu olayda tazminat şartlarının oluştuğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesine ve denetime elverişli olmasına, rapor keşif marifetiyle oluşturulmuş olup heyet tarafından yapılan tespitlerin bire bir görgüye dayalı olmasına, uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine göre davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde değildir. 6098 sayılı TBK m. 50 gereğince, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete göre belirler. TBK m.52 gereğince, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Buna göre, mahkemenin, TBK m.50 gereğince, zararlandırıcı eylemin niteliği, olayın olağan akışı ve zarar miktarını göz önünde tutarak yapmış olduğu hakkaniyet indirimi oluşa uygun ve makul olduğundan davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/215 Esas ve 2021/168 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.131,50 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 1.535,00 TL’nin mahsubuyla bakiye 4.596,50 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2023