Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/122 E. 2022/2127 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/122
KARAR NO: 2022/2127
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI: 2017/621 Esas – 2019/1236 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … Bankası’na ait 30/07/2015 keşide tarihli ve 20.000,00 TL bedelli çeki borcuna karşılık ciro edip davalıya teslim ettiğini, söz konusu çekin davalı şirket müdüründe iken 11/12/2014 tarihinde çalındığını, davalı şirket tarafından çalınan çekle ilgili Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1172 Esas sayılı dosyası ile dava açılarak çek iptali kararı aldığını, davalı şirketin iptal kararını müvekkiline ibraz ederek müvekkilini yanılttığını, bunun üzerine müvekkili tarafından çek bedeli olan 20.000,00 TL’nin 02/09/2015 tarihinde davalı şirkete ödendiğini, çekin sonrasında … tarafından bankaya ibraz edilerek ihtiyati haciz kararı alındığını ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, söz konusu icra takibinde müvekkilinin birçok banka hesabına haciz konulduğunu, yine müvekkiline ait araçlar ile taşınmazlarına haciz konulduğunu, icra takibi ve hacizler nedeniyle müvekkilinin ticari hayatının bitme noktasına geldiğini, İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/104 Esas sayılı dosyasında açtıkları davanın reddine karar verildiğini, bunun üzerine müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına 22/09/2016 tarihinde 30.125,12 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin çek bedelini davalıya ödemiş olmasına rağmen kusuru olmadığı halde icra takibine maruz kaldığını ve aynı çekten dolayı ikinci defa ödeme yapmak zorunda kaldığını, müvekkili tarafından icra dosyasına ödenen 30.125,12 TL’nin tahsili amacıyla davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptali ile %20 oranında tazminatın davalıdan tahsiline, ayrıca haksız hacizler nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; çekin çalınması nedeniyle mahkemece verilen çek iptali kararının kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından çekin ödenmesinin talep edildiğini, verilen kararın teşhis fonksiyonu gereğince müvekkilinin çekten kaynaklanan alacağının bulunduğunu, davacının müvekkili dışındaki kişilere yaptığı ödemeyi müvekkilinden talep etmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından müvekkiline yapılan ödemenin davacının rızasıyla yapıldığını ve davacının yanıltılmadığını, mahkeme kararının kesinleşmesi üzerine ödemeyi yaptığını, verilmiş olan iptal kararının hak sahibine hakkını senetsiz olarak ileri sürme ve yeni senet talep hakkı verdiğini, dolayısıyla müvekkilinin iptal kararına dayalı olarak alacağını tahsil ettiğini, daha sonra başkası tarafından başlatılmış icra takibinden dolayı müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davacı hakkındaki icra takibine sebebiyet vermediğini, bu nedenle haksız haciz iddiasına dayalı olarak müvekkilinden maddi ve manevi tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddi ile davacının %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… davalının çekin zayi olması sonucunda hem C.Başsavcılığı’na şikayette bulunduğu, hem de çekin iptali istemi ile dava açarak çeki iptal ettirdiği, dolayısıyla davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, bu aşamadan sonra dava dışı şirket tarafından aynı çekin takip konusu edilmesi üzerine takip dosyasına ödenen tutarın bu kez davalıdan talep edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. O aşamada davacı çeki takibe koyan 3. kişiye karşı menfi tespit davası açmalı iken bunu yapmayarak üçüncü kişiye çek bedeli olan tutarı çekin zayi nedeniyle iptal kararından 1 yıldan fazla bir süre sonra ödemiş olup, çek bedelinin üçüncü kişiye ödenmiş olması nedeniyle oluşan zararda kusurlu olan tamamen davalı olup , davacının bir kusuru bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı tarafından açılan itirazın iptali davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden yapılan değerlendirmede ise; yukarıda da belirtildiği üzere davacı tarafından 3. kişiye yapılan ödemede davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davalının haksız hacze konu icra takibinin tarafı olmadığı, davacı hakkında takip başlatılmasında ve mal varlığına haciz konulmasında davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, dolayısıyla olayda kusuru bulunmayan davalının haksız haciz nedeniyle oluşan maddi ve manevi zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı sonucuna varılarak maddi ve manevi tazminat istemlerinin de reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde;Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, aynı borcun müvekkilinden haksız biçimde iki defa tahsil edilmesi yasaya aykırı bir durum olup sorumluluğun davalıda olduğunu, açmış oldukları davada maddi ve manevi tazminatın koşullarının oluştuğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; haksız haciz nedenine dayalı itirazın iptali ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, Türk Ticaret Kanununun 652. Maddesi uyarınca davacı tarafından yetkili hamil konumundaki davalıya yapılan ödemede davalının herhangi bir kusurunun bulunmamasına,ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından, yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/621 Esas – 2019/1236 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin istinaf isteminin HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/09/2022