Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/777
KARAR NO: 2022/507
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2019
NUMARASI: 2018/714 – 2019/329
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirketin yapı ve inşaat işiyle iştigal ettiğini, İstanbul Esenler Belediyesine ait yapım işlerini gerçekleştirdiğini, davalı şirketin Esenler Belediye’sinin bir kısım yol ve benzeri yapım işlerinde elektrik kablolarına zarar verildiğini iddia ettiğini,uyuşmazlığa konu yapım işlerinde davalı şirketin zarara ilişkin bildirimlerde bulunduğunu, müvekkili tarafından bir hasar var ise sorumlusunun Esenler Belediyesi veya müvekkil şirket olmadığı şeklinde cevap verdiğini, bölgede yapılan kazı çalışmasında davalı kurumun elektrik kablolarını teknik şartnameye uygun çekmediğini,elektrik kablolarının en az 80 cm derinliğe döşenmiş olması gerekirken 10 cm derinliğe döşendiğini, üzerinde herhangi bir ikaz bandı bulunmadığını, üzerinde kum veya tuğla bulunmadığını bu hususun yetkililerce de tespit edildiğinin belirtildiği, Belediye yetkililerinin her defasında davalı elektrik şirketini bilgilendirip ihtar ettiğini, kusurun tamamen davalı şirkete ait olmasına karşın davalı şirketin oluşan zararı zararı müvekkili şirkete fatura ettiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulüne ve davalı şirkete toplamda 18.457,52 TL borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkil şirket aleyhine açılmış olan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu öncelikle hak düşürücü süre, zaman aşımı, husumet itirazları bulunduğunu; yeraltı kablo tesislerinin müvekkili şirket personeli kontrolünde yüklenici firmalar tarafından mevzuatlara ve şartnamelere uygun olarak yapıldığını, ancak kamu kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan altyapı çalışmalarında cadde ve sokaklarda kot farklarının oluştuğunu, müvekkil şirkete ait yer altı tesislerinin derinlikleri yapılan alt yapı çalışmaları nedeni ile değişiklik gösterdiğini, bu sebeple müvekkil şirket uhdesinde yapılan veya planlanan kazı çalışmalarında müvekkil şirket işletme müdürlükleri ile koordineli çalışması halinde bu gibi hasarların önüne geçilebileceğini, davacı şirketin ve Esenler Belediyesinin bu konuda müvekkil şirkete bildirimde bulunmadığını, ayrıca davacının elektrik kablolarının teknik şartnameye uygun çekilmediği iddiasının yersiz olduğunu; kazı çalışmaları öncesinde müvekkil şirkette yapılacak bölgelere ait altyapı bilgileri ve nezaretçi personel talep edilmediğini ve çalışmaların müvekkil şirkete haber verilmeden yapıldığını belirterek, davanın Esenler Belediye Başkanlığına ihbar edilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince; “… hükme esas almaya elverişli, teknik açıdan yeterli, bilimsel verilere dayalı bilirkişi raporunda göre; davalı şirketin kablolarının hasarlanmasına neden olan olayda davalının mevzuata uygun kablo döşememesi nedeniyle %50 oranında müterafik kusurlu olduğu, davacı şirket ile dava dışı Esenler Belediye’sinin inşaat çalışması esnasında meydana gelen hasardan toplam %50 oranında kusurlu oldukları, davalı haksız fiile dayalı zararını nedeniyle davacı ve dava dışı belediyenin sorumlulukları müteselsil olduğundan, kendi aralarındaki kusur oranlarının davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, buna göre davacının toplam hasar tutarı olan 18.457,52’nin davalının kusuruna isabet eden %50 ‘lik kısmından sorumlu olmadığı anlaşılmakla, Davanın KISMEN KABULÜ ile; davacının davalıya 9.228,76-TL tutarında borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı ihbar olunan Esenler Belediye Başkanlığı, davacı vekili ve davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Çalışma sırasında müvekkili tarafından kablolara zarar verilmediğini, gerekli önlemler alınması için müvekkil şirket ve Esenler Belediyesi yetkililerince davalı şirkete haber verildiğini, buna rağmen davalı yetkililerinin gelmediğini bu nedenle müvekkilinin bir sorumluluğunun kalmadığını ve kusurunun bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Hasarın meydana geldiği noktada bulunan kabloların “Elektrik Dağıtım Şebekeleri Enerji Kabloları Montaj (uygulama) Usul Ve Esasları” tekniğine uygun olarak tesis edildiğini, müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, davacı şirket ve ihbar olunan Esenler Belediyesinin müvekkili şirkete herhangi bir bildirimde bulunmadan çalışma yaptıkları için hasarın meydana geldiğini ve davacı tarafın tamamen kusurlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar olunan Esenler Belediye Başkanlığı istinaf dilekçesinde; Usul ve esas yönünden hukuka aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; menfi tespit talebine ilişkindir. İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; İhbar olunan Esenler Belediye Başkanlığı vekilince istinaf başvurusu yapılmış olup ihbar olunan hakkında bir hüküm kurulmadığı ve ihbar olunan sıfatıyla istinaf kanun yoluna başvurma hakkı bulunmadığı anlaşıldığından bu hususta bir inceleme yapılmamıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelmede; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”. Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan 17/01/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davacı şirketin inşaata başlamadan önce alt yapı imalatları ile ilgili herhangi bir bilgi ve belge talep etmemesi nedeniyle hasarın meydana gelmesinde %40 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, oluş şekline göre belirlenen kusur oranının yerinde olduğu ve bu kapsamda davacı şirketin kendi kusuru oranında zararı gidermekle yükümlü olduğu anlaşılmaktadır. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde müterafik kusur söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir. (Yargıtay 4 HD 2021/23195 E. – 2021/11509 K. Sayılı ilamı) Somut olayda davacının işe başlamadan önce alt yapı imalatlarıyla ilgili gerekli bilgi ve belgeleri talep etmemesi nedeniyle müterafik kusurunun bulunduğu görülmektedir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf istemi yerinde değildir. Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelmede; Davalı şirketin yer altı elektrik kablolarının en az 80 cm derinliğe döşemesi gerekirken 10 cm derinlikte döşediği ve üzerlerinde herhangi bir ikaz bandı, kum veya tuğla bulunmadığı ve zararın elektrik kablolarının teknik şartlara uygun çekilmemesi nedeniyle meydana geldiği ve bu hususun teknik bilirkişi heyetince düzenlenen denetime elverişli raporla tespit edildiği, bu nedenle davalı şirketin %50 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut durum tespit tutanaklarından davalı şirkete davacı firma ve ihbar olunan belediye yetkililerince konuyla ilgili haber verildiği ancak davalı şirket tarafından bu hususta bir işlem yapılmadığı görülmektedir. Davalı vekilinin istinaf istemi bu nedenle yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2019 tarih, 2018/714 Esas – 2019/329 Karar sayılı kararına karşı taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, Harçlar Kanunu uyarınca davalıdan alınması gerekli 630,41-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 314,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 316,41-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2022