Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/860 E. 2022/560 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/860
KARAR NO: 2022/560
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2020
NUMARASI: 2016/608 – 2020/136
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından ciro ve imzası müvekkiline ait olmayan 30/11/2014 keşide tarihli ve 28.700,00-TL tutarlı çekten dolayı müvekkili hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının son ciranta olup müvekkilinin ise ilk ciranta konumunda bulunduğunu, takip başlatılması üzerine Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/714 esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, takibin durdurulmasını talep ettiklerini, ancak mahkemece ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini, bunun üzerine Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/285 Esas sayılı dosyası ile alacaklı olduğunu iddia eden şirket hakkında menfi tespit davası açtıklarını, ayrıca takibin durdurulmasını talep ettiklerini, mahkeme kararı üzerine teminatı ve icra borcunun tamamını yatırdıklarını, mahkemece icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine karar verildiğini, müvekkilinin araçlarına konulan hacizlerin kaldırıldığını, imza incelemesi sonucunda imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, icra mahkemesi kararının kesinleştiğini, bunun üzerine yatırdıkları paranın kendilerine iade edileceğini düşünerek menfi tespit davasındaki tedbir kararından vazgeçtiklerini, ancak buna rağmen icra müdürlüğünce paranın iadesi istemlerinin reddine karar verildiğini, bunun üzerine tekrar menfi tespit davası açtıkları mahkemeye başvuru yaptıklarını, mahkemece yeniden tedbir kararı verildiğini, icra dairesi kararına karşı Bakırköy 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/785 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, ancak mahkemece şikayetin reddine karar verildiğini, bütün bu işlemler sonrasında icra müdürlüğünce dosyaya yatırmış oldukları paranın kendilerine iade edildiğini, aradan geçen süre sonrasında menfi tespit davasının müvekkili lehine sonuçlanarak kesinleştiğini belirterek haksız icra takibi ve hacizler nedeniyle 5.000,00-TL maddi tazminat ile 15.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ;2013 yılı içerisinde … adlı kişinin müvekkiline gelerek işlenmemiş parça et satın almak istediğini beyan ettiğini, bu kişi tarafından çekle ödeme yapılacağının beyan edildiğini, çeki sormak üzere bankaya gittiğinde çek keşidecisi … şirketi ile ciranta olan … adlı tacirin hesaplarının incelendiğini, keşideci ve cirantanın tüm çeklerini gününde ve düzenli olarak ödendiğinin banka yetkilileri tarafından aktarıldığını, bunun üzerine çekin kabul edildiğini, ancak çeki kısa bir süreliğine …’a emanet edildiğini, … tarafından talep edilen sipariş hazırlanıp yüklendikten sonra …’un çeki teslim ederek hızla uzaklaştığını, müvekkili şirket yetkilisinin ilk anda çekin arka kısmına bakmadığını, yalnızca çekin ön yüzünü kontrol edip …’un gitmesine müsade ettiğini, yaklaşık yarım saat sonra çeki yeniden kontrol ettiklerinde çekin arka kısmında yer alan …’a ait cironun … tarafından karalandığını fark ettiklerini, bunun üzerine …’a ulaşmaya çalıştıklarını, ancak ulaşamadıklarını, çekle ilgili olarak Ödemiş C.Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturma dosyasında müvekkilinin şirket yetkilisi …’ın imza incelemesi yapılarak ilk ciranta … adına ciro eden kişinin … olmadığı hususunun açıklığa kavuştuğunu, müvekkilinin satış gerçekleştirilmesine rağmen tahsil edemediği satış bedelini tahsil etmek üzere çeke dayalı olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, takibin kesinleşmesi üzerine borçlu … yönünden haciz işlemlerine başlandığını, davacı tarafından Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesi ve Bakırköy 3. İcra Hukuk Mahkemesinde açılan davaların reddine karar verildiğini, müvekkilinin kambiyo senedine dayalı olarak hukuki yollara başvurduğunu, imzanın veya cironun çekin hamili ve ilk cirantası olan …’e ait olup olmayacağı hususunun müvekkili tarafınan bilinmesinin mümkün olmadığını, davacı zarar görmüş ise zarara sebebiyet veren müvekkili olmayıp çek keşidecisi olan … firması olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli ve kusurlu olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;” Somut olayda takip ve davaya dayanak … Halkalı Şubesi’ne ait 30/01/2014 keşide tarihli ve 27.800,00 TL bedelli çekin keşidecisi dava dışı … şirketi olup, lehtarı ve ilk cirantası davacı …, son cirantasının ise davalı … olduğu, davacı ve davalı arasında dava dışı iki ciranta daha olup bunlardan birisinin … olduğu, diğer ciranta ad ve imzasının ise sonradan karalanmış olduğu, son ciranta olan çek hamili davalı şirket tarafından çeke dayalı olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davacı ve diğer cirantalar hakkında kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, davacı aleyhine başlatılan takibin kesinleşmesi üzerine davacı hakkında haciz işlemi yapıldığı, davacı tarafından açılan Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/714 Esas sayılı dosyasında çekte bulunan ciranta imzasının borçlu … eli ürünü olmadığı tespit edilerek davanın kabulüne karar verildiği, bu kararda ayrıca mahkemece alacaklı ulus köksal firmasının arada başka ciranta olması nedeniyle imzanın borçlu …’ın eli ürünü olup olmadığını bilemeyecek durumda olması nedeniyle kötüniyetli olduğu tespit edilemediğinden tazminat talebinin reddine karar verildiği, yine davacı tarafından Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/285 Esas sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasında çekteki imzanın …’e ait olmadığı tespit edilerek davanın kabulüne karar verildiği, yine mahkemece arada başka ciranta olması nedeniyle davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğine ilişkin delil bulunmadığından kötü niyet tazminatının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere somut olayda davacının tazminat talep edebilmesi için icra takibinin ve hacizlerin haksız olması, davalının kötü niyetli olduğu hususunun kanıtlanması zorunludur. Önceki mahkeme kararlarında da belirtildiği üzere davacı ile davalı arasında iki ayrı ciranta olup, davalının ciro imzasının davacı borçlu …’ın eli ürünü olup olmadığını bilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla davalının imza sahteliğini bilebilecek durumda olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının çeki iktisapta kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu hususu kanıtlanamamış olup, sonuç olarak davacının maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı sonucuna varılarak davanın reddine” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; takibe konu edilen çekte müvekkili adına yazılan cironun sahteliğinin sabit olduğunu, takibin haksız olmasının tazminat için yeterli olduğunu ayrıca takip alacaklısının kötü niyetli olmasının gerekmediğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız haciz işleminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasıdır. Takibe ve davaya konu İstanbul 30.01.2014 keşide tarihli 27.800,00-TL miktarlı çekte keşidecinin … Ltd. Şti. olup davacının ise lehtar olduğu, arkasında ilk cironun davacıya ait beyaz ciro olduğu, ikinci sırada … adına beyaz ciro olduğu, 3. Sıradaki cironun karalandığı , davalıya çekin ciro yoluyla geçtiği, çekin 30.01.2014 tarihinde ibrazında karşılığının olmadığı görülmüştür. Davaya konu Bakırköy …İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında, davalı alacaklı tarafından 21.05.2014 tarihinde 30.01.2014 keşide tarihli 27.800,00-TL miktarlı çeke ilişkin olarak keşideci … İnş.şirketi, davacı ve … hakkında ferilerle birlikte toplam 31.647,82-TL’nin tahsili amacıyla icra takibi yapıldığı, 10 no’lu ödeme emrinin davacıya 02.06.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalının talebi üzerine davacının araçlarına 12.07.2014 tarihinde haciz konulduğu ve 25.12.2014 tarihinde hacizlerin kaldırıldığı görülmüştür. Bakırköy 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 11.12.2014 tarih ve 2014/714-1532 sayılı imzaya itiraz kararında Bakırköy …İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasındaki takibin davacı açısından durdurulmasına karar verilmiştir. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/285 Esas – 2016/459 K sayılı dosyasında takip konusu çekteki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından menfi tespit davasının kabulüne karar verildiği, davacının çekte birinci ciranta olduğu, davalının 3.ciranta olduğu , aralarında başka cirantalar bulunduğu , davalının kötü niyetle iktisap ettiğine ilişkin dosyaya bir delil sunulmadığı belirtilerek kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Emsal haksız haciz sebebiyle açılan tazminat davasında Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2012/13179 E -2013/11844 K sayılı içtihadı; “Dava konusu çeki davalının dava dışı üçüncü şahıstan ciro yoluyla devraldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında temel ilişki söz konusu değildir. Çekteki kaşe ve imzanın sahteliği anlaşılsa dahi, davacı ciranta aleyhine bir başka ciranta olan davalı tarafından ihtiyati haciz kararı alınması ve takip yapılması haksız değildir.” şeklindedir. TBK m 49 uyarınca Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. İİK m 259 uyarınca İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesuldür. Bu kapsamda davalının başlattığı takibin haksız olmadığı, davalının kötü niyetli olmadığı yönündeki menfi tespit davasınında verilen kararın kesinleştiği, çek ilişkisinde davacı ve davalı arasında temel ilişki olmadığı, çekteki sahte cironun davalı tarafından oluşturulmadığı, TBK M 49 uyarınca davalının kusurlu ve hukuka aykırı bir fiilinin bulunmadığı, haczin İİK 258 vd maddelerine göre ihtiyati haciz olmadığı, kambiyo senetlerine mahsus ödeme emri tebliği sonucu kesinleşen takip sonunda haciz konulduğu, davacının zararına davalının yol açmadığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2020 tarih, 2016/608 Esas – 2020/136 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf ilam ve karar harcından peşine yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 26,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.28/02/2022