Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1890 E. 2021/102 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1890
KARAR NO : 2021/102
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2020
NUMARASI : 2020/306 – 2020/273
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin gayrimenkul alım-satımı işleri yaptığını, müvekkilinin davalı şirkete ait “www….com” isimli internet sitesine üye olarak gayrimenkul alım-satım ilanlarını bu site üzerinden yapmaya başladığını, anılan internet sitesinde yer alan ve gerçeğe aykırı bilgiler veren ilanlar hakkında gerekli bildirimlerin müvekkili tarafından yapıldığını, davalı tarafça müvekkilinin hatalı ilan bildirimi yaptığı 3. şahıslara müvekkilinin bilgilerinin verildiğini, müvekkilinin 3. şahıslarca tehdit edildiğini, işyerinin basıldığını, neticede işyerinin kapatılmak zorunda kalındığını, davalının müşteri temsilcisi tarafından müvekkilinin isminin ve iletişim bilgilerinin 3. şahıslara verildiğini, müvekkilinin anılan internet sitesinde 112 adet aktif ilanı ile gayrimenkul alım-satım işi yapar halde iken davalının usul ve yasaya aykırı bilgi paylaşımı nedeni ile işyerinin kapatıldığını belirterek davalı tarafça müvekkilinin kişisel verilerinin üçüncü kişiler ebilgi ve rızası olmadan paylaşılması sebebi ile müvekkilinin manevi zararına istinaden 300.000,00-TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tazminine, davalı tarafça müvekkilinin kişisel verilerinin üçüncü kişilere bilgi ve rızası haricinde paylaşılması ve müvekkilinin maruz kaldığı tehdit, baskı ve hakaretler sebebi ile işyerini kapatmak zorunda kalması sebebi ile uğramış olduğu maddi zarar tespit edildiğinde arttırılmak üzere şimdilik 100.000,00-TL maddi tazminatın faizi ile birlikte tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın niteliği gereği görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, davacının iddiaları ile müvekkili şirkete yüklemeye çalıştığı hususlar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, iddiaların mesnetsiz olduğunu, dolayısı ile davacının taleplerinin hukukî dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın öncelikle usul bakımından, bu talebin kabul edilmemesi halinde esas bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Davacı vekili tarafından yargılama aşamasında dosyaya sunulan arabuluculuk son tutanağı düzenleme tarihinin 25/02/2020 olduğu, davanın 10/12/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 22/3 maddesinde “…(3) Dava dilekçesi içeriğinden açıkça arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde derhal herhangi bir usuli işlem yapılmadan ve duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü yer almaktadır. Açıklandığı üzere somut olayda arabuluculuk başvurusu sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın dava tarihinden önce düzenlenmediği sabittir. HMK 115 maddesinde dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği ifade edilmiştir. HMK 138 maddesinde ise dava şartları ile ilgili olarak dosya üzerinden karar verilebileceği düzenlenmiş olmakla dava dilekçesinin ve eklerinin incelenmesi sonucunda 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanununun 18/A maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; zorunlu arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması durumundan, başvuruda bulunmak için süre verilmeden davanın usulden reddine karar verilmesi yasa aykırı olduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede: Dava: davalının, kişisel verilerini rızası dışında paylaşması sonrasında dava dışı kişilerin haksız eylemleri sonucunda oluşan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekili eksikliğin giderilmesi için süre verilmeden davanın reddine karar verilmesinin usule uygun olmadığı gerekçesi ile istinaf yoluna başvurmuştur.19/12/2018 günlü Resmi Gazete de yayımlanarak 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 06/12/2018 tarih 7155 sayılı Kanunun 20. maddesiyle Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü içermektedir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A-2 maddesi uyarınca, “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanundan doğan hukuk davaları ticari dava sayılmaktadır. Davanın konusu çalışma hürriyetini engelleme ve kişisel verilerin temini bakımından, tarafların tacir olması nedeniyle ticari nitelikteki davadır. TTK 5/A maddesi 1. fıkrasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı ve arabulucuya başvuru şartı mahiyeti gereği sonradan tamamlanamayan özel dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, mahkemece verilen dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı usul ve yasaya uygundur.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/07/2020 tarih, 2020/306 Esas – 2020/273 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin takdiren üzerinde bırakılmasına,5-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/01/2021