Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1466 E. 2021/1392 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1466
KARAR NO: 2021/1392
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/02/2021
NUMARASI: 2020/434 – 2021/163
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ; davalı …’nın dava dışı … Bankası A.Ş.ile 28/03/2016 tarihli temlik sözleşmesi imzalayarak anılan bankanın bir kısım kredi alacaklarını ve bunların takiplerini üstlendiğini, temlik alınan alacaklardan bir tanesinin de dava dışı … Bankası A.Ş.ile dava dışı … A.Ş.ve müvekkili şirketin 03/11/2009 tarihinde imzaladığı 13/03/2009 tarihli Grup Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı alacaklarının takibine esas İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ipotekli takip dosyası olduğunu, bu dosyada ipotekli taşınmazın satışı akabinde 15.424.709,20 TL’lik açık kaldığını ve rehin açığı belgesi tanzim edildiğini, akabinde icra dosyasını temlik alan davalı …’nin kalan borcu tahsil etmek üzere müvekkili şirkete 14/12/2017 tarihinde Üsküdar … Noterliği’nden … yevmiye nolu ihtarnameyi keşide ederek 12.719.257,00 TL borcun ödenmesini istediğini, ihtarnamede davalı şirketin “daha önce diğer borçlulara gönderilen hesap kat ihtarında …’in diğer bir ifadeyle müvekkili şirketin sehven atlandığını, müşterek müteselsil borçlu sıfatıyla …’in kalan kredi borcundan sorumlu olduğunu” beyanla 12.719.257,00 TL’nin müvekkilce ödenmesini talep ettiğini, müvekkili tarafından ihtarname ile talep edilen borcun kabul edilmediğine dair davalı şirkete cevabı ihtarname keşide edilmesi üzerine davalı şirketin usulsüz biçimde yetkisiz İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/2598 D.İş sayılı dosyası ile 12.719.257,00 TL için ihtiyati haciz kararı talep ettiğini, mahkemece 13/04/2018 tarihinde 600.000.,00 TL teminat karşılığında borcun 2.000.0000,00 TL’lik kısmı için ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtiyati haciz kararına istinaden 19/04/2018 tarihinde davalı tarafından İİK.264/1maddesine istinaden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından müvekkil şirket ile diğer bir kısım müşterek müteselsil borçlular aleyhine toplamda 13.250.031,59 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin de içinde yer aldığı … A.Ş.ile holding bünyesinde yer alan 26 grup şirketine 89/1 haciz ihbarnamelerinin tebliğ edildiğini, müvekkili şirketin ihtiyati haciz kararı alındığından bu şekilde haberdar olduğunu, haciz ihbarnameleri ile müvekkili şirketin ticari itibarına darbe vurulduğunu, son olarak müvekkili şirketin enerji panellerine ihtiyaten haczine ve panellerin fiziken haczedilebilmesi için bulunduğu yerleri bildirmesi için EPDK’ya müzekkere yazılmasının talep edildiğini, hukuki süreçten haberdar olunması üzerine yasal süresi içerisinde icra takibine itiraz edildiğini, alacağın 2.000.000,00 TL’lik tutarlık kısmı için müvekkili açısından haciz tehdidinin devam ettiğininden ayrıca süresi içerisinde İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde de itiraz edildiğini, akabinde ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkeme tarafından verilmiş olması sebebiyle itirazları doğrultusunda mahkemece verilen 2018/2598 D.İş – 2018/3228 Karar sayılı ilamıyla ihtiyati haciz kararının kaldırıldığını, kararın BAM ilamıyla lehlerine kesinleştiğini, dayanak gösterilen kredi sözleşmesinde açıkça Sultan Ahmet Mahkemeleri (Çağlayan Mahkemeleri) yetkili kılınmışken davalı tarafın kötü niyetli olarak ihtiyati haciz kararını Anadolu Adliyesinden aldığını, kararın kaldırıldığını ancak, süreçte müvekkili şirketin maddi ve manevi çok ciddi sıkıntılar yaşadığını, Dava dışı … Bankası A.Ş. ile kredi kullanan bir grup arasında akdedilen ve 19 sayfadan ibaret olduğu anlaşılan 13/03/2009 tarihli “Grup Genel Kredi Sözleşmesi”nin yalnızca 16. sayfasında müvekkil şirkete (eski ünvanıyla …’e) ait olduğu iddia edilen imza bulunduğunu, ancak imzanın devralınan … A.Ş. yetkililerine ait olup olmadığı tespit edilemediğini, … Bankası A.Ş. tarafından gerek … A.Ş.’ye ve gerekse diğer borçlulara Antalya … Noterliği’den 08/10/2014 tarih ve … yevmiye no.’su ile keşide edilen hesap kat ve ödeme ihtarında müvekkil şirketin yer almaması, buna mukabil davalı şirketçe 3 yıl sonra ihtarnameyle müvekkil şirketin sürece dahil edilmek istenmesi ve bu durumun “sehven yapılan bir hatadan kaynaklı olduğunun” ileri sürülmesi, esasen müvekkilin krediye konu borç ile hukuki bir bağının olmadığını teyit ettiğini, müvekkil şirketin sadece 1 sayfasında imzası olan Grup Genel kredi Sözleşmesi’nden kaynaklı herhangi bir borç ve sorumluluğu olmadığı, halde, hakkında yetkisiz mahkemeden alınan ihtiyati haciz kararıyla takip yapılması esasen davalı şirketin kötüniyetini açıkça ortaya koyduğunu, davalı şirketin bir taraftan ihtiyati haciz dosyasında ve itirazın iptali davasında alacağını 12.719.257,00-TL olarak belirtirken, diğer taraftan itirazın iptali dava dilekçesinin bir başka maddesinde bu defa alacağını 15.424.709,28-TL olarak belirtmiş ve son olarak da İstanbul … İcra Md.nün … Esas dosyasından sadece 50.000,00-TL’lik takip başlattığını, bu çelişkinin de alacak iddiasıyla ilgili belge ve kayıtlardaki tutarsızlığı ve kötünüyeti açıkça gösterdiğini, davalı Temlik Sözleşmesi ile … Bankası A.Ş.’den sadece İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasını temlik aldığını, Genel Kredi Sözleşmesine konu alacakları devralmadığını, temlik alınan icra dosyasında ise müvekkil şirketin borçlu sıfatıyla yer almadığını, davalı tarafından ihtiyati haciz ve itirazın iptali dosyalarında ibraz edilen “Alacak Temlik Sözleşmesi” giriş kısmında, Banka tarafından devredilen alacak gayet açık ve net biçimde “… A.Ş.’den ve diğer tüm kefillerden olan alacaklarına ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılmış olan alacaklardır” ibaresine yer verilmiştir. Bu haliyle Banka tarafından …’a devredilen alacaklar Grup Genel Kredi Sözleşmesi tahtında sahip olunan alacaklar olmadığını, tüm bu süreçte müvekkili şirketin söz konusu dava ve şikayet dosyalarının İstanbul’dan takibi için İstanbul Barosu’na kayıtlı avukatlar Av. … ve Av. … ile anlaşmış ve kendilerine şu ana kadar serbest meslek makbuzu karşılığı toplam 20.000,00-TL ödendiğini, dava, şikayet ve icra dosyalarının takibi için müvekkil şirketin Ankara merkezindeki kadrolu avukatları Av. …, Av. … ve Av. … muhtelif duruşmalara Ankara’dan iştirak ettiklerini, müvekkil şirket ve bağlı olunan … A.Ş. ile diğer grup şirketlerinin Ukranya ve Kosova’da enerji yatırımlarının mevcut olduğunu, davalı tarafından 2018 yılında başlatılan süreç nedeniyle müvekkil şirket o dönemde bir kısım enerji yatırımlarından vaz geçmek zorunda kaldığnı ve bu yatırımlara ilişkin kayıplar ve yatırımlardan beklenen kardan mahrum kaldığını, … bünyesinde yer alan şirketler arasında en büyük yatırımların yapıldığı enerji grubunun nezdinde faaliyet gösteren müvekkil şirket, işbu dava konusu haksız ihtiyati haciz uygulaması dolayısıyla, yukarıda bir bölümü sayılan faaliyetleri sekteye uğramış, üstelik özellikle enerji piyasasında büyük itibar kaybı yaşadığını, haksiz ihtiyati haciz kararı nedeniyle manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00 TL avukatlık ücretleri, 1.000,00 TL seyahat masrafları, 1.000,00 TL kar kaybı olmak üzere 22.000,00 TL maddi tazminat ile toplam 700.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, ayrıca ihtiyati haciz kararı için İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/2598 D.İş sayılı dosyasına sunulan 600.000,00 TL tutarındaki teminat mektubunun yargılama süresince ve karar kesinleşinceye kadar davalıya iade edilmemesi için tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili şirketin bir varlık yönetim şirketi ve faaliyet alanı kapsamında … Bankası A.Ş. ‘nin … A.Ş. ve tüm kefillerinden Grup Genel Kredi Sözleşmesi sebebiyle doğmuş alacaklarının tamamı ile tüm teminat haklarını, dava ve icra takiplerini, yasal takibe aktarılmış olsun veya olmasın tüm fer’ilerini eyoğlu … Noterliği’nin 28.03.2016 Tarih ve … Yevmiye numaralı Tahsili Gecikmiş Alacak Devir Sözleşmesi ile temlik aldığını, dava dışı temlik eden … Bankası ile … A.Ş. Arasında Grup Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini ve sözleşme miktarı 20.000.000 TL olarak belirlendiğini, davalı borçlu … A.Ş. tarafından konu sözleşme müşterek ve müteselsil sorumlu grup firması olarak imzaladığını, toplam limit ve sözleşmesi doğrultusunda çeşitli kredilerin … A.Ş. ‘nin kullanımına açıldığını, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca sağlanan finansman nedeniyle finansmanın teminatı olarak belirli taşınmazların üzerine temlik eden banka lehine ipotek tesis edildiğini, ipoteklerin paraya çevrildiğini, dosya alacaklarının tamamını karşıladığını, bakiye alacak miktarının tahsili amacıyla borçlular aleyhinde İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesini 2018/2598 Değişik iş sayılı dosyasından alacağın 2.000.000 TL kadar miktarı için ihtiyati haciz kararı alındığını, ihtiyati haciz kararının infazının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından talep edildiğini, Mahkemenin verdiği ihtiyati haciz kararına itiraz edildiğini, kararın 20.06.2018 tarihinde yetkisizlik kararı verildiğini, yetkisizlik kararına yapılan itirazın istinaf incelemesi sonucu kesin olarak reddedildiğini, davacı taraf ile temlik eden banka arasında akdedilen kredi sözleşmesinde bulunan imzaların borçlu şirket yetkililerine ait olduğunu, davacı tarafın imzaların şirket yetkililerine ait olmadığına dair iddianın dayanaktan yoksun olduğunu, temlik eden banka ile davacı şirket arasında akdedilen kredi sözleşmesinin kat edilmesi amacıyla keşide edilen ihtarnamede davacı şirketin muhatap olarak belirtilmemiş olması ve daha sonra müvekkil şirket tarafından keşide edilen ihtarnamede davacı şirketin muhatap olarak belirtilmesi müvekkil şirketi kötü niyetli yapmadığını, temlik eden banka tarafından keşide edilen ihtarnamede davacı şirketin muhatap olarak belirtilmemiş olmasının taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesi sebebiyle doğan borçtan sorumlu olmadığı anlamına gelmediğini, müvekkil şirketin firmanın risklerini ayni ve şahsi tüm teminatları ile temlik aldığını, dolayısıyla kredi sözleşmelerinde imzası olan gerçek ve tüzel kişiler hakkında işlem yapılmasında herhangi bir hukuka aykırılık ve kötüniyet bulunamadığını, temlik alan alacaklı sıfatı ile alacağının tahsili yolunda yasalarca tanınan hakkın kullanılması kötüniyet olarak tanılanamayacağını, ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkemeden alınmasının kötü niyete delil olarak ileri sürülemeyeceğini, ihtiyati haciz talepleri kesin yetki ile sınırlandırılmadığını, HMK 19. madde düzenlemesi gereği yetki itirazında bulunulmaması halinde davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geldiğini, davacı tarafından ileri sürülen ve müvekkil şirketin kötü niyetine dair delil olarak ileri sürülen iddiaların iddia olmaktan başka bir sıfat kazanmadığını, müvekkili şirketin fazlaya ilişkin tüm haklar saklı tutulmak kaydıyla talebine konu edeceği alacak miktarını belirleme hakkı ve yetkisinin mevcut olduğunu, temlik eden banka ile aralarından akdedilen sözleşme uyarınca ve Grup Genel Kredi Sözleşmesi sebebiyle doğmuş alacaklarının tamamı ile tüm teminat haklarını, dava ve icra takiplerini, yasal takibe aktarılmış olsun veya olmasın tüm fer’ilerini temlik aldığını, mahkemeden alınan ilamın borcun olmadığına dair bir ilam olmadığını, ihtiyati haciz kararının haksız olmadığını, iddia edilen masrafların ihtiyati haciz kararı nedeniyle ortaya çıktığını ispat külfetinin davacı şirkete ait olduğunu, Av. … ve Av. … ile 20.000,00 TL karşılığında anlaşılması, işbu miktarın tamamının işbu işlemler nedeniyle verildiğinin kabulü hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sarf edilen miktarların müvekkil şirket ile ilgili işlemler nedeniyle verildiğinin kabulü mümkün olmadığını, hem Ankara’ dan avukatların gelmesi sebebiyle oluşan masraflar hem İstanbul’da ikamet eden iki adet avukatla anlaşılması, anılan rakamların tamamının müvekkil şirket tarafından alınan ihtiyati haciz kararı nedeniyle olduğunun ispatı davacı şirkete ait olduğunu, bünyesinde 38 şirket olduğu, inşaat enerji madencilik turizm alanlarında faaliyet gösteren ve yurt dışında dahi yatırımlar yapan bir holdingin her hangi bir yatırımdan 2.000.000 TL alacak nedeniyle vazgeçmesini beklemek ticari hayatın akışına aykırı olduğunu, davacı şirketin bünyesinde bulunduğu holdingin işbu miktarı ödeyememesinin düşünülemeyeceğini, yine bu iddianın ispatının davacı tarafta olduğunu, davacı şirket tarafından talep edilen miktarın fahiş ve kabulünün mümkün olmadığını, manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi halinde davacı şirketin sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet vereceğini, davacı şirketin talebini reddinin gerektiğini, manevi manevi tazminat isteminin Borçlar Kanunu’nun 56 ve devamı maddelerinde belirtilen şartları taşıması gerektiğini, şartlardan birinin de alacaklının kusurlu olması olduğunu, köyü niyetli olmamasının da hükümde etkili olduğunu, mahkeme tarafından 26/06/2018 tarihinde ihtiyati haciz kararın kaldırılmasına karar verildiğini, ve 17/07/2018 tarihinde kaldırıldığını, ihtiyati haciz işleminin tedbir işlemi olduğunu, kararın kaldırılması üzerinden 2 yıl 2 ay 21 gün, hacizlerin fekkedilmesi üzerinden ise 2 yıl 2 ay gibi bir zamanın geçtiğini, hacizlerin kaldırılmasından itibaren 1 ay içerisinde tazminat davasının açılmadığını, teminat mektubunun kendilerine iade edilmesi gerektiğini, davacı tarafça huzurda ikame edilen dava için arabuluculuk kurumuna başvuru tarihinin 17/09/2020 tarihi olduğunu, HMK 399/3 maddesi gereğince sürelerin 1 uzun olması sebebiyle davacı şirketin tazminat davası açma hakkının zamanaşımına uğradığını, belirterek koşulları oluşmayan ve dava açma süresi dolmasına rağmen ikame edilen davanın reddine, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/2598 D.İş sayılı dosyasına sunulan teminat mektubunun iadesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “HMK 114/2 maddesinin yollaması ile HMK 399/1 maddesi uyarınca mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, İhtiyati tedbir kararına itirazın görevli mahkemece değerlendirilmesine,” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın görevli mahkemede açıldığını, verilen kararın yasaya aykırı olduğunu belirterek aleyhe kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/2598 D. İş nosu ile verilen ihtiyati haciz kararı nedeniyle zarara uğradığı ileri sürülerek haksız hacizden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür.Haciz işleminin borçlu olmadığını bildiği veya borçluya ait olmadığını bildiği kişi ve eşyaya yönelik yapılması durumunda haksız haciz söz konusu olur. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötüniyetinin ve ağır kusurunun varlığı gereklidir. 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. (Emsal Yargıtay 4. HD. 2017/3918 E. – 2018/2985 K.) İlk derece mahkemesince, HMK 114/2 maddesinin yollaması ile HMK 399/1 maddesi uyarınca mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne gönderilmesine karar verildiği görülmüştür. HMK 399. Maddesinde yer alan tazminat davalarında lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır ya da tedbir kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararı tazminle yükümlüdür. Haksız ihyati tedbirden kaynaklı tazminat davası esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açılır. İİK 259. Maddesinde ise; ” ihtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve 3. Şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesuldür. Tazminat davası ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür.” hükmünün yer aldığı anlaşılmaktadır. Buradaki “ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür” hükmü zorunlu olarak davanın o mahkemede görüleceğine ilişkin değil o mahkemede de davanın görülebileceğine ilişkindir. Dava konusu edilen geçici hukuki koruma tedbiri, ihtiyati hacze yöneliktir. Davacı haksız eylem nedeniyle tazminat talep etmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan Kanun maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Aynı Kanun’un 5/2. maddesinde ticari davaların, ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi olan yerlerde o yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmış, maddenin 3. fıkrasında; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak belirlenmiştir. Eldeki dosyada; taraflar tacir olup, davalı tarafından yapılan haksız haciz nedeniyle dava konusu zararın gerçekleştiği iddia olunmuştur. Bu eylem her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgilidir. Tarafları da tacir olan uyuşmazlığın ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp çözülmesi gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/1454 E, 2019/5777 K) Dava, HMK’ nun 399. Maddesi gereğince açılan dava olmadığından genel göreve ilişkin hükümler geçerli olduğundan ve mahkeme de görevli bulunduğundan, davanın esastan sonuçlandırılması gerekirken görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-3 uyarınca görev yönünden kaldırılmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/02/2021 tarih, 2020/434 Esas – 2021/163 Karar Sayılı kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6- HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m.353/1-a/.3 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2021