Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2056 E. 2023/1471 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2056
KARAR NO: 2023/1471
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2021
NUMARASI: 2021/65 Esas – 2021/405 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü Teknopark içerisinde ticari faaliyetini yıllardır sürdürmekte olup, çalışma alanında başarılı, hukuk kurallarına ve kanunlara saygılı, kendi sektöründe yurtdışı ve yurtiçinde bilinirliği ve itibari değeri çok yüksek olan ve titizlikle çalışan bir şirket olduğunu, ancak hal böyle iken davalı firma tarafından, müvekkil şirket aleyhinde haksız ve sözde ithamlar ile Mahkememizin 2019/59 D.İş sayılı dosyası ile keşif yapılmasına ve müvekkili şirketin yapılan haksız işlem ile zarara uğramasına sebep olduğunu, ancak alınan bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin bilgisayarlarında söz konusu yazılımlara rastlanılmadığı ve davalının iddialarının gerçeği yansıtmadığı hususunun tespit edildiğini, müvekkilinin davalı şirket tarafından haksız bir saldırıya uğradığını ve söz konusu bu haksız saldırı neticesinde müvekkili şirketin itibari değerinin sarsıldığını ve işlerinin engellenmesi sonucu maddi ve manevi zararların doğduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın, haksız fiil tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı firma nezdinde yapılan delil tespit işleminin hukuka uygun mahkeme kararına dayandığını, tespit işleminin de hukuka uygun şekilde icra edilmiş olup, hak sahibi şirketin, hak arama özgürlüğü kapsamında delil tespit talebinde bulunduğu hususunun kabul edilmesi gerektiğini, müvekkili tarafından üretilen söz konusu programın lisanssız olarak kullanıldığı yerlerden, müvekkilinin çeşitli sinyaller aldığını ve bu sinyallerin kullanıcılar tarafından programın kullanıldığını gösterdiğini, söz konusu tespitlerin de işbu sinyallere ve bir takım ihbarlara dayanılarak gerçekleştirildiğini, davacı tarafın tespit işlemi gerekçesiyle müvekkili firmanın bilgisayarlarında uzun saatler arama yapıldığını, şirketin çalışmasının uzun süreler engellendiğinden ve şirketin itibarının zedelendiğinden bahisle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşsa da, davacı tarafın bu iddialarının tamamen asılsız olduğunu ve kötü niyetli olarak işbu davanın açıldığı hususunun sabit olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir.Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. Somut olayda, davacının haksız delil tespiti nedeniyle maddi manevi tazminat talep ettiği eylemler bakımından davalının eyleminin yasal şikayet hakkı kapsamında kaldığı, yapılan işlemlerin mahkeme kararına dayandığı ve az da olsa emare olduğu bu sebeple tazminat şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla … …DAVANIN REDDİNE, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, açmış oldukları davada manevi tazminatın koşullarının oluştuğunu,.davalı tarafından müvekkili şirket aleyhine gerçekleştirilen tespit işlemi hukuki sınarlar içerisinde kalmamış ve sınırlar aşılarak haksız bir eylem gerçekleştirildiğini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız şikayet iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, dosyada mevcut bilgi ve belgelerden olayda mail, ihbar ve yazışmalar olmak üzere davalının şikayetini haklı gösterecek bir kısım emare ve delillerin olmasına, delil tespiti işleminin hukuka uygun bir şekilde mahkeme kanalı ile yapılmasına, davalının davacıyı iftira atma ya da salt zararlandırma amaçlı şikayet ettiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmamasına,davaya konu işlemlerin yasal şikayet hakkı kapsamında sarf edilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından, yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/65 Esas ve 2021/405 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/05/2023