Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/628 E. 2022/441 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/628
KARAR NO: 2022/441
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2019
NUMARASI: 2018/714 Esas – 2019/1096 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıların çalışması neticesinde müvekkiline ait kabloların hasar gördüğünü, Bakırköy 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2107/3 değişik iş sayılı dosyası üzerinden hasar tespiti yaptırdıklarını, 415.690,40 TL maliyet hasarı tespit ettiklerini, arızaların tamiri için 643.100,00 TL tamir masrafının müvekkili kurum tarafından ödendiğini, davalıların zarardan müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek davanın kabulü ile 643.100,00 TL’nin 30/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir Davalı … vekili cevap dilekçesinde; bahse konu adreste 22/05/2016 tarihinde çalışma yapıldığını, bu tarihin tutanakta bahsedilen tarihten 7 ay öncesine denk geldiğini, tutanağın gerçeğe aykırı beyanlarla tanzim edildiğini, müvekkilinin hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, hasar bedelinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalıların yapılan usulüne uygun davetiyenin tebliğine rağmen davaya cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince; “… 30/12/2016 tarihinde Davutpaşa-İkitelli yeraltı güç kablosunun servis harici olması üzerine yapılan incelemelerde bir faz kablosunun 3 ayrı noktadan hasarlandığı, olayın akabinde tanzim olunan tutanak ve tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu ile hasarın … proje yatırımcıları olan davalılar … ve … tarafından yağmur suyu ve atık suyu bacası yapımı işi sırasında meydana geldiğinin tespit edildiği, her ne kadar davalı tarafça hasarın kendileri tarafından meydana getirildiğinin ispatlanamadığı belirtilmiş ise de, arıza meydana gelen noktada 1 ay öncesinde … firması tarafından kazı yapıldığına ilişkin olarak 04/01/2017 tarihinde tutanak tanzim edildiği, İski Genel Müdürlüğü tarafından yazılan 10/01/2018 tarihli yazı ile söz konusu hasarın … İnşaat firmasınca yağmur suyu hattı ve çevre düzenlemesi çalışmasından kaynaklandığının bildirildiği anlaşılmakla mevcut hasardan davalıların sorumluluğu sübut bulmuştur. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile fatura tutarının kadri marufunda olduğu değerlendirilerek hurda bedeli düşülmek suretiyle zarar miktarının 638.479,12 TL olduğu tespit edilmiş, yeraltı kablo hattının önemine göre kablo güzergahında alt yapı kuruluşlarınca yapılan çalışmaların yeterince takip edilmediği, ana arter yol olması nedeniyle alt yapı kuruluşlarınca yapılacak çalışmalarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen altyapı kazı ruhsatı kapsamında Teiaş tarafından da nezaretçi eleman bulundurulması gerektiği, kazı çalışmasında kablolara zedelenme şeklinde hasar verildiği, yalıtım ve korozyon ile hasarın mevcut duruma geldiğinden bahisle davalıların hasardan % 50 nispetinde sorumlu olacağına dair tespitleri yerinde görülmekle açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 319.239,56 TL’nin 30.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava konusu hasar ile ilgili olarak müvekkilinin hiç bir kusuru olmadığı gibi yapılan ve yapılacak çalışmadan haberinin de bulunmadığını, davalıların müvekkiline müracaat ettikleri ve nezaretçi elaman istediklerine dair yargılamanın hiç bir aşamasında iddia ve savunmada bulunmadığını,Müvekkili kurumun yer altı kablo güzergahları incelendiğinde yüzlerce kilometre güzergah bulunmakta olup hergün her metre kabloyu tek tek denetlemesinin mümkün olmadığını,hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirketler vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkilleri tarafından davacının iddia ettiği adreste 30.12.2016 tarihinde herhangi bir çalışmanın yapılmadığını, ayrıca hasar noktasının ana yolda kalmış olması nedeniyle müvekkillerinin yaptığı inşaat sahasının dışında olduğu ve müvekkillerinin burada herhangi bir çalışma yapmasının mümkün olmadığını, aynı yerde Güngören Belediyesinin yol, asfalt ve kaldırım çalışması yaptığı, onun öncesinde … tarafından doğal gaz hattı döşemesi yapıldığı ve … tarafından da atık su dağıtım ve bağlantı kazılarının yapıldığı,ilgili kurumlara arızanın meydana geldiği noktada herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığının sorulmadığını, müvekkillerinin söz konusu yeraltı güç kablosuyla ilgili herhangi bir çalışması olmadığı için bu konuda hiçbir sorumluluğu bulunmadığını beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla davaya konu yerde müvekkilinin herhangi bir çalışması ve hukuki sorumluluğu bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava, davacı tarafından, davalıların kusurlu davranışları nedeniyle uğradığı zararların tazmini talepli maddi tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. HMK’nun 281. maddesinde,tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, dava konusu talebe ilişkin olarak mahkemece alınan 22/4/2019 tarihli bilirkişi raporu ile aynı bilirkişiden alınan ek rapor arasında çelişki bulunması ayrıca bilirkişi heyeti tarafından zararı verenin kim olduğuna dair net bir tespit yapılmamasına rağmen mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiştir. Şu halde; alanında uzman farklı bir bilirkişi heyetiyle mahallinde keşif yapılmak suretiyle mezkur olaya dair bütün durum ve koşullar göz önünde tutularak davaya konu hasarı kim veya kimlerin gerçekleştirdiği, tarafların zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde bölüşük kusuru bulunup bulunmadığı ve kusur oranının ne olduğu hususlarının tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetsizdir.Buna göre; taraf vekillerinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın esası ve diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin hükmün HMK’ nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve zikredilen eksiklikler tamamlanıp yeniden hüküm kurulmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf istemlerinin yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/714 Esas – 2019/1096 Karar sayılı mahkeme kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-Davacı tarafça peşin yatırılan 5.455,00-TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Davalı … tarafından peşin yatırılan 5.407,42-TL nispi ve 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5-Davalı … A.Ş. tarafından peşin yatırılan 5.451,82-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 6-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, ö7-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 8-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.16/02/2022