Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/195 E. 2021/2820 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/195
KARAR NO: 2021/2820
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2016
NUMARASI: 2016/131 Esas – 2016/745 Karar
DAVANIN KONUSU:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının müvekkili şirkete ait altyapıya 02/02/2014 tarihinde hasar verdiğini, bu hasarın başka bir firmaya bedeli mukabilinde tamir ettirildiğini, bu tamirat bedelinin davalıdan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.796,13 TL’nin yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsinini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin adresinin Ankara olduğunu davacı tarafça iddia olunan hasarda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “….idari yargının görevli olması nedeniyle HMK.115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde;dava konusu uyuşmazlığın çözümünde adli yargı merciilerinin görevli olduğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede;Dava; davalı tarafından verildiği iddia edilen zararın giderilmesine yönelik maddi tazminat istemine ilişkindir.Davalı Ankara Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, bir kamu kurumudur ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlıdır. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları kapsamında yapmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 16’ya göre; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarının dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.İSKİ’nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı kanunun Ek 5’inci maddesinde bu kanunun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanacağı açıklanmış, Ek 6’ncı maddesi de 5363 sayılı Ankara Su Tesisatının Belediyeye Devri ve İşletilmesi Hakkındaki Kanunu 23.11.1981 de yürürlükten kaldırmış bulunmaktadır. Böylece, ASKİ de 2560 sayılı kanuna tabi bir kuruluş haline gelmiştir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da bu tarihten sonra 2560 sayılı Kanuna tabi olan ASKİ’nin, gördüğü hizmetin kamu hizmeti olmasına rağmen, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK’nun l8/l’inci maddesi anlamında tacir sayılacağını ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan (TTK’nun 3’üncü maddesi) davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiğini 2l.09.l983 gün ve Esas l980/11-272l Karar, l983/323 sayılı kararında benimsemiştir. Her ne kadar 12.02.1959 gün 1958-17 Esas 1959-15 Karar sayılı idari eylemlerle ilgili bir içtihadı birleştirme kararı mevcutsa da 23.11.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2560 sayılı Yasa’nın hükümleri karşısında anılan içtihadı birleştirme kararının ASKİ ve İSKİ bakımından uygulama alanın kalmadığı sonucuna varılmalıdır. Nitekim bu hususlar, YHGK’nun 29.11.1995 gün 1995/11-647, 1043 Karar sayılı içtihadında da aynen kabul edilmiştir. Bu durum karşısında, TTK’nun 3, 11, 12/11, 14, 18/1’inci maddeleri ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı ASKİ’nin tacir, davacının iddia ettiği olayın ise haksız fiil niteliğinde olduğu ve tacirin haksız fiilinden kaynaklanan tazminat davasının adli yargıda bakılması gerektiği nazara alınarak, işin esasına girilip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2011/14111 ESAS-2012/20657 Karar sayılı emsal ilamı) Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davalı ASKİ yönünden adli yargının görevli olduğu, davacı ve davalının tacir olduğu, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile yargı yolu nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden davacı vekilinin istinaf istemi yerindedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-3 uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK’nın 353/1-a.3 maddesi gereğince, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/131 Esas – 2016/745 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın açıklanan hususlar kapsamında yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine İADESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan toplam 44,40-TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde yatıranlara İADESİNE,4-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,HMK. m.353/1-a.3 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.23/12/2021