Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/315 E. 2022/7 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/315
KARAR NO: 2022/7
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2017/1051 – 2019/951
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı banka ile müvekkili şirket arasında 37.725,00 TL toplam 43.666,95 alacağın tahsili talebiyle kambiyo senetlerine özgü haciz yoluna geçildiğini, İstanbu l… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, akabinde İstanbul 7. Asliye Tic. Mah. 2014/683 Esas 2016/383 Karar sayılı kararı ile müvekkilinin haklılığının ispat edildiği davanın kabulüne karar verildiği ancak icra inkar tazminatına başvurulmadığını, kararın Yargıtay 2016/1299 Esas 2017/7340 Karar sayılı kararı ile onandığını ancak davalının haksız ve kötüniyetli olarak takibe, haciz yenileme ve satış talebine devam ettiğini bildirmekle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 43.666,96 TL’nin en az %20’si olan en az 8.733,00 TL tazminat ödemesine mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili banka ile dava dışı … Ltd. Şti. Arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin karşılığında lehdarı davacı şirket olan 38.770,00 TL bedelli çeki müvekkili bankaya ibraz ettiğini, söz konusu çekin karşılıksız çıktığını, müvekkili bankanın davacıyı zarara uğratacak hiçbir fiilde bulunmadığını, davacının haciz yenileme işleminin gerçekleşmediğini, müvekkili bankaya izafe edilebilecek bir kusurun bulunmadığını bildirmekle davanın reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; icra dosyasındaki işlemlerin sırasıyla yukarıda belirtildiği şekilde 02/02/2017, 08.12.2017, 29.01.2018 ve 27.02.2018 tarihlerinde yapıldığı mahkememiz dava dosyasında davanın açılma tarihinin 24/11/2017 tarihi olduğu dikkate alındığında davalının zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiş olup davacının haksız haciz nedeniyle uğramış olduğu zararın İstanbul … ATM … E. dosyasında harca esas alınan bedelin 43.666,96 TL bedel üzerinden en az %20 oranında tazminat talebinde bulunabileceği kanaatine varılarak İstanbul … ATM … E. dosyasında harca esas alınan bedelin 43.666,96 TL olduğu anlaşılmakla bunun %20’sine tekabül eden zarar miktarının 8.733,39 TL olduğunu anlaşılmakla davacının menfi tespit konusu yaptığı takip dosyası içeriği çekteki imzanın yetkilisine ait olmadığına ilişkin açmış olduğu davanın kabul edilerek kesinleştiği dikkate alınarak davanın kabulü ile 8.733,00 TL nin 02/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek (icra dosyasındaki imzanın davacıya ait olmadığına ilişkin raporun tebliğinden sonra talep edilen haksız ilk işlem tarihinin 02/02/2017 tarihi olduğundan bu tarihten itibaren taraflarında tacir oldukları dikkate alınarak avans faizine hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından) davanın kabulü ile 8.733,00 TL’nin 02/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Çekteki ciroların sahte olup olmadığını temlik alınan bankanın bilmesi mümkün olmadığı gibi bilinmesinin de zorunlu olmadığını, bu sebeple icra takibi başlatılmasında müvekkiline herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğini, ilerleyen süreçlerde ise davacıyı zor durumda bırakmamak adına menfi tespit davası kesinleşene kadar icra dosyasından sadece usulü işlemler yapıldığını, kaldı ki müvekkilinin, davacı aleyhine herhangi bir icra takibi başlatmadığını, başlatılmış icra takibini devir ve temlik aldığını, müvekkilinin iş bu davanın açılmasında hiçbir kusurunun bulunmadığını, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, davalı şirketin kötüniyetli olması mümkün olmadığı gibi tazminata hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; kesinleşen menfi tespit davasında talep edilmeyen icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/683 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacının tasfiye halindeki ..Ltd. Şti ., olduğu davalıların … bankası AŞ., … İnşaat ..Ltd. Şti., …Ltd.Şti., olduğu ve yapılan yargılama neticesinde davacının davasının kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve bu dosyada takibe konu …bank Ortaköy Şubesi … çek nolu, 10.09.2013 keşide tarihli, 38.770 TL’lik çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ve kararın Yargıtay 19. HD’nin 2016/12994 Esas, 2017/7340 Karar sayılı ilamıyla onandığı görülmüştür. Mahkemenin aldığı bilirkişi raporunda; davalı bankanın fiili haciz tarihi 21.03.2014 “dür. Davacının menfi tespit davası açmasından sonra imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği raporun 18.03.2016 tarihli celsede davalıya tebliğ edildiği, bu tarihten sonra ise icra takip dosyasında davacının bildirdiği zarar sebebiyet verecek şekilde fiili haciz uygulaması mevcut olmayıp, kaydi yapılmış olan mevcut hacizlerin teknik olarak devamına yönelik işlemler olduğu, davalının da bu işlemleri dosya kesinleşinceye kadar yapılan usuli işlemler olduğu belirlenmiştir. Davacının uğradığını bildirdiği zararın tespitine yönelik kayıt belge sunulmaması ve zararlandırıcı fiili işlem yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda, çekteki ciroların sahte olup olmadığını temlik alan bankanın bilmesinin mümkün olmadığından icra takibi başlatılmasında davalıya herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğinden ve bilirkişi raporundan sonra fiili haciz uygulaması yapmayan davalının haksız ve kötü niyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden davanın reddi gerekir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/10/2019 tarih 2017/1051 Esas – 2019/951 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, yeniden hüküm oluşturularak; 1-Davanın REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 149,14-TL harçtan mahsubu ile bakiye 68,44-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 6-Yargılama sırasında gider avansı yatırılması halinde arta kalan kısmın yatıran tarafa iadesine, B- İstinaf incelemesi bakımından ; 1-Davalı tarafından peşin yatırılan 150,00-TL istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde kendisine iadesine, 2-Dosya üzerinden inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 3-İstinaf aşamasında istinaf yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin takdiren üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/01/2022