Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1435 E. 2023/423 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1435
KARAR NO: 2023/423
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2021
NUMARASI: 2019/374 Esas – 2021/138 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 04.05.2017 tarihinde davacı şirkete ait olmayan adresin kapısına yapıştırılarak takibin usulsüz olarak kesinleştiği, davalı tarafın davacı şirketin dilekçelerinde belirtilen adresine haciz yapılması gayesiyle 28.09/2017 tarihinde geldiğinde, davacı şirketin iş bu icra takibinden ancak haberdar olduğu, davalı vekili, gelinen adresle, tebliğ adresinin farklı olduğunu vc dolayısıyla da haczin usulsüz olduğunu anlayınca 28.09.2017 tarihli haciz tutanağı düzenlendiği ve tutanakta hacze usulsüz gelindiği belirtilerek, davacı şirkete ait menkul mallar (bilgisayar, monitör, fotokopi makinesi vs.) üzerinde değer takdir edilerek haczedildiği vc yediemin olarak şirket yetkilisi …’e teslim edilerek, yasal ihtar yapıldığı, daha sonra müvekkil şirketten ayrıldıkları, personelin tedirginlik yaşadığı, işin durduğu ihracat yapılamadığı, şirkette panik ve kaos ortamının oluştuğu, İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesinde icra takibine gecikmiş itiraz talepli dava açmış ve yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin 2017/906 G. ve 2018’361 K. numaralı ilamıyla müvekkil şirketin haklı olduğuna karar verilerek, ödeme emrine ıttıla tarihinin 28/09/2017 olarak düzeltilmesine ve 16/11/2017 tarihli icra dairesinin kararının kaldırılmasına karar verildiği, davalı şirket, kötü niyetli hareket etmiş olup, davacı şirketi zarara uğrattığı, davacı şirketin adresi olmayan “… Mah … Yolu No:..Tuzla/İST. adresinde tebligatı almaya yetkili kimse olmadığını bildiğinden kasıtlı olarak o adrese tebligat yapmasına karşın icra dosyasında haciz talimatını davacı şirketin belirtilen gerçek adresine yaptığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi, 15.000.00 TL manevi tazminatın, haksız icra takibinin ve haczin öğrenildiği tarih olan 28.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı şirkelten alınıp davacı şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı şirketin İTO ya kayıtlı adresine ödeme emrinin tebliğinin istenilmesi üzerine isim benzerliği olan farklı bir adrese tebligat çıkartıldığının anlaşıldığı, bu şekilde kesinleşen haciz sebebi ile davacı şirkete hacze gidildiğinde yanlışlığın haciz mahallinde anlaşıldığı bu sebeple icra memurunun sorumlu olduğu bu sebeple ,davanın husumet yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde açılan davanın reddine karar verilmesini talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “….Haksız hacze konu icra dosyası incelendiğinde,İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası olduğu, borçlu davacının adresinin “… mah. …cad. … sok.No:.. Ataşehir/İstanbul olduğu ,tebligat yapılarak icra takibinin kesinleşmesine sebebiyet veren adresin ise davadışı şirket … SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ “ne ait … Mah. … Yolu No:.. Tuzla adresi olduğu davacı /borçlu şirket ile ünvan benzerliği olduğunun anlaşıldığı, Davalının başlatmış olduğu icra takibi ve yapılan hacizde ödeme emri tebliğ edilen şirket adresinin ve de ünvanının farklı olmasının salt icra memurunun hata/ihmali savına indirgenemeyeceği zira Ticaret Sicil kayıtlarının aleni olduğu ve de davalının bu hususta özen göstermesi gerektiği , yapılan haczin yeterli araştırma yapılmadan haksız nitelikte yapıldığı, bu hususta davalı alacaklının ağır kusurunun bulunduğu, bu nedenle yapılan haksız hacizden kaynaklı davacının ticari itibarının zedelendiği ancak; Mahkememizce aldırılan 15/01/2020 tarihli bilirkişi heyet raporu uyarınca ; 28,02.2014 tarihi itibariyle, davacının, davalıya, 2.619,27 TL borcu bulunduğunun göründüğü ancak 28.09.2017 haciz tarihi itibariyle davacının davalıya borcunun bulunmadığı, Davacının … Şirketi, Davalının … Şirketi olduğu, İstanbul 5. icra Hukuk Mahkemesinin 29.09.2019 Tarih vc 2017/906 H. 2018/361 (İst … Icra Dairesi … )) sayılı Kararında “Usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile davacıya yapılan ödeme emri tebligatına ıttıla tarihînin 28.09.2017 olarak düzeltilmesine karar verildiği, karamı istinaf onayı ile kesinleştiği, buna göre 28.09.2017 tarihinde davalı takip alacaklısı tarafından, davacı takip borçlusu aleyhine yapılan haczin haksız vc yersiz olduğu, öte yandan. Davacı vekili müvekkiline uygulanan maddi zarar iddiasında ilgili dosyaya yeterli belge sunulmadığı, davacının maddi zarar talebi ispata muhtaç olup ispatlanamamış ise de haksız haciz sebebi ile davacının ticari itibarinin zedelendiği ve de kişilik haklarının zarar gördüğünün kabulü gerektiği ,olayın oluş ve şekli,haksız haczin farkına varılması ve de işlemin durdurulması hususları birlikte değerlendirilerek manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.000 TL’nin haksız haciz tarihi (28/09/2017) itibariyle işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı … davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, bildirdikleri tanıklar dinlenmeden eksik yargılama neticesinde karar verildiğini, açmış oldukları davada maddi tazminatın koşullarının oluştuğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla müvekkil şirket aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek Adalet Bakanlığı’nın iş bu davada hasım gösterilmesi gerektiğini, eldeki davada manevi tazminatın koşullarının oluşmadığını beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır Dava, haksız hacizden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 243/1. maddesinde açıkça; “Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık dinlenir” hüküm altına alınmıştır. Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Somut olayda, davacı tarafın yargılama sırasında tanık bildirdiği halde tanıkları dinlenmeden karar verildiği görülmektedir.Ne var ki; davacı taraf, tanıklarını bildirmiş, bu talebinden yargılama sırasında da vazgeçmemiştir. Manevi tazminatın miktarı bakımından, tanıkların duruşmada dinlenilerek vakıaları anlatmalarının sağlanması gerekeceğinde kuşku bulunmamaktadır. Bu sebeple, mahkemece işin esasını çözmek bakımından davacı tarafça bildirilen tüm tanıkların HMK’nın 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile çağrılmaları, davetiyeye uymadıkları takdirde aynı Kanunun 245. maddesi hükmünün göz önünde bulundurulması, beyanlar arasında çelişki oluşması durumunda çelişkinin uslünce giderilmesine çalışılması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, davacı tarafından bildirilen tanıkları dinlenmeden yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Yukarıda açıklanan sebeplerle taraf vekillerinin istinaf kanun yolu başvurusunun usulden kabulü ile, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın esası ve diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, zikredilen eksiklikler tamamlanıp yeniden hüküm kurulmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan sebeplerle KABULÜ ile, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/374 Esas – 2021/138 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafça peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde kendilerine iadesine,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/02/2023