Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1944 E. 2021/1792 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1944
KARAR NO: 2021/1792
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/03/2021
NUMARASI: 2015/1008 – 2021/196
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Dava dışı Orman Müdürlüğünün açtığı … köyü …, …, … no lu bölümlerdeki toprak dolum hakkı ihalesini dava dışı … Ltd. Şti’nin kazandığını, kazandığı ihale ile ilgili tüm haklarını noter aracılığıyla yapılan sözleşmede müvekkili şirkete devrettiğini, müvekkilinin İBB Çevre Koruma Müdürlüğü 16/07/2013 tarihli dolgu izniyle tespite konu yerde faaliyete başladığını, müvekkilinin çalışma yaptığı alan İstanbul Yeni Havalimanı Sözleşmesi ile İhaleyi Kazanan Firmalar tarafından kurulan … A.Ş ile Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü arasında imzalanan sözleşmede belirtilen alan içinde kaldığını, İBB tarafından bu alan içindeki dolgu faaliyetlerine ilişkin davalı taraflardan görüş istendiğini, bunun neticesinde DHMİ tarafından verilen 15/04/2014 tarihli cevabi yazısında İstanbul Yeni Havalimanı Projesi içindeki devam eden tahsislerin ve döküm faaliyetlerinin durdurulmasının istendiğini, bunun üzerine müvekkilinin İBB ye yazılı başvuru yaparak faaliyetine devam etmek için izin istediğini, İBB bu izin dilekçesi ile DHMİ ye görüş sorması üzerine DHMİ önceki görüşlerinin devam ettiğini faaliyetin durdurulmasını istediğini, Davalılar ve ihaleyi alan … müvekkilinin durdurulan faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan zararının tespiti için Teknik bilirkişi heyeti ile yerinde inceleme yaptırılıp rapor hazırladıklarını bu rapora göre durdurulan sahadaki uğradığı/ uğrayacağı maddi zararın maksimum 57.805.016,44 TL. olduğunun tespit edildiğini, yine bu rapor Orman Müdürlüğüne bildirildiğinde zararın işi durduran DHMİ tarafından karşılanmasının uygun olacağının bildirildiğini, zararın giderilmesi için İlgili tüm kurum ve kuruluşlara başvuru yapıldığını, ancak ne zararın giderildiğini nede kurumlarca dilekçelere cevap verildiğini, Orman Bakanlığı tarafından davalı DHMİ’ye gönderilen bir yazıda sahada firmaların uğradığı zararın tazminatların DHMİ tarafından ödenmesinin bildirildiğini, bu sebeplerle müvekkilinin şimdilik KDV hariç 100.000,00 TL zararlarının davalılarca müştereken ve müteselsilen tanzimini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinin incelenmesinde davanın idari işlemden kaynaklandığını, idari işlemler nedeniyle uğranılan zararların idare mahkemesinde görülmesinin gerektiğini, bu sebeple mahkemenin yargı yolunun caiz olmadığını, mahkeme aksi kanaatte ise yinede 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesinde sayılan davalardan aynı yasanın 5. Maddesi 3. Fıkrası gereği Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olacağını, müvekkili kurumun tüzel kişiliğe sahip kamu iktisadi kuruluşu olduğunu, dolayısıyla taraf sıfatlarının bulunmadığını husumet itirazlarının olduğunu, yapılan ölçümlere göre yapılan dökümlerin izin verilen parsel sınırları dışına taştığını ve kırmızı kot seviyesinin aşıldığını bunun üzerine İBB’nin 07/02/2014 tarihli 25307 sayılı yazısı ile faaliyetin durdurulduğunu, müvekkili ile davacının faaliyetinin durdurulması yönünden bir illiyet bağının olmadığını, yine davacının devraldığı sözleşmede dolgu işinin belirtilen seviyeye gelmesi halinde durdurulabileceği veya işin süresinden önce bitebileceğine ilişkin madde bulunduğunu, bu sebeple davacının tazminat talep etme hakkının olmayacağını, davanın reddini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; idarenin tek taraflı işlemi ile harfiyat dökümünü durdurduğu, davalı tarafın bu işlemi sözleşmeye taraf olmasa da kamu hukukundan kaynaklı yetkilerini kullanarak tesis ettiği, bu haliyle davanın bir idari işlem nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın tazminine yönelik olduğu, bu durumda uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin idari yargı yeri olduğu sonucuna varıldığından davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle görev yönünden reddine karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalılardan biri için görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olmasının iş bu davanın mahkemenin görev alanına girmesi için yeterli olduğunu, davalılardan DHMİ’nin bir İktisadi Devlet Teşebbüsü olduğunu, özel hukuk hükümlerine tabi olduğunu ve kendine ait bir tüzel kişiliği bulunduğunu, yerleşik yargıtay içtihatlarının da özel hukuk tüzel kişiliğine sahip DHMİ’nin taraf olduğu davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu ifade ettiğini iddia ederek kararın kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasıdır. Dava dışı … Ltd. Şti’nin kazandığı toprak dolum ihalesini devralan davacının faaliyetinin, davalı DHMİ’nin idari işlemi ile durdurulması nedeniyle uğranılan zararın tazmini talep edilmektedir. Yargıtay 4. HD- 2006/3417 Esas, 2007/2289 Karar sayılı ilamı;”Taraflar arasındaki uyuşmazlık eksik ödenen vekalet ücreti alacağına ilişkin olup idari bir işlemden kaynaklanmaktadır. Somut olayda kamu kurumu niteliğinde olan davalıya husumet yöneltilerek kurumu belli doğrultuda ücret alacağının ödenmesine ilişkin idari işlem tesis etmeye zorlayıcı hüküm kurulması amaçlandığına göre, talebin idari nitelik taşıdığı kabul edilmelidir. Bu tür bir uyuşmazlığın ise idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu uyarınca “idari eylem ve işlemlerden dolayı zarar görenler tarafından açılacak tam yargı davaları” idari dava türlerinden olarak belirlenmiştir. Şu durumda davalı DHMİ İşletme Genel Müdürlüğü hakkındaki dava 2577 sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince adalet mahkemelerinin görev sınırları dışında kaldığından yargı yolu bakımından dilekçenin reddine karar vermek gerekirken işin esasının incelenmiş olması bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir. Emsal alınan Yargıtay kararında da belirtildiği üzere 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu uyarınca “idari eylem ve işlemlerden dolayı zarar görenler tarafından açılacak tam yargı davaları” idari dava türlerinden olarak belirlenmiş ve DHMİ nin taraf olduğu dava da bu kapsamda değerlendirilmiştir. Açıklanan nedenlerle HMK 353/1-b,1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/03/2021 tarih, 2015/1008 Esas – 2021/196 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, istinaf yoluna başvuran davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5- HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2021