Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/19 E. 2022/1771 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/19
KARAR NO: 2022/1771
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2020
NUMARASI: 2017/793 – 2020/713
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin şirket olarak taşınmaz alım satım faaliyetinde bulunduğunu, bu faaliyetleri esnasında sadece çek kullandıklarını, bono kullanmadıklarını, ayrıca şirketin iki imza ile temsil edildiğini, tek imza ile temsil yetkisinin bulunmadığını, davalının kendileri adına sahte senet düzenleyerek İstanbul …. İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, bu takip öncesinde İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017 / 915 D. İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı verildiğini ve işleme konulduğunu, kendilerine ait … plakalı araç üzerine haciz şerhi düşüldüğünü ve yakalama kararı verildiğini, aracın trafikte yakalamasının yapılması üzerine durumdan haberdar olduklarını, haczin ve yakalamanın kaldırılması için yol ve yakıt masrafı, yeni araç kiralama masrafı ve söz konusu hukuki işlerin takibi için de avukatlık ücreti masrafı yaptıklarını belirterek haksız haciz nedeniyle 7.500,00 TL maddi, 7.500,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacı şirketten ev aldığını, kaparo için 50.000,00 TL para verdiklerini, satış gerçekleşmeyince davacı şirket yetkililerinin kendilerine davaya konu senedi verdiklerini, ancak davacı şirketin çift imza ile temsil edildiğini bilmediklerini, davacı şirketin çift imza ile temsil edildiğini öğrendiklerinde icra takibinden feragat ettiklerini ve fiili haciz uygulanmadığını bu nedenle maddi ve manevi tazminatın koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Hazırlanan 28.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu bono üzerindeki imzaların davacı şirket yetkilisi …’a ait olmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla davalının davaya konu bonoyu alırken bonoyu kendilerine veren kişinin ya da imzalayan kişinin davacı şirketi temsile yetkili kişi olup olmadığını ya da kambiyo senedi vermeye yetkili kişi olup olmadığını sağlıklı şekilde araştırmadığı anlaşılmakla davalının dava konusu olayın meydana gelmesinde kusurlu davrandığı anlaşılmaktadır. Davaya konu bono için İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017 / 915 D. İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı verildiği, davacının otomobilinin 05.06.2017 tarihinde Konya’da yakalandığı ve haciz işleminin uygulandığı, daha sonra haczin ve otomobilin yakalama talebinden vazgeçildiği, vazgeçme talebinin de 06.09.2017 tarihinde icra dairesi tarafından kabul edildiği anlaşılmaktadır. Davacı maddi zarar olarak yeni araç kiralama masrafı, yol yakıt masrafı ve haciz işlemlerinin kaldırılması için avukatlık ücreti masrafını göstermiştir. Ancak bu zarar kalemlerine ilişkin olarak yeni araç kiralama masrafına ve yol yakıt masrafına ilişkin yazılı bir belge sunmamış delil de göstermemiştir. Davacı zarar kalemi olarak haciz işlemlerinin kaldırılması için avukatına sözleşmesel avukatlık ücreti ödediğini ve bunun tarafına iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Bu zarar kalemini kanıtlamak için de dosyaya avukatı tarafından düzenlenmiş olan 07.09.2017 tarihli ve 7.350,00 TL bedelli serbest meslek makbuzunu sunmuştur. Davacı vekilinin düzenlediği serbest meslek makbuzu üzerinde işin konusu olarak İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ve İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/915 D. İş sayılı dosyası yazılı olduğundan avukatlık ücreti ödemesinin dava konusu haciz işlemlerinin kaldırılması için yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla haksız fiilin kusur ile zararsine karar verilmesini talep etmiştir. Bu zarar kalemini kanıtlamak için de dosyaya avukatı tarafından düzenlenmiş olan 07.09.2017 tarihli ve 7.350,00 TL bedelli serbest meslek makbuzunu sunmuştur. Davacı vekilinin düzenlediği serbest meslek makbuzu üzerinde işin konusu olarak İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ve İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/915 D. İş sayılı dosyası yazılı olduğundan avukatlık ücreti ödemesinin dava konusu haciz işlemlerinin kaldırılması için yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla haksız fiilin kusur ile zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması koşulu da gerçekleşmekle davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 7.350,00 TL tazminatın davacıya ödenmesine, manevi tazminat talebinin reddine…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin aleyhine dava ikame edilmesinden önce icra takibinden feragat ettiğinden müvekkili aleyhine ikame edilen dava bakımından davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığını, davacı taraf ile vekili arasındaki iç ilişkinden doğan alacağın müvekkili aleyhine maddi tazminata konu edilemeyeceğini, davacının aracına hiçbir zaman ihtiyati haciz konulmadığını ve bağlanmadığını, maddi tazminat yönünden zarar ve illiyet bağına ilişkin koşulların oluşmadığını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız haciz nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı taraf aleyhine davalı tarafından İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında takip başlatıldığı, borçlu vekilinin icra dosyasına teminatın iadesine muvafakat etmediklerine dair dilekçe sunduğu, davacının eldeki davada iş bu icra dosyasındaki hukuki takip için müvekkiline yapmış olduğu ödemeyi davalıdan talep ettiği, bu suretle dava açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür.Ancak bu durumda dahi uğranılan maddi zararın ispatı zorunludur. (Yargıtay 4 HD’nin 2016/14413 E. – 2019/483 K. Sayılı ilamı) Dosyada mevcut delil durumu, bilirkişi raporu ve serbest meslek makbuzu uyarınca davalının ihtiyati haciz talebinin haksız olduğu,davacının hukuki takip için müvekkiline yapmış olduğu ödemenin maddi zarar kapsamında haksız ihtiyati haciz talep eden davalıdan tahsiline karar verilmesinin yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. Davalı vekili, davacı taraf ile vekili arasındaki iç ilişkinden doğan alacağın müvekkili aleyhine maddi tazminata konu edilemeyeceğine ilişkin istinaf yasa yoluna başvurmuşsa da, HMK. 357 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/793 Esas – 2020/713 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 502,07-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 125,70-TL harcın düşümü ile eksik kalan 376,37-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/06/2022