Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1794 E. 2023/580 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1794
KARAR NO: 2023/580
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2014/1202 – 2020/549
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili bankanın müşterisi olan dava dışı …’a ait … numaralı sim kartının kötü niyetli 3. şahıslar tarafından sahte nüfus cüzdanı ibraz edilmek suretiyle çıkartılarak interaktif hesabına girilmesi ve rızası dışında havale işlemi yapıldığı iddiasıyla … tarafından İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/502 esas sayılı dosyası ile müvekkili banka aleyhine alacak davası açtığını, yapılan yargılama sonucunda yerel mahkeme davanın kısmen kabulü ile 17.600,00 TL’nin müvekkili bankadan alınarak davacı …’a verilmesine karar verdiğini, söz konusu mahkeme ilamı … tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibine konu edildiğini, daha sonra takip konusu mahkeme ilamının kesinleşmesi üzerine icra takip dosyasına konu edilen borç müvekkili banka tarafından kapak hesabı yaptırılmak suretiyle icra takip dosyasına ödendiğini, dolandırıcılık eyleminde asli kusurlu davalı … A.Ş’ye ait olduğundan dava dışı …’a yapılan ödeme sebebiyle 29.505,54 TL’ye ulaşan müvekkili bankanın zararının davalıdan rücuen talep edilmesi zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; İşbu davada müvekkili şirketin davalı olma sıfatının bulunmadığını, zararın oluştuğu ve öğrenildiği tarih ile dava arasındaki süre dikkate alındığında davacının talebinin BK 60. maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müşterisinin mevduatını iade etme, zararını giderme konusunda gecikmede kusurlu ve sorumlu olan davacı bankanın talep ettiği tutarın haksız ve fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dosya teknik inceleme hususunda bankacılık iş ve işlemlerinde uzman, hukukçu ve telekomünikasyon-bilişim alanında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, sunulan raporda; davacı bankanın kusurunun bulunmadığı, davalı gsm şirketinin ise kusurlu olduğu tespitine yer verilmiş, davalı itirazı ve dosya kapsamı gereği ek rapor alınmış ek rapor ile davacının %70, davalı gsm operatörünün %30 kusurlu bulunduğu rapor edilmiş, daha sonra raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosya yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, yeni heyetten alınan kök ve ek raporda davacı bankanın %70, davalı gsm şirketinin %30 oranında kusurlu oldukları tespit edilmiş olup yeni heyetten alınan kök ve ek rapor dosya kapsamına ve denetime elverişli bulunmakla davacının dava dışı müşterisine ödediği bedelden kendi kusuruna denk gelen %70 oranında tenzili ile bulunan 8.761,66 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne ” karar verilmiştir. Verilen karara karşı taraf vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkiline olayın gerçekleştiği tarihteki mevzuata göre kusur atfedilemeyeceğini, tüm kusurun davalıda olduğunu ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkeme gerekçesinin usule uygun olmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkiline atfı kabil kusur bulunmadığını, gecikmeden kaynaklı artan maliyetlerden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Haksız eylemden kaynaklanan tazminat davasıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar kanununun Haksız fiil hükümlerine göre ; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlar. Somut olayda zararlandırıcı işlemden davacının 07.10.2009 tarihinde haberdar olduğu, davacı aleyhine dava dışı banka müşterisi tarafından 18.11.2009 tarihinde İstanbul 6 Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığı, iş bu davanın yargılama sırasında davalı firmaya bildirildiği, yukarıda yer verilen TBK hükümlerine göre rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı, davacı tarafından 05.03.2014 tarihinde ödeme yapıldığı, eldeki davanın iki yıllık zaman aşımı süresi geçmeden 20.08.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin zamanaşımı yönünden ileri sürdüğü istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Alınan bilirkişi raporlarında ve çelişkinin giderilmesi için alınan raporda dava dışı hat ve hesap sahibi kişinin kusurunun bulunmadığı, davalı firmanın ve davacı firmanın kusurlarının dava dışı hat ve hesap sahibinin zararına neden olduğu, dava dışı kişinin zararından işbu davanın taraflarının müteselsilen sorumlu oldukları, iç ilişkide sorumluluklarının kusurları ölçüsünde olduğu, davacının dava dışı zarar görenin zararını karşıladığı, iç ilişkide haksız fiil hükümlerine göre davacının davalıya rücu hakkı bulunduğu, alınan bilirkişi raporunun usul ve kanuna uygun hüküm kurmaya elverişli olduğu taraf vekillerinin tüm istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/11/2020 tarih, 2014/1202 Esas – 2020/549 Karar sayılı kararına yönelik taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubuyla bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 598,50 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 150,00 TL’nin mahsubuyla bakiye 448,50 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/02/2023