Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1310
KARAR NO: 2021/1783
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2020
NUMARASI: 2020/662 Esas- 2020/622 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu ve ancak kendisinin taraf olmadığı, alacağın tahsili için yazılan talimatın Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Tal. Sayılı dosyası üzerinden kayıt gördüğünü, bu dosya üzerinden 03/12/2009 tarihinde yapılan haciz işlemi sırasında davacı …’ın icra kefilliğinin alındığını, bu kefillik üzerine düzenlenen icra emrinin 12/09/2013 tarihinde kendisine tebliğ edildiğini, oysa kendisinin Antalya/ Manavgat’ta oturduğunu ve 03/12/2009 tarihinde ise haciz adresi olan “… Mah. … Cad. … Hopa/ ARTVİN” adresinde bulunmadığını, dolayısıyla icra kefilliğine yönelik haciz zaptında bulunan imzanın kendisine ait olmadığını, bu amaçla İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1031 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde haciz zaptındaki imzanın kendisine ait olmadığının tespit edildiğini ve ancak bu husustaki inceleme ve karar verme görevinin genel yetkili mahkemelerde olması nedeniyle taleplerinin reddine karar verildiğini, bu imza sahteciliğinde Bakırköy Adliyesinde görevli 69427 sicil numaralı memur …’in kusurlu olduğunu, davacının icra kefaleti nedeniyle herhangi bir borcu olmadığının tespiti için İstanbul 1. ATM’nin 2016/385 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, bu dosya üzerinden HMK m.208/4 uyarınca resmi evrakı düzenleyen kişide taraf gösterilmek suretiyle dava açılması için kendilerine süre verilmesi nedeniyle ve ancak doğrudan memur aleyhine dava açılamayacağından davayı Adalet Bakanlığı aleyhine açmak zorunda kaldıklarını, bu nedenle Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasında tutulan 03/12/2009 tarihli haciz zaptındaki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespiti suretiyle davacının icra kefaleti nedeniyle borcu olmadığının tespiti ile takibin iptali ve icra emrine konu alacağın %20’si oranında olmak üzere tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; bakanlığa atfedilecek herhangi bir kusurluluğun söz konusu olmadığını, icra memurlarının kişisel kusurundan dolayı görevlerini yaparkan ilgililere zarar vermeleri halinde genel mahkemede, hizmet kusurundan dolayı ilgililerin zarar görmeleri halinde ise idari yargıda dava yoluna gidilmesi gerektiğini, bu anlamda davacının davasını idari yargıda açması gerektiğini, ayrıca dava konusu haciz tutanağının zamanaşımına uğradığını, davacının kötü niyet tazminatı talebinin her türlü yasal unsurdan yoksun olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Menfi tespit davasında ispatın konusu taraflarca ileri sürülen çekişmeli (Prof. Dr. Baki Kuru – Prof. Dr. Ramazan Aslan – Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuk Ders Kitabı, Ankara, Yetkin, 2014, s.352) koşul vakıalardır. (Prof. Dr. İlhan Postacıoğlu, Av. Sümer Atalay (2015), Medeni Usul Hukuk Dersleri, s.558) Nitekim bu husus HMK. m.187/1’in “(1) ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur…” şeklindeki hükmü ile açıkça düzenlenmiştir. (Hukuk Genel Kurulu 17/01/2019 tarih 2017/16-1561 Esas 2019/11 Karar) Bu kapsamda ispatı gereken vakıalar müspet (olumlu) vakıalar olabileceği gibi menfi (olumsuz) vakıalar da olabilir. (Prof. Dr. Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes, Medeni Usul Ders Kitabı, İstanbul, 2018, Vedat Kitabevi, s.319-320) Bu kapsamda dava dosyasına bakıldığında davacı tarafın öncelikle kendisi ile davalı Adalet Bakanlığı arasında kendisi aleyhine borç doğmasına sebep bir vakıanın (hukuki işlem, haksız fiil veya idari işlem) varlığını ispat etmesi gerekir. Bu gerek yerine getirildikten sonra o vakıadan kaynaklanan borcun mevcut olup olmadığı veya bir şekilde sona erip ermediği İİK m.72 kapsamında menfi tespit davasına konu edilebilir. Dosya kapsamıyla davacı davalı Adalet Bakanlığı ile kendisi arasında borç doğmasına sebep çekişmeli bir vakıanın mevcut olduğunu ispat edememiş olduğundan davanın reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın HMK 208/4 uyarınca resmi belgedeki sahtelik iddiasına dayalı olarak açılmasına rağmen yerel mahkemece, davanın, HMK 208 çerçevesinde değerlendirilmemesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, yeniden yargılama yapılarak ‘davanın kabulüne’ karar verilmesini; bu mümkün olmadığı takdirde eksik ve hatalı inceleme nedeni ile kararın bozularak yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; borçlu olmadığının tespiti ve itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, davacının davasını borçlu olmadığının tespitini istemesine ve itirazın iptali davası açmasına, davacının davalı Adalet Bakanlığı ile arasında borç doğmasına sebep olan vakıayı ispat edememesine, taraflar arasında borç doğmasına sebep çekişmeli bir vakıanın olmamasına, senetten kaynaklı borçlu olmadığına ilişkin davanın senet alacaklısına açılmamış olmasına ve davalının kesinleşmiş mahkeme kararı doğrultusunda borçlu olmadığının tespitine rağmen icra memurlarının hatalı işlemi nedeniyle zarar gördüğünün kanıtlanmamasına göre ilk derece mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2020/662 Esas – 2020/622 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin istinaf isteminin HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/09/2021