Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/197 E. 2022/2217 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/197
KARAR NO: 2022/2217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI: 2014/1674 Esas – 2020/303 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin asansör imalat-montaj ve bakm işleriyle iştigal etmekte olduğunu, 16/06/2014 günü saat:14:00 sularında Anadolu Yakasında meydana gelen yağmurların etkisiyle, Kurbağalıderenin aniden taştığını, müvekkiline ait iş yerinin lağım-pis suları ile kaplandığını, müvekkil şirketin iş yerinde meydana gelen zararlarının tespiti için İstanbul Anadolu 14.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/64 D.İŞ.-2014/67 Karar, İstanbul Anadolu 7.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/56 D.İŞ.-2014/60 Karar sayılı dosyaları ile tespit taleplerinde bulunduklarını, maddi zararlarının 20.120,00 TL ve 6.420,00 TL olarak tespit ettiklerini, müvekkil şirketin bu zararların üzerinde olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 40.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 60.000,00 TL nin davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı Kadıköy Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde ; davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekilinin 11/12/2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … İnşaat Vekilinin 02/12/2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının yaşanan sel felaketinde ihmali ve sorumluluğu olduğunu, davalılara husumet yönelterek iş bu davayı haksız yere açtığını, esasa girilmeden usulden reddi gerektiğini, meydana gelen taşkınlarla alakalı olarak müvekkili tarafından herhangi bir tedbirsizlik, kusur ve hata bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;”…Davacı tarafça dosyaya kazandırılan delil tespiti raporları ve mahkememizce alınan bilirkişi raporu kül halinde değerlendirildiğinde bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu anlaşılmış olup hükme esas alınması gerekmiştir. Öyle ki olayın meydana geldiği 16/06/2014 tarihinde dolu şeklinde sağanak yağış meydana geldiği ve bu nedenle derenin taştığı, bu sebeple iş yerinde su baskını oluştuğu, baskın neticesinde 24.370,00 TL toplam zararın meydana geldiği tespit edilmiş olup asıl temel ihtilafın işbu zarardan davalıların sorumlu olup olmayacağı noktalarında toplanmaktadır. Bu noktada raporda da belirtildiği üzere yüklenicilerin yapay bir çalışma platformu oluşturmak amacıyla dere içine yerleştirdikleri ve kategorik malzeme ile mantoladıkları betonarme boru blokları ile zaten yetersiz olan ve sürdürülen dere ıslah çalışması ile yaklaşık 10 metre daha genişletilmesi planlanan mevcut dere kesitini hatalı bir uygulama ile yaklaşık %50 oranında daha da daraltarak kuvvetli yağış sonrası yükselen dere sularının denize doğru deşarjına engel oldukları gerekçesi ile yüklenici firmaların sorumlu oldukları anlaşılmakla 1-Maddi tazminata ilişkin davanın; A-Davalı Kadıköy Belediyesi yönünden yargı yolu bakımından usulden reddine, B-Davalı … yönünden yargı yolu bakımından usulden reddine, C-Davalı … İnşaat yönünden kısmen kabulü ile 24.370,00 TL nin davalı … İnşaattan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Manevi tazminata ilişkin davanın şartları oluşmadığından reddine…”karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekili ile davalı … İnşaat A.ş vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkili şahıs şirketinin Asansör yapım -bakım -onarım – tamirat işlerini yürüttüğünü, meydana gelen zarar nedeniyle uhdesindeki işçilerin 45-50 gün boyunca iş yapamaz hale geldiğini,makina-teçhizat gereği, müşteri siparişlerinin geciktiğini,müşteri kayıpları yaşandığını, elde edeceği maddi gelirinde azalma olduğunu,müvekkili şirketin, gelir kaybı yaşadığı halde işçilerini mağdur etmeyerek, maaşlarını ve SGK primlerini eksiksiz ödediğini, Yerel Mahkemenin, çalışılmayan 45-50 günlük sürece ilişkin işçi maaş, SGK prim vs. ödentilerini, maddi tazminat hesabında hesaba katmadığını, açmış oldukları davada manevi tazminatın koşullarının oluştuğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … İnşaat A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla yoğun yağışlar sonucu meydana gelen sel baskınının mücbir sebep hali olduğunu, (“TBK”) 49’uncu maddesine göre haksız fiil şartlarının oluşmadığını, bilirkişi raporunun, itirazları tartışılmadan hükme esas alınması hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda kusur hesaplaması yapılmadığını beyanla Yerel Mahkeme kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava, davacı tarafından, davalıların kusurlu davranışları nedeniyle uğradığı zararların tazmini talepli maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Manevi tazminat talebi yönünden yapılan incelemede; Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri, bilinçsizleri ve acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (BK 49). Bunlardan TMK’nın 24. maddesi ile BK’nın 49. maddesi daha kapsamlıdır. TMK’nın 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 174, 287); bunların dışında BK’nın 49. maddesi uygulanır. TMK’nın 24. ve BK’nın 49. maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Dosya kapsamından, davacının manevi tazminat isteminin, davalının mala zarar verme eylemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mala zarar verme eylemi, davacının cismani zararına neden olmadığı gibi, TBK 58. maddesine göre (818 sayılı mülga BK’nun m.49) kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem de değildir. (T.C. YARGITAY 4. H.D ESAS NO: 2016/14131 -KARAR NO: 2019/172) Dosya kapsamından, davacının manevi tazminat isteminin, davalıların mala zarar verme eylemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mala zarar verme eylemi, davacının cismani zararına neden olmadığı gibi, TBK 58. maddesine göre (818 sayılı mülga BK’nun m.49) kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem de değildir. (T.C. Yargıtay 4. HD 2016/14131 Esas – 2019/172 Karar) Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. Maddi tazminat talebi yönünden yapılan incelemede; İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesine ve denetime elverişli olmasına,raporda davacının uğradığı zarar kalemlerinin ayrı ayrı belirtilmesine,meydana gelen hasara yönelik yapılan hesaplamaların veya onarım ve işçilik bedellerinin serbest piyasa fiyatları baz alınarak yapılmış olmasına, bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine göre göre taraf vekillerinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. TBK.m.49 uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Madde 50 uyarınca zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Dosyada mevcut delil durumuna göre, ispat yükü kendisine düşen davacının bilirkişi raporunda tespit edilen kalemler dışındaki diğer alacak kalemleri (müşteri kaybı, sigorta giderleri v.s.) yönünden zarara uğradığı iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf isteminin HMK’ nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/1674 Esas – 2020/303 Karar sayılı kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf istemlerinin HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı … İnşaat A.Ş. yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 1.664,71-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.024,65-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 640,06-TL harcın davalı … İnşaat A.Ş.’den alınarak Hazineye gelir kaydına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 6-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/09/2022