Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1737 E. 2021/1674 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1737
KARAR NO: 2021/1674
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2020
NUMARASI: 2019/326 – 2020/87
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 14/09/2018 tarihinde Bayrampaşa işletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan … Mah. … Sokak No:.. Bağcılar/İSTANBUL adresinde, davalılar tarafından yapılan çalışma sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğine, müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilnesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli olan 6.344,44-TL hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini, davalı tarafından hasar bedellerinni ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine 6.344,44-TL hasar bedeli 128,28-TL işlenmiş faizi olmak üzere toplam borçlular aleyhine 6.472,72-TL’nin tahsili amacıyla İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapıldığını ve borçlular ödeme emri gönderildiğini, davalı ödeme emrini tebellüğ ettikten sonra, borçlular borca, faizine, icra takibine, yetkiyi, vekalet ücretine itiraz ederek takibin durdurulmasını talep ettiklerini, borçlular borca itiraz ederek takibi durdurmuş ise de, borçluların itirazı haksız ve dayanaksız olduğunu, icra takibine konu alacağın dayanağı hasar bedeli olduğunu, bu nedenle zarar görenini ikametgahı yetkili bulunduğunu, söz konusu hasarlar besebiyle borç tahakkuku ve akabinde de icra takibine geçildiğini, borçlu haksız fiilden kaynaklı müvekkili kuruma vermiş olduklarızararı henüz tazmin etmediğini, hasar bedeli alacağına ilişkin cra takibine de kötü niyetle itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğuhaksız ve yersiz itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine hükmolunacak meblağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde;Mahkemenin görevsiz olduğunu, davacının iş bu davasının Asliye Hukuku Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davacı yanın iddia ettiği rücu tazminat talebinde konu zarar ancak Asliye Hukuk Mahkemesinde taraflarına karış yöneltilebileceğini, davanın görev yönünden reddi gerektiğini, yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili idarenin zararın oluşmasında hiçbir kusuru veya tedbirsizliğinin olmadığını, hasar meydana geldikten sonra müvekkili idare tarafından yapılan incelemede belirtilen adreste yüklenici firma tarafından yapılan kaldırım yenileme çalışmasının 35 cm derinliğinden kazı yapıldığı tespit edildiğini, …’ a ait elektrik hakkının ise fen ve sanat kurallarına göre 80 cm derinliğinde, kablonun elektirk kumu içinde döşenmiş olması ve üzerinde elektirk hattı ikaz bandı bulundurması gerekli olduğu halde 10 cm derinlikte elektrik kablosu çıktığı anlaşıldığını, bu nedenle öncelikle gerekli derinlikte döşenmeyen kablo ve gerekli ikaz işaretlerinin bulunmaması …’ın kusurlu olduğunu gösterdiğini, arz ve izah olunan ve resen gözetilecek hususlar neticesinde mahkemenin görevsizliğine, aksi halde yetkisizliğine, aksi halde husumet yokluğunda reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Vekili cevap dilekçesinde ;Öncelikle davacı yanca salt tek taraflı olarak düzenlenen belgelerle ortaya konulan zarar iddiasının dışında ispat edilmiş bir zarar olgusu mevcut olmadığını, bu nedenle hukuka uygun deliller ile ispat edilmeyen davalının eylemi neticesi bir zarar oluştuğunun kabulü hukuka uygun olmayıp davanın bu nedenle reddi gerektiğini, yine zararın varlığını kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için zararın oluştuğu düşünülse dahi davalı yanın eylemi ile oluşan zarar arasında illiyet bağı kurulmadığını, zira davacıya ait teçhizat ya da kablolarının bulunması gereken yerde (gömülmesi gereken mesafeye uygun gömülmemesi ya da bulunması gereken bir yerden başka bir yerde bulunması vs.) bulunmaması ya da ilgili teçhizat ya da kabloların yıpranmış ya da hasarlı olması halinde davacının kendi kusurlu eylemlerinin zarara sebebiyet vermesi muhtemel olup bu durumda da davalının eylemi ! ( ki iddia edilen eylemin gerçekleştiği kabul edilmemekle ispat külfeti davacı yandadır) ile oluştuğu iddia edilen zarar arasında uygun illiyet bağı kurulamayacağının açık olduğunu, bu nedenle davacı yanca davalıya atfedilen kusur iddiası ile oluştuğu iddia edilen zarar arasında uygun illiyet bağının da kurulmadığı açık olup bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, bir diğer husus davacı yanca zarar iddiası ortaya atılmakla, tek taraflı olarak belirlenen zarar iddiası yönünden tazminat hukukundaki ispat külfetine aykırı olarak ilamsız icra takibine geçilerek alacak talebi hukuka uygun olmadığını, zarar iddiasını kabul etmemekle birlikte, ancak husumetin ispatı sonrasında bilirkişi incelemesi, mahallinde keşif ve sair delillerin değerlendirilmesi neticesi varlığı anlaşılabilecek ve henüz likit olmayan bir alacak yönünden tek taraflı olarak belirlenen bir alacak miktarına temerrüt kuralları da yok sayılarak faiz işletilmek suretiyle ilamsız icra takibi yapılması hukuki hak kullanımına uygun olmadığını, iş bu nedenle ilamsız icra takibine davalı yanca yapılan itiraz yerinde ve haklı olduğunu, huzurdaki itirazın iptali davasının reddi ile birlikte koşulları oluşmayan icra inkar tazminatına ve faize hükmedilmesinin mümkün olmadığını, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava dosyası mahkememizin tensip zaptıyla birlikte işleme alındığı ve ilk celsenin 02/10/2019 tarihine bırakıldığının anlaşıldığı, tensip zaptının ve duruşma gününün davacı vekiline E-Tebligat yoluyla ile 31/05/2019 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, bu itibarla davacı vekilinin duruşma gününden haberdar olduğunun anlaşıldığı, mahkememizin 02/10/2019 tarihli 1 nolu celsesine davalı … Belediyesi vekilinin ve Davalı …vekilinin bizzat katıldığının anlaşıldığı, ancak davacı vekilinin gelmediğinin ve mazeret de bildirmediğinin anlaşıldığından dosya H.M.K.’nun 150. Maddesine göre yenileninceye kadar işlemden kaldırılmıştır. HMK 150/5. maddesine göre üç ay içerisinde dosyaya yenileme dilekçesi de sunulmadığından davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İsim benzerliği yüzünden tüm tebligatların sehven İstanbul Barosuna kayıtlı Av. …’ya yapıldığı, dosyayı takip eden vekilin Ankara Barosuna kayıtlı Av. … olduğunu, dosyaya ibraz edilen vekaletnamede bunun anlaşılabildiğini, isim benzerliği sonucu tebligatın yanlış vekile tebliğ edilmesinin savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatası olduğunu iddia ederek sehven aynı isimli başka bir avukata gönderilen tebligatın usulsüzlüğü sebebiyle eski hale getirme talebinin kabulü ile verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; dava dilekçesi ekinde sunulan davacı … temsile yetkili vekiller listesinde 167. sırada … TC kimlik numaralı …’nın bulunduğu ve listede başkaca … isminde vekilin bulunmadığı tespit edilmiştir. Dosya kapsamındaki belgelerden ve Uyap üzerinde yapılan araştırmada dava dilekçesi, tensip zaptı ve duruşma gününün vekil olmayan Avukat …’ya tebliğ edildiği ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ancak henüz kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır. HMK 95: “Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse eski hale getirme talebinde bulunabilir.” hükmünü içermektedir. HMK 98/2 ise; “Eski hale getirme, istinaf yoluna başvuru hakkının düşmesi halinde Bölge Adliye Mahkemesinden…talep edilir.” şeklindedir. Somut olayda; mahkemece dava dilekçesi, tensip zaptı ve duruşma gününün dosyada vekil olmayan Avukata tebliğ edildiği, yanlış kişiye yapılan tebligatla davacı vekilinin duruşma günü hazır olmadığından bahisle dosyanın işlemden kaldırıldığı, üç aylık sürenin sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği böylece usulsüz tebligatla davacının savunma ve delil sunma hakkının kısıtlandığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince dava dilekçesi, tensip zaptı, yeni duruşma günü ve davalılar vekillerinin cevap dilekçelerinin davacı vekilinin belirlenen adresine tebliği ile iki haftalık süre verilmek, davalılar vekillerine de yeni duruşma gününü tebliğ etmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/02/2020 tarih, 2019/326 Esas – 2020/87 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6- HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/09/2021