Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/337 E. 2022/140 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/337
KARAR NO: 2022/140
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI: 2014/1741 Esas – 2019/192 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin … Mah. … Cad. … Sok. No:… Ümraniye İstanbul adresinde çalışmakta olan bir kalıp döküm fabrikası olduğunu, 02/06/2014 tarihinde meydana gelen yağışlar sonucunda su baskınları yaşandığını ve müvekkili şirket yetkililerince her iki davalıya da konuyla ilgili başvurular yapıldığını ve bölgedeki derenin ıslah çalışmaları sırasında bir takım hataların yapıldığı ve özellikle menfez yapılmadan dere üzerinin kapatıldığının ve bunun düzeltilmesini aksi halde yağışların devam edeceği bilindiğinden daha büyük sel olaylarının yaşanacağının hem sözlü hemde yazılı olarak ilgili makamlara iletildiğini, fakat bu itirazlara rağmen her iki davalının da bu konuda hiçbir şey yapmadığını ve akabinde 16.06.2014 günü büyük bir sel olayı meydana geldiğini, bu sel sonucunda bodrum katla birlikte 3 kattan oluşan fabrika binasının 4 metre yüksekliğinde tamamıyla suyla dolduğunu bu olay üzerine taraflarınca durumun tespiti için İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/53 D.İş sayılı kararı ile yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi soncunda zarar miktarının 724.690,44TL olarak karar altına alındığını, sayın bilirkişilerce yapılan incelemelerde sel olayının meydana gelmesinde davalıların her ikisinin de tamamıyla kusurlu olduğunu belirtildiğini ve devamında kalem kalem müvekkili firmanın zararlarının tespit edildiğini beyanla, İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/53 D.İş sayılı kararı ile yapılan keşif ve bilirkişi inceleme sonucu tespit olunan 724.690,44TL maddi zararın, müvekkili şirketin ticari defter kayıtları ve bilançosu da incelenerek yine yapılan tespit ile şirketin 3-4 aydan önce çalışır hale gelemeyeceği yönündeki tespit sonucu oluşan kar payı ve yine şirketin kapalı kalması sebebiyle uğranılan menfi ve müspet zarara karşılık fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.309,56TL.’sinin, meydana gelen sel sebebi ile sonrasında fabrikanın kapalı kalması neticesinde ve bu süre zarfında ödenmek zorunda kalman kiraların, işçi maaşlarının, elektrik, telefon, doğalgaz, su vs tüm faturaların miktarlarının hesaplanarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000TL.’nin (ıslah dilekçesi ile 132.197,91 TLnin) her iki davalıdan da müştereken ve müteselsilen tahsiline, sel tarihi olan 16/06/2014 tarihinden itibaren mevduata uygulanan ve en yüksek faizin uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davanın idari yargıda açılması gerektiğini, 16.06.2014 tarihinde yağan yağmurun şiddetinin olağanın çok üstünde olup olmadığının araştırılması gerektiğini, olağan boyutunun üstünde ise yaşanılan selin mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiğini, meydana gelen hasarda müvekkili idarenin herhangi bir kusuru olmamakla birlikte ortada sel olayı sebebiyle bir mücbir sebebin varlığının kabulünün gerektiğinin açık ve net olduğunu, taşkına sebebiyet veren künk ve menfezlerin idarece imal edilmediğini, hiçbir kimse kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceğini, imara açılmaması gereken alanların imara açılmış olması veya imara kapalı olsa dahi dere yataklarına kaçak olarak veya ruhsat alınsa dahi ruhsata aykırı olarak yapılan binalar ve yollar olduğunu, bütün bu etkenler bir araya geldiğinde çok üzücü olayların meydana gelebilmekte olduğunu, davaya konu olayın da bu etkenlerin bir arada bulunması sonucu yaşandığım, 2560 sayılı … Kanununda dere ıslahı ve taşkınlara yönelik tedbir almak ile ilgili idareye verilmiş bir görevin bulunmadığını, içmesuyu havzası dışında bulunan dere yataklarının yerleşime açılması ve bu yerlerde yapılaşma faaliyetlerinde bulunulması ile ilgili olarak idarenin bağlayıcı karar alma ve yaptırım uygulama yetkisinin bulunmadığını, dayanak olarak ileri sürülen İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/53 D.İş dosyasındaki tespit raporuna itiraz ettiklerini beyanla, davanın husumetten ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Davadan evvel yaptırılan tespit raporunun tek başına yeterli olamayacağı kesinse de, bilirkişi heyeti, gerekli incelemeleri yaparak iş bu tespit raporuna itibar etmiş olup, aradan geçen süre ve stok mallardaki değişiklikler de düşünüldüğünde sırf bilirkişi heyetince aynı değerin (724.690,44 TL) tespit edilmiş olması nedenine dayanarak, tekrar inceleme yaptırılmasında gerek/fayda görülmemiştir. Davacının bir süre fabrika çalışmadığı için kar elde edemediğine dair talepleri bakımından davacı şirketin, geçmiş yıllardaki satış hasılatına bakılmış, 2014 yılı cirosunun artış gösterdiği, diğer bir ifadeyle davacının kar kaybına uğramadığı anlaşılmış, kar kaybı adı altında istenen 24.309,56 TL talebin ise reddine karar verilmiştir. Davacı şirketin, tadilat sırasında üretim yapılamadığı halde, elektrik, su, işçi ücretleri, kira gibi zararları yönünden de bilirkişilerce kök ve iki ek raporda yapılan hesaplamalar mahkememizce denetlenerek bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşıldığından davanın Davalı … Genel Müdürlüğü yönünden kısmen kabulüne, ziyan olan makine ve ham madde bedeli olarak istenen 724.690,44-TL nin haksız fiil tarihi olan 16/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, kar kaybı, menfi, müspet zararlar olarak talep edilen 24.309,56-TL yönünden reddine, ödenmek zorunda kalınan kira, işçilik ücretleri, elektrik, su, telefon vb. Gideri olarak talep edilen 132.197,91-TL nin haksız fiil tarihi olan 16/06/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, Davalı Ümraniye Belediye Başkanlığına karşı açılan davanın, HMK.nun 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolu caiz olmadığından HMK.nun 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı … vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla öncelikle davanın görev yönünden red edilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu,2560 Sayılı İski Kanunu açısından da olayda sorumluluklarının bulunmadığını,2560 sayılı İski Kanununun 25. maddesi gereği sorumluluğun tamamının ilgili belediyeye ait olduğunu, Ümraniye Belediye Başkanlığının 22/01/2015 tarih, 60269154-754(04/3760)-1470/2382187 sayılı yazından anlaşılacağı üzere dava konusu binanın iskan belgesi bulunmadığını,ortada zarar bulunmakla beraber bu zarar idarenin hizmeti kusurundan kaynaklanmadığı için idarenin bu zararı tazmin yükümlülüğü olmadığını, idarenin herhangi bir kusuru olmamakla birlikte ortada sel olayı sebebiyle bir mücbir sebebin varlığının kabulünün gerektiğini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava, davacı tarafından, davalıların kusurlu davranışları nedeniyle uğradığı zararların tazmini talepli maddi tazminat istemine ilişkindir. İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, davalının çalışmalarının özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğu ve davalı tacir sıfatını taşıdığından uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olmasına, İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesine ve denetime elverişli olmasına, uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın ve uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur tespitinin hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine, ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından, yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/1741 Esas – 2019/192 Karar sayılı kararına karşı davalı … vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 58.534,04-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 14.633,60-TL harcın mahsubu ile kalan 43.900,44-TL harcın davalı İSKİ’ den alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yapılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m. 361 gereğince, tebliğden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022