Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1880 E. 2023/843 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1880
KARAR NO: 2023/843
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2021
NUMARASI: 2018/370 – 2021/318
DAVANIN KONUSU: Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde; Davalı bankanın Karaköy Şubesinde Euro, TL ve Usd cinsinden kendi adına açılmış hesaplar bulunduğunu, bu hesaplardan yapılmış nakit ödeme, havale, virman, çek ödemesi, kredi kart) tahsisi, kredi kartı borçlarının ödenmesi, hesaplar üzerine bloke konulması, başka müşterilere ait vergi ve sigorta ödemelerinin yapılması gibi işlemlerde talimat dışında hareket edilerek veya yetkisiz personelin talebi ile işlem yapılarak zarara uğramamasına sebep olduğunu, davalı, sahibi olduğu … Limited Şirketinin açtığı iflas erteleme davasına haksız şekilde aleyhte müdahil olarak katılarak, şirket hakkında iflas kararı verilmesinde ve bu surette şirket sermayesi ve değerinin yok olmasına yol açtığını, avans teminat mektubu bedelini ağır kusurlu şekilde muhataba ödemekle kalmayıp ayrıca bu sebeple şahsım hakkında takip başlatması ve devam ettirmesi, kendisine duyulan güven sebebi ile tevdi ve emanet edilen her türlü mevduat ve sair kıymeti gerektiği gibi korumayarak özen yükümlülüğüne aykırı hareket ile maddi ve manevi zarar görmeye sebep olunması, sahibi olunan şirketin iflas erteleme davasına haksız şekilde aleyhte müdahalede bulunmak suretiyle, şirket hakkında iflas kararı verilmesine yol açılması, dosya borcu ödenmesine rağmen bir müddet sonra ödenen borç hakkında yeniden icra takibi başlatılması ve sürdürülmesi eylemleri sebebiyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek 100.000,00 TL manevi tazminatın, haksız ve kötü niyetli olarak hakkında yapılan icra takibine dayalı maddi zarar olarak 885.000,00 TL, avans teminat mektubu bedelinin %20 ‘si oranında 177.000,00 TL tazminat ve bankacılık işlemleri sebebiyle uğradığı zarar için 5.000,00 TL tazminatın olay tarihi itibariyle işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 12/02/2021 tarihinde sunduğu davanın tamamen ıslahına yönelik dilekçeyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve takip miktarının %20’si oranında kötü niyet tazminatı ödenmesine, avans teminat mektubu sebebiyle mahrum kaldığı kar için 1.000,00 TL, teminat mektubu bedelinin lehtara usulsüz ödenmesi sebebiyle şirket borç yükü altına sokulduğundan hissedar olarak uğradığı zarar için 1.000,00 TL, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı takip dosyasında şirket borcuna aval veren sıfatıyla uğradığı zarar için 1.000,00 TL, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında şirket borcuna aval veren sıfatıyla uğradığı zarar için 1.000,00 TL, bloke konulan ve iade edilmeyen mevduat alacağı sebebiyle uğradığı zarar için 1.000,00 TL, yurt dışı taahhüt için bankadan kullanılan teminat mektubu sebebiyle fazla ücret alınmış olduğundan fazla alınan komisyon ve istihbarat ücreti için 1.000,00 TL’nin ve 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili Banka Karaköy Şubesi ile dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve davacı-müteselsil kefil … arasında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, Genel Kredi Sözleşmelerine binaen, kredi borçlusu şirketin yazılı talimatları uyarınca, (dava dışı) … San. Ve Tic. A.Ş. lehine 04.02.2014 tarihli, … sayılı, 885.000,00-TL bedelli teminat mektubu düzenlendiğini, teminat mektubunun süresi, 30/10/2014 tarihinde sona ermiş, bu defa da -yine kredi borçlusunun yazılı talimatı uyarınca- 31.12.2014 tarihine kadar uzatıldığını, Davacı …, takibe yasal süresi dahilinde itiraz etmiş olup hakkındaki takip işlemleri icra müdürlüğünün 25.05.2015 tarihli kararıyla, İİK.m.66/1 uyarınca durdurulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Geçerli bır tam ıslahtan bahsedebilmek için ilk davada yer alan maddi olaylar ile hukuki sebeplerin birbirinden tamamen bağımsız olmaması gerekmektdir.Aksinin kabulü halinde bir boşanma davasının ödünç sebebi ile alacak davasına veya eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının nafaka davasına dönüştürülmesi gibi durumlar mümkün kılınır ve ıslah müessesesiyle güdülen amaç bu değildir. Davacının kısmı dava olarak açtığı iş bu davada talepleri avans teminat mektubu bedelinin %20’sinin tazminat olarak ödenmesi,bankacılık işlemleri nedeniyle uğranılan zararlar ve iflas davasına davalının müdahil olması nedeniyle uğradığı manevi zararlardır.Tam ıslah dilekçesi ile kısmi dava olarak açılan iş bu dava İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yönelik menfi tespit talebi ile belirsiz alacak davası olarak talep edilen birden çok zarar kaleminin tahsili ile manevi zarara ilişkindir.Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında dava dilekçesi ile talep edilen maddi vakıalar ile tam ıslaha konu maddi vakıaların farklı olması nedeniyle usulüne uygun ıslah bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Esas yönünden ise davacının haksız yere nakde çevrildiğini dile getirdiği teminat mektubu ve bankacılık işlemleri hususunda bilirkişi raporu alınmıştır.Yeterli teknik nitelikte bilirkişi raporunda yapılan tespitlere itibar edilerek, Teminat mektubundaki açıklamalarIN tarafların isteği doğrultusunda yazıldığı, davaya konu teminat mektubunda böyle bir ibarenin yazılı olmadığı, mektup tazmin talebinde kesin teminat mektubu ibaresinin yazılı olması mektubun avans teminat mektubu olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği, bir teminat mektubunda, bu teminat mektubuna ait garanti transfer ödemesinin … tarafından … firmasına yapıldığı tarihte başlayacaktır şeklinde bir düzenleme varsa teminat mektubu düzenleyen banka tazmin talebi halinde, avansın ödenip ödenmediğini araştırma zorunda olmadığı, buna karşılık lehtara avans ödemesinin mektubu düzenleyen banka aracılığıyla yapılacağı kararlaştırılmış ise bankanın avansın ödenip ödenemediğini araştırması gerekeceği ve eldeki davaya konu teminat mektubunda avans ödemesinin mektubu düzenleyen banka aracılığıyla yapılacağı kararlaştırılmadığından bankaya atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı anlaşılmakla teminat mektubuile bankacılık işlemleri yönünden zarar talep edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. İflasa davasına yönelik davanın haksız fiil teşkil ettiği iddiaları ve manevi zarar yönünden ise : Anayasa’nın 36. maddesinde; “Hak arama hürriyeti” olarak tanımlanan “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.” şeklinde hak arama hürriyeti güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı hak ve alacaklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir. Yargı mercileri önünde hak arama, alacağının ifası için dava açma özgürlüğünü de kapsar. Yapılan bir eylemin haksız fiil olarak kabul görmesi için öncelikle o eylemin hukuka aykırı olması gerekir. Hukuka uygun olan bir eylem nedeniyle bir kişi zarar görmüş olsa dahi, bu hukuka uygunluk nedeniyle karşı taraftan zararının tazminini talep edemez. Kısacası BK’nun 49. maddesinde açıkça ifade edilmemiş olmakla haksız fiil için hukuka aykırılık sorumluluğun vazgeçilmez bir ögesidir. Haksız şikayet veya dava nedeniyle manevi tazminata karar verilebilmesi için; 4721 sayılı TMK. nun 24. maddesi hükmünde genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, kişilik hakkı zedelenen kişinin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması gibi eylemi haklı kılan ve manevi tazminat sorumluluğunu ortadan kaldıran birer hukuka uygunluk nedeninin bulunmaması zorunludur. Anayasanın 36. maddesi hükmüne göre herkes, yasal vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir. Bu madde ile tanınmış olan hak arama, bir başka deyişle ihbar ve şikayet hakkının kullanılması nedeniyle kişilik hakları zarara uğrasa bile, hak arama özgürlüğü üstün bir hak olarak hukuka uygunluk nedeni sayıldığından bundan zarar gören kişilerin tazminat hakkının doğmayacağı kuşkusuzdur. Dolayısıyla sırf alacağının temini için yargı mercileri önünde hak arama hürriyetine istinaden davacı hakkında iflas davası açılmış olması ve davacı tarafın hakkında açılan iflas davası nedeniyle zarara uğramış olması, yapılan eylemin bir haksız eylem olarak nitelemesini mümkün kılmadığı gibi söz konusu eylem nedeniyle davacının davalı hakkında bir tazminat talebinde bulunmasını da mümkün kılmamaktadır….Maddi ve manevi tazminat talebinin reddine… ” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı istinaf dilekçesinde; Davanın tamamının ıslahını talep ettiği dilekçesinde gösterilen delillerin toplanmadığını ıslah dilekçesi ve dava dilekçesi aynı maddi olay ve taleplerin ileri sürüldüğünü, tahkikatın eksik yapıldığını, davalı bankanın kusurunun araştırılmadığını ve verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Bankacılık işlemleri ve açılan iflas davası sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK’nın 180. Maddesinde; “Davasının tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir. ” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, ıslah dilekçesinde dayanılan maddi olguların dava dilekçesinde ileri sürülen maddi olgu ve hukuki sebeplerden farklı ve bağımsız olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve somut verilere dayalı olduğu, teminat mektubuna ilişkin yapılan ödeme sebebiyle davalı bankaya kusur atfedilemeyeceği, iflas davası açılmasının hak arama özgürlüğü kapsamında bulunduğu, HMK’nın 198. maddesinde yer alan,“Kanuni istisnalar dışında hâkim delilleri serbestçe değerlendirir” hükmüne istinaden yerel mahkemenin dosyaya sunulmuş olan delilleri takdirinde ve davanın ıslah dilekçesi dikkate alınarak karara bağlanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/370 E. – 2021/318 K sayılı kararına yönelik davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/03/2023