Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2173 E. 2023/950 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2173
KARAR NO: 2023/950
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2021
NUMARASI: 2020/342 Esas – 2021/333 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar sebebiyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili olan davacı şirketin Kadıköy hizmet sahasında … Mah. … Sk. No:… adresinde, davalının yapmış/ yaptırmış olduğu kazı çalışmaları sırasında müvekkili olan davacı şirkete ait kablo ve tesislere hasar verildiğini, hasar keşif tutarı formu ve malzeme – işçilik cetveli düzenlendiğini, iletişimin aksamaması adına müteahhit firma tarafından zararın giderildiğini, zararın tazmini için alacaklarının tahsili amacı ile hasar tespiti tutanağı, hasar keşif formu ve olay yeri resimlerine istinaden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibine başlandığını itiraz edilmesi nedeni ile icra takibinin durduğunu beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği takip konusu alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davanın haksız fiil nedenine dayalı olarak açıldığını, açılan işbu davada müvekkili olan idarenin hiçbir sorumluluk ve kusurunun bulunmadığını, diğer müteahhit firmanın sorumluluğunun bulunduğunu savunmuş, yersiz ve dayanaksız davanın zamanaşımı, husumet ve esastan reddine, dava dosyasından hiçbir dayanağı bulunmadığı anlaşılan alacağın haksız ve mesnetsiz olduğu anlaşılır olduğundan %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı takdirine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dosyaya sunulu bilgi ve belgeler, davacı şirket görevlilerince tutulan tutanaklar, davacı şirketin personelince tespit edilen zarar bedeli, duruşmada dinlenen tanığın anlatımları, elektrik – elektronik mühendisi bilirkişice sunulan bilirkişi raporu dosya içeriği ile birlikte kül halinde düşünülüp değerlendirildiğinde; davalı idarenin alt işvereni olan dava dışı şirketin saha çalışması sırasında davacı şirketin tesisat ve kablolarına zarar verdiği, davacının mülkiyetindeki malvarlığında zarar oluştuğu anlaşılmıştır. Davacının, işbu zararın haksız fiil hükümleri dairesinde davalıdan tahsilini talep hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafından iddia edilen zarar bedelinin denetlenmesi ve piyasa rayici dahilinde hesaplama yapılıp yapılmadığının tespiti sağlanmış, bilirkişi tarafından huzurdaki dava dosyasına sunulan rapor hüküm kurmaya elverişli nitelikte bulunmuştur. Bilirkişice, davacının haksız eylemi sonucunda uğradığı zarar 17.415,05-TL olarak belirlenmiş, davacı işbu itirazın iptali davasında takip öncesi için faiz talebinde bulunmuş, haksız fiil tarihinden başlamak üzere faiz hesaplaması Mahkememizce re’sen yapılmış, taraflar tacir olduğundan davacının ticari avans faizi talep edebileceği gözetilerek davanın kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında takibe yapılan itirazın iptaline, duran takibin 21.936,76-TL üzerinden ticari avans faiziyle devamına, Davacının, davalıdan para alacağı bulunduğu, işbu alacağın icra takibi öncesinde likit (bilinebilir) -muayyen- mahiyette olduğu gözetilerek; İcra İflas Kanunu madde 67/2 gereğince asıl alacak (21.936,76-TL) üzerinden %20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İdari yargının görevli olduğunu, anahtar teslimi eser sözleşmesi gereğince kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili ile yüklenici çalışanları arasında bağımlılık ilişkisi bulunmadığını, davacının kusurunun tespiti gerektiği, fiilen davacının tesisine zarar vermeden daha altta kazı yapılmasının imkansız olduğunu, avans faizine hükmolunamayacağını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Tacirler arası haksız eylemden kaynaklanan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda, İSKİ Genel Müdürlüğü’nün genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetleneceği, yıllık çalışma ve yatırımlarının bilançolarda belirlenerek genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülünde düzenleneceği belirtilmiştir. Bu kapsamda İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün de 2560 sayılı Kanun kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmelidir. Davalının haksız eylem teşkil eden faaliyetinden kaynaklanan bu uyuşmazlığın da, yerleşik yargısal uygulamalarda görüldüğü gibi, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir (HGK’nın 21/09/1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29/11/1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları) Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Davalılar arasında düzenlenen sözleşme gereğince davalı İSKİ kendi görev kapsamı içinde kalan işi dava dışı yükleniciye ihale etmiş olup işin sözleşme ve mevzuata uygun yapılıp yapılmadığının denetim, hakkı, yetkisi ve sorumluluğu iş sahibi olan İSKİ’dedir. Meydana gelen zarardan davalı İski’nin işin denetim sorumluluğu kapsamında sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Davalılar arasında akdedilen sözleşmeye göre tüm sorumluluğun yükleniciye bırakılması sözleşmenin nispiliği gereğince sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişi konumundaki davacıya karşı ileri sürülemez. TBK m 61 gereğince birden çok kişi aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Bu çerçevede davalı İSKİ’nin husumet itirazı yerinde değildir. Dosya kapsamından; dava konusu yerde davalı İski’nin sözleşme kapsamında inşaat işi yaptırdığı, davaya konu hasarların meydana geldiği tarihler, hasarların mahiyeti ve yeri dikkate alındığında davalının yaptırdığı kazı sahası içerisinde kaldığı, hasarın ancak kazı ile meydana gelebileceği , söz konusu tarih aralığında davalının hasar meydana gelen sahada kazı çalışması yaptırdığı, davalı dışında başkaları tarafından kazı çalışması yapıldığının ileri sürülmediği anlaşılmakla dava konusu edilen hasarın davalılar tarafından meydana getirildiği anlaşılmıştır. Yer altından geçen boru hattının zarar görmemesi için dosya kapsamına göre davacıya atfı kabil kusur bulunmadığı anlaşılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun usulüne uygun ve denetime elverişli olduğu, davacı kurumun özel hukuk tüzel kişisi olduğu, zararın davacı telekom işçileri tarafından giderilmediği, hasarın başka firmaya bedeli mukabilinde yaptırıldığı anlaşılmakla hasar bedelinin gerçek zarar dikkate alınarak yapılan hesaplamanın yerinde olduğu anlaşılmıştır. Dava, tacirler arası haksız fiil sebebiyle alacak istemine ilişkin olup davacı,alacağın hasar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. TTK’nın 3. maddesine göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. 3095 sayılı Kanun’un 4089 sayılı Kanun ile değişik 2. maddesinin 2. fıkrasında “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir.” Davalı İSKİ TTK m 16/1 gereğince tacir olup, davacı tacirin ticari faaliyetine konu zararına avans faizi uygulanmasında kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/1496 Karar No: 2020/4392, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/10816 Karar No: 2018/6621). İcra inkar tazminatı istinaf konusu edilmediği için incelenmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/04/2021 tarih, 2020/342 Esas – 2021/333 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.498,50 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubuyla bakiye 1.439,20 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/03/2023