Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/622 E. 2022/439 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/622
KARAR NO: 2022/439
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2019
NUMARASI: 2017/1130 Esas – 2019/1430 Karar
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkilleri … ve …’nın 22.02.2009 tarihinde vefat eden merhum ..’nın yasal mirasçıları olduğunu, Merhum …’nın bazı taşınmazlarını sağlığında … ve …’ya bağışladığını/devrettiğini, ayrıca Beyoğlu … Noterliği tarafından tanzim edilen 2 Ağustos 1994 tarih ve … yevmiye numaralı vasiyetname ile mirasın tasarruf nisabına dahil olan kısmını … ile …’ya bıraktığını, Merhumun 22.02.2009 tarihinde vefatının ardından ilk eşinden olma oğulları …, … ve diğer mirasçılar tarafından, müvekkilleri aleyhine birçok hukuk davası açıldığını ve bir kısmının halen derdest olduğunu, İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/61 E. sayılı dosyasından devam eden, miras davasında, Mart 2017’de yazılan bir mahkeme müzekkeresine davalı … tarafından, müzekkerenin kapsamını ve zamanını aşar şekilde verilen bir cevapla müvekkillerinin müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerinin ifşa olduğunu, diğer mirasçıların ve üçüncü kişilerin eline geçtiğini, müvekkillerinin davalısı olduğu anılan miras dosyasının 8 yılı aşkın devam ettiğini, bu süre zarfında bu bilgilere, diğer mirasçı davacılar ve birçok kişi tarafından erişim sağlandığını, davalı banka tarafından müvekkillerine ait sır niteliğindeki hesap bilgilerinin ifşa edilmesiyle birlikte “….com” alan adlı bir internet sitesinde müvekkillerinin hesap hareketlerinin kısmen yayınlandığını, davacı şirketlerin müşteri kavramına dahil olduğunu ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerinin ifşa edildiğinin açık olduğunu, davalı bankanın hukuka aykırı davranışının müvekkillerine çok büyük manevi zarara uğrattığını, davacıların oldukça yüksek malvarlığına sahip ve çeşitli işleri ve işletmeleri olan kişiler olduğunu, nitekim sır niteliğindeki bilgilerin internet sitelerine kadar düşmüş olmasının da olayın vahametini de ortaya koyduğunu, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile; müvekkili … için 100.000 TL, … için 100.000 TL, müvekkili şirketler için 50.000 ‘er TL olmak üzere toplam 400.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “….Davacılar her ne kadar davalı banka tarafından mahkemenin yazısına aykırı olarak talep edilmeyen dönemlere ilişkin hesap bilgilerinin gönderildiğini, bu nedenle sır niteliğindeki hesap hareketlerinin ifşa edilmesinden dolayı çok büyük manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek manevi tazminat talebinde bulunmuş iseler de; Mahkeme tarafından davalı bankaya gönderilen yazının içeriği itibariyle açık olmadığı, dava dışı … Bankasının da davalı banka gibi kendisine yazılan yazıya cevap verdiği, davalı bankanın hesap bilgi ve hareketlerinin Mahkemeye ibrazından yaklaşık 40 gün sonra belgelerin dosyadan ve UYAP ortamından çıkartılması talebinde bulunduğu ve bu talebinin kabul edilerek belgelerin fiziken dosyadan çıkarıldığı ve UYAP tan çıkartıldığı, hesap hareketlerinin bir kısmının yayınlanan internet sitesine erişimin engellenmesi için davalı banka tarafından müracaatta bulunulduğu ve bu talebinin İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hakimliğince kabul edildiği ve internet sitesine erişiminin engellendiği, buna göre davalının bu eylemi dolayısıyla davacıların mevcut bir zararlarının olduğunun ispat edilemediği, ayrıca hesap bilgilerinin bir kısmının internet sitesine konulması fiilinin 3. kişi veya kişiler tarafından ancak kasten işlenebileceği ve bunların fiillerinin, davalının fiili ile sonuç arasındaki illiyet bağının kesilmesine sebebiyet verdiği, bu nedenle davalı bankanın sorumlu tutulamayacağı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine ….” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde;Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla açmış oldukları davada manevi tazminatın koşullarının oluştuğunu, Prof. Dr. … tarafından kaleme alınan 28 Haziran 2017 tarihli “Hukuki Mütalaa”nın da iddialarını teyit ettiğini, davalı bankanın hukuka aykırı “müşteri sırrı ifşası” eylemi sonrasında mahkemedeki yazılarını kaldırtmak için müracaatlar yapmış olmasının eylemin hukuka aykırılığını ortaya koyduğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; haksız fiil iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”. Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, davacılar tarafından bankacılık kanununa aykırılık, sırların açıklanması iddiası ile yapılan şikayet üzerine yapılan soruşturma sonucunda; kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmesine, iş bu karara yapılan itirazın reddedilerek kesinleşmiş olmasına, hesap bilgilerinin bir kısmının internet sitesine konulması fiili ile davalının eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunmamasına,manevi zarar iddiası yönünden ispat yükü kendisine düşen davacıların iddiasını ispat edememesine, ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından, yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/1130 Esas – 2019/1430 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davacılar vekilinin istinaf isteminin HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli davacı sayısına göre belirlenen 484,20-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 429,80-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-Kararın taraflara tebliği işleminin Dairemizce yapılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m. 361 gereğince, tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.16/02/2022