Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2434 E. 2023/1147 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2434
KARAR NO: 2023/1147
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2021
NUMARASI: 2018/70 Esas – 2021/538 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/04/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkillerinin İstanbul / Sarıyer’de ortak olarak cafe işlettiklerini, İstanbul 12. ATM.’nin 2017/1181 D. İş sayılı dosyasından borçlu … Ltd. Şti. Hakkında alınan ihtiyati haciz kararı sebebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası uygulanmak üzere müvekkillerinin adresine gidilerek haciz işlemi başlatıldığını, görevli icra memuru ve polislere borçlu şirket ile hiçbir ilgilerinin olmadığı izah edilmiş olsa da müvekkillerine ait işyerinden menkullerin haczedildiğini ancak istihkak iddiası sebebiyle muhafaza yapılamadığını, davalı ağır kusurlu olarak sadece baskı ile para tahsil edebilmek için müvekkillerinin adresinde ihtiyati haczi gerçekleştirdiğini, icra borçlusu şirketin taşımacılık şirketi olmasına karşılık müvekkillerinin küçük bir cafe işlettiğini, icra borçlusu şirketin ticari faaliyetlerini muvazaalı olarak kafede devam ettirmesinin hukuken ve fiziki imkandan dolayı mümkün olmadığını, müvekkillerinden …’nin icra borçlusu şirketin şirket yetkilisi olması organik bağı kanıtlamaya yetmeyeceğini, …’nin icra borçlusu şirketin yetkilisi yahut temsilcisi de olmadığını, borcun da şahsi bir borç olmayıp şirket borcu olduğu, müvekkillerinin açıkça haczedilen malların borçlu şirketle ilgisinin olmadığı beyan edilmesine rağmen polis marifetiyle işyerine hacze gelindiğini, kafede müşteriler olduğu esnada haciz işlemi yapılarak müvekkillerinin itibarının zedelenerek manevi zarara uğradıklarını, İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesince istihkak davası açma hakkı davalıya yüklenmesine rağmen istihkak davası açılmadığını, yapılan haksız ihtiyati haciz sebebiyle her bir müvekkili için ayrı ayrı 20.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın 15/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, vekaletname gideri olarak yapılan 156,72 TL ile İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesince istihkak dava açma hakkı davalıya yüklenmesine ilişkin kararın davalıya tebliği için vermiş oldukları 14,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 170,72 TL’nin dava tarihinden beri işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle huzurdaki davaya bakmakla görevli mahkemelerin Asliye Hukuk Mahkemeleri olması sebebiyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca davanın nisbi harca tabi olduğundan davacı tarafa kesin süre verilmesini ve tamamlanmaması halinde davanın reddini, borçlunun 3. Kişide bulunan mallarına hak ve alacaklarına haciz konulmasının yasal bir prosedür olup haciz işleminde istihkak iddia edilmesi üzerine istihkak prosedürü uygulandığını, davacının maddi manevi tazminat talebinin fahiş ve hukuka aykırı olduğunu, davacının bir takım muvazaalı işlemlerle alacaklılardan mal kaçırma kastı içerisine girdiğinin tespit edilmesi üzerine Mahkeme tarafından ihtiyati haciz kararı verildiğini, zira dosya borçlusu … Ltd. Şti.’nin ortağı ve yetkilisi olan …’nin davacı …’nin eşi olduğundan aralarında fiili ve hukuki bağ bulunduğunu, görevsiz mahkemede açılan dava için görevsizlik kararı verilmesini, usul ve yasaya aykırı kötü niyetli açılan davanın ve tazminat taleplerinin reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacı … yönünden 5.000,00-TL manevi tazminatın haksız haczin gerçekleştiği 15/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak işbu davacıya verilmesine, Davacı … yönünden 5.000,00-TL manevi tazminatın haksız haczin gerçekleştiği 15/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak işbu davacıya verilmesine, Davacıların İstanbul 1. İCHM’nin 2017/1053 E. Sayılı dosyasında yapmış olduğu 156,72-TL masrafın davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,” karar verilmiştir. Verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Her ne kadar davada iki davacı olsa da davalı lehine reddedilen kısım yönünden tek vekalet ücretine hükmolunması gerektiğini, hükmolunan manevi tazminat miktarının düşük olduğunu ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İhtiyati haczin takip hukuku çerçevesinde icra olunduğunu, üçüncü kişi elinde bulunan malların haczinin takip hukuku çerçevesinde yapıldığını, taraflarına yüklenen istihkak davasını açmadıklarını, davacıların maddi ve manevi zararlarının bulunmadığını, tazminat koşullarının olmadığını, davacıların ehliyetlerinin olmadığını, karar tebliğ masrafının yasal dayanağı bulunmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız ihtiyati haciz sebebiyle tazminat davasıdır. Manevi tazminat yönünden yapılan istinaf incelemesine göre; 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden 818 sayılı BK’nın 49. maddesindeki (6098 sayılı TBK’nın 58.maddesi) koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d) (Emsal Yargıtay 4. HD nin 24.10.2018 gün ve 2016/9599 E – 2018/6494 K. Sayılı ilamı). Somut olayda davacıların davaya sebep ihtiyati haciz dosyasında borç ve sorumluluklarının olmadığı, haciz yapılan adresin takip borçlusu firma adresi olmadığı gibi takip borçlusu firma mallarını ellerinde bulundurdukları yönünde her hangi bir emarenin de dosyaya yansımadığı, davalının, davacılara ait iş yerinde fiili haciz icra ettikten sonra haczedilen menkullerin takip borçlusuna ait olduğu yönünde istihkak davası açmadığı göz önüne alındığında davalının davacılara ait iş yerinde gerçekleştirdiği ihtiyati hacizde kusurlu olduğu , davacıların iş yerinde uygulanan haciz sebebiyle zarar gördükleri anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda; Olayın meydana geliş biçimi, davalının eylemi, eylemin davacılar üzerindeki etkisi, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı yerindedir.Davacıların ihtiyari dava arkadaşı olduğu, her bir ihtiyari dava yönünden ayrı vekalet ücretine hükmolunmasında yasaya ve karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesine aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf istemi yerinde bulunmamıştır. Maddi tazminat yönünden yapılan istinaf incelemesine göre; 29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41. maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü gereğince miktar ve değeri 3.000,00 TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 3.560,00 TL’ye çıkartılmıştır. Buna göre, davalı vekilince istinafa konu edilen 156,72 TL maddi tazminat miktar itibariyle kabule ilişkin hükmün, ilk derece mahkemesi kararının verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığı, maddi tazminat yönünden ilk derece mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olduğu, dolayısıyla istinaf edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından maddi tazminat talebi yönünden davacı vekili ve davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/07/2021 tarih, 2018/70 Esas – 2021/538 Karar sayılı kararının manevi tazminat talebine yönelik davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/07/2021 tarih, 2018/70 Esas – 2021/538 Karar sayılı kararının maddi tazminat talebine yönelik davalı vekilinin istinaf dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince REDDİNE, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubuyla eksik kalan 120,60 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 693,80 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 172,00 TL’nin mahsubuyla bakiye 521,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,8- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05/04/2023