Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1927 E. 2021/91 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1927
KARAR NO : 2021/91
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI : 2019/500 – 2020/480
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 10.08.2017 tarihinde, … İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi No:… önü adresinde, müvekkilİ şirketin Esenyurt Santraline ait, KPDF- AP 2008/0.5 mm kablo, İski Adına müteahhitliğini … İnşaat’ın yaptığı alt yapı kazı çalışmaları esnasında koparılmak ve kırılmak suretiyle hasara uğratıldığını, hasar nedeniyle müvekkili şirketin 6.947,45-TL maddi zararı meydana gelmiş olup, zararlarının ayrıntılarını gösterir keşif evrakı, hasar tespit tutanağı delil listesi ekinde sunulduğunu, … firmasınca hasarın giderilmiş olduğuna ilişkin evraklar da sunulduğunu, alacaklarının rızaen tahsili mümkün olmadığından, hüküm altına alınmasını teminin kanuni süresi içinde iş bu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu, açıklanan nedenlerle davalarının kabulüne, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 6.947,45-TL müvekkili şirket zararının, hasar tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uygulanan değişen oranlarda avans faizi, vekâlet ücreti ve mahkeme masrafları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir. Davalı İSKİ vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın görev yönünden reddi gerektiğini, mahkemenin görevli olmadığını, husumete yönelik de itirazlarının bulunduğunu, huzurdaki davanın muhatabının idarelerinin değil diğer davalılar olduğunu, meydana gelen zarar ile müvekkili İSKİ arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, müteahhit ile idareleri arasındaki sözleşmeye ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına binaen söz konusu hasar nedeniyle idarelerine husumet tevcihi mümkün olmadığını, varlığı iddia olunan zarar nedeniyle müvekkili idarenin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, açıklanan nedenlerle huzurda açılan davanın husumet ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …… A.Ş vekilinin cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin söz konusu hasarın oluşumunda bir bağlantısı ya da kusurunun bulunmadığını, söz konusu tarihlerde ve yerde müvekkili şirketin herhangi bir çalışması bulunmadığını, hasar bölgesinde yapılan çalışmalara ait izin ve çalışma planı için Esenyurt Belediyesine yazılacak bir yazı ile söz konusu hasar bölgesinde kimin çalışma yaptığının ortaya çıkacağını, davacı şirket iddia ettiği hasarın müvekkili şirkete ait olduğuna dair hiçbir yazılı belge ya da görüntü kaydı veya fotoğraf mahkemeye sunamadığını, davacının hasarın nasıl oluştuğunu ya da sorumluluğun müvekkili şirkete ait olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunmadığını, davaya konu hasara ilişkin sorumluluk müvekkili şirket üzerinde olmadığı gibi aksine hasardan dolayı sorumluluk davacı yan üzerinde olduğunu, açıklanan nedenlerle davacı yanın kusuru sebebiyle müvekkili şirkete yükletilmesi mümkün olmayan hasar bedelinin talebi ile açılmış davanın reddine ve tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Uyuşmazlığın davacının alt yapısına verilen zarar nedeni ile tazminat davası olduğu, TTK 5/A maddesi 1. fıkrasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı ve arabulucuya başvuru şartı mahiyeti gereği sonradan tamamlanamayan özel dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; zorunlu arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması durumundan, başvuruda bulunmak için süre verilmeden davanın usulden reddine karar verilmesi yasa aykırı olduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede: Dava: davalıların yapmış olduğu kazı çalışması sırasında oluşan hasar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekili eksikliğin giderilmesi için süre verilmeden davanın reddine karar verilmesinin usule uygun olmadığı gerekçesi ile istinaf yoluna başvurmuştur.19/12/2018 günlü Resmi Gazete de yayımlanarak 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 06/12/2018 tarih 7155 sayılı Kanunun 20. maddesiyle Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü içermektedir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A-2 maddesi uyarınca, “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanundan doğan hukuk davaları ticari dava sayılmaktadır. Davanın konusunu oluşturan kazı nedeniyle hasarın oluşması bakımından tarafların tacir olması nedeniyle ticari nitelikteki davadır. TTK 5/A maddesi 1. fıkrasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı ve arabulucuya başvuru şartı mahiyeti gereği sonradan tamamlanamayan özel dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, mahkemece verilen dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı usul ve yasaya uygundur.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/09/2020 tarih, 2019/500 Esas – 2020/480 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin takdiren üzerinde bırakılmasına,5-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/01/2021