Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1865 E. 2023/1223 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1865
KARAR NO: 2023/1223
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2021
NUMARASI: 2016/785 Esas – 2021/410 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Sebebiyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/04/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının davalı ile ortaklık yaptığı, davalının 2006 yılının 4. ayında ayrıldığı, bu ayrılıktan sonra davalının davacının kaşesini vurarak ve imzasını taklit ederek piyasada doğal gaz tesisat işi yaptığı, davalının usulsüz olarak düzenlemiş olduğu faturalar nedeniyle vergi dairesi tarafından ceza kesildiği, bunun üzerine davalı hakkında şikayette bulunulduğu ve davalının ceza aldığı ve cezanın açıklanmasının geri bırakıldığı, bu davada alınan bilirkişi raporunda davalının 11 adet yaptığı işten dolayı davacının 14.470,78 TL ceza ödemek zorunda kaldığı, ancak davalının bu zararı tazmin etmediği zararın tazmini İçin davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında davalı hakkında icra takibine başlandığı, ancak haksız olarak yapılan itiraz neticesinde takibin durduğu beyan edilerek, davanın kabulüne itirazın iptaline, haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı hakkında her ne kadar ceza mahkemesinde davacının iddiası yönünde karar verilmişse de iddiaların ispat edilemediği, davacının davalının yaptığı işlerden haberdar olduğu, davacının önce şikayetçi olmadığı, ancak daha sonra para koparmak için şikayetçi olduğu, vergi dairesince 130 adet kombi satış ve bir kısım gaz tesisat proje çizimi için ceza kesildiği, bunun sorumlusunun davacı olduğu, borcun muhatabının davacının sahibi olduğu tüzel kişilik olduğundan cezaların ödenmediği beyan edilerek, haksız ve mesnetten yoksun davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Mali Müşavir Bilirkişi rapor içeriğine göre; “Davacı, Gelir İdaresi Başkanlığında … Isı San.Tic. Ltd.Şti.’nce kesilen cezaların taksitlendirip ödediği, Uzlaşma tutanağında Gelir Stopajı ve Gelir Stopaj vergi ziyaı cezaların tamamen kaldırıldığı, ayrıca tüm vergi ziyaı cezalarının tutarın %7 oranında alındığı, davalının farklı imza ile yapılan 11 adet iş neticesinde, 2.818,99 TL KDV, 3.132,20 TL KDV tutarı ve 7.235,29 TL özel usulsüzlük cezası olmak üzere toplam 13.186,58 TL vergi farkı ve cezası ve Vergi Ziyaı cezaları (2.818,99 TL, + 3,132,20 TL,=5.951,19 TI..x%7=) 416,58 TL olmak üzere toplam 13.603,16 TL’den sorumlu olduğu,” yönünde görüş bildirilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve denetime elverişli bilirkişi rapor içeriklerine göre, tarafların ortak iş yaptıkları, daha sonra davalının davacının imzasını taklit ederek işlem yaptığı, davalının 11 adet yaptığı işten dolayı davacının 14.470,78 TL ceza ödemek zorunda kaldığı iddiasıyla takip yapıldığı, takibin itiraz üzerine durduğu, eldeki davanın süresinde açıldığı, davalı hakkında İstanbul Anadolu 14 ASCMnin 2011/691 esas, 2015/46 karar sayılı kararı ile özel belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verilip hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, 2006 yılında Gelirler İdaresi Başkanlığının tespit ettiği 130 adet faturasız işin 11 adetindeki imzanın davacıya ait olmadığının bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği, her ne kadar davalıya ait olup olmadığı hususunda inceleme yapılıp davalıya ait olmadığı tespit edilmiş ise de bahse konu imzaların sahte olarak atılması söz konusu olup davalının kendi imzası olmasının beklenemeyeceği, ceza mahkemesi gerekçeli kararında da belirtildiği üzere 14/03/2007 tarihinde davacının İGDAŞta sertifikalı firma mühendisi olarak kaydının bulunmadığı, davacının ödemek durumunda kaldığı cezaya sebebiyet veren olaydan davalının sorumlu olduğu anlaşılmış olup… … Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE; davalının İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … takip sayılı icra dosyasına 13.603,16 TL yönünden yaptığı itirazın iptaline; takibin bu miktar üzerinden aynen devamına, fazlaya dair istemin reddine, Davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, dava dosyasında; davalının bütün resmi belgelerde bulunan imza örnekleri toplanarak Adli Tıp Kurumuna gönderildiğini, Adli Tıp Kurumunun dava konusu olan imzaların; davalının el ürünü olmadığına kesin olarak karar verdiğini, davacının davasını ispat edemediğini, ayrıca davacının 14. Asliye Ceza Mahkemesinde dava devam ederken bir üst mahkemeye müracaat ederek davadan vazgeçtiğini, şikayetçi olmadığını, olayın aradaki husumetten kaynaklandığını beyan ettiğini belirterek Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, haksız fiil hukuksal sebebine dayalı alacak talebine ilişkin açılmış olan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Ceza mahkemesindeki vazgeçmenin hukuk mahkemesinde açılacak tazminat davasının etkisi olay tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 73. maddesinin 7. bendinde öngörülen iki koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bu koşullar, vazgeçme ile ceza dosyasının düşmesi ve kişisel hakkın saklı tutulmamış olmasıdır. Anılan Kanun maddesinde “kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Dosya içeriğinden; Anadolu 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/691 Esas- 2015/46 karar sayılı ilamı ile davalının özel belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itirazın reddine karar verilerek kesinleştiği, buna göre somut olayda ceza davasının şikayetten vazgeçme nedeniyle düşmesi durumu söz konusu olmadığı gibi özel belgede sahtecilik suçu şikayete tabi de olmadığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davaya konu uyuşmazlık Anadolu 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/691 Esas- 2015/46 karar sayılı ilamı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yöneliktir. Her ne kadar dava konusu olay sebebiyle davalı hakkında açılan kamu davası sonucunda hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verilmiş ve bu nitelikteki karar hukuk hakimi için bağlayıcı değil ise de dosyada mevcut deliller ve özellikle ceza yargılamasında toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde davalının davacıya yönelik özel belgede sahtecilik eylemini gerçekleştirdiği, davalının davaya konu eyleminin haksız fiil teşkil ettiği, dosyada mevcut delil durumu ve İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen ve denetime elverişli uzman bilirkişi raporu uyarınca ispat yükü kendisine düşen davacının maddi zararını ispat etmiş olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir (Emsal; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 25/03/2019 gün ve 2016/15081 Esas- 2019/1731 Karar sayılı ilamı; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 24/01/2019 gün ve 2016/13643 Esas 2019/345 Karar sayılı ilamı). Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/785 Esas ve 2021/410 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 929,22 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 233,00 TL harcın mahsubuyla bakiye 696,22 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/04/2023