Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1917 E. 2022/1514 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1917
KARAR NO: 2022/1514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI: 2016/605 – 2020/292
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından eski dönem kullanımlarına ilişkin olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile sonrasında tekrar Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, bu kapsamda müvekkili şirketin hesabına haciz konularak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına davalı kurum tarafından haricen tahsilat yapıldığını, bu kapsamda mükerrer ödeme kapsamında müvekkilinin zarara uğradığından bahisle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi ve 10.000,00-TL manevi tazminat zararının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkilinin davalı şirket ile 11/06/2014 tarihinde davacı adresindeki … nolu tesisata ilişkin abonelik sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı şirket adına usulsüz elektrik kullanımı yapıldığı tespit edildiğini, davalı hakkında mükerrer takip değil 2 farklı tutanağa ilişkin ayrı ayrı takiplerin başlatıldığını, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olmadığını, müvekkili kurum tarafından yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu savunarak haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…davalının takip yapmakta haklı olduğu anlaşılmakla davacının maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine….” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Düzenlettirilen bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunu, çelişki giderilmeden ikinci ek rapor esas alınarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirket yetkililerine şirket merkezine gelerek enerjiyi kesmekle tehdit etmeleri nedeniyle davacı şirketin uluslararası şirketlerle yaptığı toplantıların yarım kaldığını projelerin bu sebeple iptal olduğunu ve mahrum kalınan kar nedeniyle uğranılan zararın tazmini gerektiğini, davalı şirketin haksız fiilinin taciz boyutuna ulaştığını ve davacı şirketin ticari itibarının zedelendiğini bu nedenle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına ve davanını kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Manevi tazminat yönünden yapılan incelemede; Haksız hacze dayalı manevi tazminat 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Olayda davalının kötü niyetli olmadığı ve davacının ağır bir zararı doğmadığı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğrudur. Maddi tazminat yönünden yapılan incelemede; Maddi tazminat talebi yönünden haczin haksız çıkması halinde alacaklı, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan sorumlu olacaktır. Haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Somut olayda davacı şirket hakkında 25.04.2012 ve 13.11.2012 tarihlerinde düzenlenen iki farklı tutanakla davacı şirketin sözleşme yapmadan elektrik kullandığı tespit edilmiştir. Davalı şirket tarafından söz konusu tutanakların her biri ayrı icra takibine konu edilmiş olup borcun davacı şirket tarafından ihtirazi kayıt dahi ileri sürülmeksizin haricen ödenerek icra dosyalarının infaz edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı tarafça borçlu olmadığına ilişkin bir kayıt ve mahkeme kararı ortaya konulmadığından maddi tazminat talebinin de reddine karar verilmesi doğrudur. İlk derece mahkemesince HMK’nın 198.maddesi uyarınca deliller serbestçe değerlendirilerek hükme esas alınan 13.03.2020 tarihli bilirkişi heyeti raporu denetime elverişlidir. Bu bağlamda davacı vekilinin istinaf istemi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b.1. Maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/605 Esas- 2020/292 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40-TL harçtan mahsubu ile kalan 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/05/2022