Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/323 E. 2022/95 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/323
KARAR NO: 2022/95
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2018/1300 – 2019/1020
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından müvekkilin ticari itibarını zedelemek için hiçbir yasal dayanağı olmayan iflas takibi sonrasında kötü niyetle Asliye Ticaret Mahkemesinde iflas davası ikame edilmiş olup, dava süresince müvekkili hakkında hem iflas ilanı yapıldığını hem de müvekkili hakkında gazetelerde hakkında iflas davası açıldığına ilişkin haberlerin yapıldığını, müvekkilinin bu hususta maddi-manevi zarara uğradığını, kötü niyetle iflas yolu ile takip başlatıldığını, haklı itirazları üzerine itirazın kaldırılması ve iflasına karar verilmesi için dava açıldığını, müvekkil şirketin alacaklı olduğu borçlu … ve … Ltd. Şti.’den olan alacağını tahsil amacıyla kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatılmış olduğunu, dosyasından alınan talimat ve mahkemece verilen istihkak iddiasının reddi ve takibin devamı kararına istinaden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasında borçlunun fiilen bulunduğu adreste haczedilen mallar hakkında talimat gereği muhafaza işlemi yapıldığını, iş bu haciz işlemi sonrasında davalı firmanın istihkak iddiasında bulunduğunu ancak kötü niyetli olarak istihkak davası açmak yerine müvekkiline haczedilen malların iddia ettiği değer üzerine 571.500-TL iflas yolu ile icra takibi başlatıldığını, müvekkil şirketin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına haklı olarak itiraz etmiş olduğunu, müvekkilin itirazı ile icra takibi durmuş ise de davalı müvekkil hakkında Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/739 E. sayılı dosyası ile iflas davası açıldığını, açılan bu davanın müvekkil aleyhine iflas davası açmasında hukuki yararın bulunmadığını, müvekkilinin maddi-manevi zarara uğradığından bahisle 100.000,00TL manevi tazminatın müvekkil aleyhine iflas davası açılarak müvekkilin ticari itibarını zedeleme amacı taşıyan davanın açıldığı tarih olan 10/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davanın nihayet tarihi itibari ile semeresiz kalmaması açısından UYAP üzerinden davalı adına tespit edilecek gayrimenkulleri ve araçlarının 3.şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi için kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davalının zarara uğradığı düşüncesi ve bu zararın giderilmesi bakımından çeşitli hukuk yollarına başvurabileceği aşikardır. Davalının istihkak iddiası ile dava açmadan iflas yollu takip başlatarak uğradığını düşündüğü zararı giderme çabası ve belirlediği hukuki yol kendi takdirindedir. Elbetteki gerçek ve tüzel kişiler bakımından haksız bir icra takibi ile karşı karşıya kalmak manevi anlamda yıpratıcıdır. Ancak daha önce de bahsedildiği üzere haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötüniyetinin ve ağır kusurunun varlığı gereklidir. Davalının haksız ve kötü niyetli olduğu kanaati, toplanan deliller ve yapılan tahkikat neticesinde mahkememizde oluşmadığından davanın reddine” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı şirketin, müvekkilinin ticari itibarını zedelemek maksadı ile yasal dayanağı olmayan iflas takibi sonrasında kötü niyetle Asliye Ticaret Mahkemesinde iflas davası yönelttiğini, açılan dava süresince müvekkili hakkında hem iflas ilanı yaptırdığını hem de müvekkili hakkında gazetelerde iflas davası açıldığına ilişkin haberler yaptırdığını, bu hususta müvekkilinin maddi manevi zarara uğratıldığını, iş bu 7 günlük yasal süre hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılan davalının icra hukuk mahkemesine başvurarak haczedilen mallara dair istihkak davası açarak, teslim ve haczin kaldırılması talebinde bulunabilecekken müvekkili aleyhine icra takibi başlatmakta ve iflas davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, buna rağmen fahiş şekilde mahcuz malların değerinin çok çok üzerinde müvekkiline karşı itibarını zedelemek amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak ihtarname gönderilmesi ve haksız icra takibi yapılarak fahiş bedel ile müvekkilin iflasının talep edilmesi kabul edilemez olduğunu, yerel mahkemece davalının haksız ve kötü niyetli olduğu kanaati oluşmadığından bahisle davanın reddi gerekliliğinden bahsedilmiş ise de davalının kötü niyetli olduğunun dosya içerisine sundukları deliller içerisinde yer alan asılsız gazete haberlerinden, davacı aleyhine başvurulan veya başvurulmaktan kaçınan yasal yolların davadaki haklılıklarını davalının samimiyetsiz yaklaşımlarını ortaya koyduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava ;haksız hacizden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz.( Emsal Yargıtay 4. HD nin 06.07.2020 gün ve 2019/2535 E -2020/2544 K sayılı ilamı) Her ne kadar davacı haksız işlemden dolayı tazminat talep etmişse de taraflar arasında borç ilişkisinin olduğu, bu doğrultuda icra takibi yapmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, takip sonucunda haksız çıkmasının haczi haksız kılmayacağı, ufak emarelerin dahi işlemi haksız olmaktan çıkartacağı, davalının takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve ağır kusurlu olmadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu durumda; davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/10/2019 tarih, 2018/1300 Esas – 2019/1020 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile kalan 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/01/2022