Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1871 E. 2022/1674 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1871
KARAR NO: 2022/1674
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2015/999 – 2020/169
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafça, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ve … aleyhine “Keşidecinin … Tic. Ltd. Şti., lehdarının … olduğu 20/01/2011 tediye tarihli, 203.500,00-USD tutarlı bonoya istinaden İst. … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalının kötüniyetli hareket ettiğini, … Tic. Ltd. Şti. tarafından “teminat senedi” olarak verilen senet üzerinde tahrifat yapıldığını, dosya borçluları tarafından takip konusu senedin teminat senedi olduğundan bahisle takibin iptali talebiyle dava ikame edildiğini ve yapılan yargılama neticesinde takibin iptaline karar verildiğini, kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, takibin iptali talepli yargılama devam ederken, takip dosyası üzerinden kötüniyetli olarak davalı tarafından icrai işlemlere devam edildiğini ve 3. kişi müvekkili şirketin ticari hayatı için büyük önem arz eden menkul malları üzerinde hukuka aykırı bir şekilde haciz işlemleri tesis edildiğini, müvekkiline ait ve istihkak iddialarına konu haczedilen malların davalara rağmen işlemlerin hızlıca gerçekleştirildiğini ve 06/03/2012 tarihinde haczedilen malların 13/04/2012 tarihinde icra kanalıyla satışa konu edildiğini, ilk ihale ile satılamayan mahcuzların 18/04/2012 tarihinde ikinci ihale ile davalı tarafından alacağına mahsuben satın alındığını, her ne kadar taraflarınca, istihkak iddialarına ilişkin yargılamanın sürdüğü İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/377 Esas sayılı dosyasından haczedilen menkullerin satışının engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep edilmiş ise de mahkemece taleplerinin reddine karar verildiğini, haczedilen mallarının satışının engellenemediğini, mahcuzların satımı için yapılan ihalelerin de hukuka aykırı şekilde gerçekleştirildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası üzerinden yapılan haksız ve hukuka aykırı 06/03/2012 tarihli haciz işlemleri ile müvekkilinin haciz ve satış konusu yapılan toplam bedeli karşılığı olan 30.440-TL’nin haciz tarihi 06/03/2012’den itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsilini, müvekkilinin, makinelerine el konulması neticesinde müşterilerinin siparişlerini yetiştiremediğini, bu nedenle ciddi maddi zararlara uğradığını, bu açıdan müşteri ve kazanç kaybı yaşadığını, belirsiz alacak davası olarak ikame ettikleri işbu dava ile haksız ve hukuka aykırı uygulanan haciz işlemleri nedeniyle müvekkilinin iptal etmek durumunda kaldığı ya da müşterilerce iptal edilen siparişleri yaşadığı müşteri kaybı ve yine mahcuzları kullanamaması nedeniyle uğradığı zararın, mahrum kaldığı kazanç ve kâr kaybının giderilmesi amacıyla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi tazminatın haciz tarihi 06/03/2012’den itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından ikame edilen İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesi 2012/377 Esas 2015/274 Karar sayılı dosyası incelendiğinde, dosya münderecatına ilişkin konusunda uzman bilirkişilerce tanzim edilmiş 15/07/2013 tarihli raporda,”davacı … Tekstil’in istihkak iddiasında bulunduğu adresin borçlusu … Tekstil’in takibe konu senette kendi adresi olarak gösterdiği adres ile aynı olduğu ve davaya konu edilen icra takibinin de usulüne uygun olarak işbu adrese yapıldığı, haciz esnasında yapılan evrak araştırmasında … Tekstil. Ltd. Şti.’ne ait 10 adet teklif mektubu bulunduğu, Ticaret sicili kayıtlarında yapılan incelemede … Tekstil’in şirket ortaklarının; 17/02/2015 tarihi itibariyle 15 yıl için münferiden …, … Tekstil’in 13/09/2006 sirküler kaydında ilk üç yıl için şirket müdürlerinin … ve … olduğunun…” tespit edildiğini ve her iki şirketin aynı yerde hizmet vermekte olduğunu, aynı ortaklarla aynı iş kolunda görev yapmakta olduğunu, bu nedenle davacı şirketin istihkak iddiası mesnetsiz olduğundan buna dayanak talep edilen alacak kalemlerinin kabulünün mümkün olmadığını, davalı tarafın takibe konu senede ilişkin açmış olduğu davalarda ileri sürdüğü iddalarını destekler hiçbir delil ibraz edemediklerini, bu durum davacı tarafın kötü niyetle hareket ederek müvekkili yıpratmak ve ödemekle yükümlü olduğu meblağı geciktirmeye çalışmak amacıyla yargı yolunu kullandığını açıkça ortaya koyduğunu, takibin iptal olma sebebinin, senette kurşun kalemle yazılmış akabinde silinmiş ancak kimin tarafından silindiği bilinmeyen yazıların varlığının olduğunu, söz konusu senette kurşun kalemle yazılmış yazılar bulunmakta olduğunu, kim tarafından neden ve nasıl silindiği bilinmediğini ve yargı makamlarınca tespit edilemediğini, bu gerekçe ile kimin tarafından ne zaman, hangi gerekçeyle silindiği belli olmayan yazıların silinmesinin müvekkile yüklenmesinin hiçbir hukuk normu ile örtüşmediğini, takibe konu senedin teminat amacıyla verilmediğini, silinmesi mümkün olan kalemle senede yazı yazılmasının hayatın olağan akışına ve yasa hükmüne uygun olmadığını, senet üzerinde müvekkilin tahrifat yaptığını kanıtlayan bir delilin dosya münderecatına sunulmadığını, yukarıda açıklanan nedenlerle, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü. İlk Derece Mahkemesince; Davacı, (üçüncü kişi) haksız yere müvekkilinin iş yerinde yapılan haksız haciz işlemi nedeniyle, müşterilerin siparişlerini iptal ettiği,müvekkili tarafından taahhüt edildiği halde yerine getiremeyecek olması nedeniyle iptal edilen siparişler nedeniyle de müşteri kaybı ve haczedilen menkulleri kullanamaması dolayısıyla kazanç kaybı ve kar mahrumiyeti yaşadığını ileri sürerek maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Dava dışı borçlu … Tic. Ltd.Şti. ile davacı (üçüncü kişi) şirket arasında ticari sicil kayıtlarına göre organik bağ bulunması, haciz mahallinde, dava dışı borçluya ait evraklar bulunması ve davacının bunları açıklayamaması yanında, haczedilen menkullerin mülkiyetinin davacıya (üçüncü kişiye) ait olduğunun ispatlanamaması, haciz tarihinin 06/03/2012, davacı şirketin kuruluş tarihinin 21/02/2012 olması ve 29/01/2019 tarihli bilirkişi raporu ile bilirkişilerce,” davacı şirketin yeni kurulan şirket olması, dosyada başkaca karşılaştırma yapılacak belge ve veri bulunmadığının tespit edildiği” ancak davacının dava dışı … Tic. Ltd.Şti.’nce düzenlenen belgelere göre maddi tazminat (kâr ve kazanç) kaybı hesabının yapılmış olması, her ne kadar davacının … Tic. Ltd.Şti. ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında, 29/02/2012 sipariş tarihli 25/04/2012 teslim tarihli ve 05/03/2012 sipariş tarihli ve 30/04/2012 teslim tarihli toplam değeri 217.728,00-USD. olan siparişlere ve siparişlerin iptal edildiğine ilişkin belgeler sunulsa da, söz konusu belgelerin iki taraf arasında her zaman temini ve düzenlenmesi mümkün nitelikte belgeler olması, davacı (üçüncü kişi) yanca, başkaca somut delil sunulmaması nedeniyle davacının maddi zarar iddiası ispatlanamadığından, davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacı vekili, haksız haciz ve satış işlemleri nedeniyle, manevi tazminat talep etmiştir. Davalı hakkında kamu kurumunu aracı kılarak dolandırıcılığa teşebbüs ve sahtecilik suçundan, İstanbul 7.Ağır Ceza Mah. kamu davası açılmış ise de, bu dava sonunda verilen, 2013/295 E. -2014/713 K. 25/12/2014 tarihli karar ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu karar bir mahkumiyet kararı sayılmayacağından hukuk hakimini bağlamayacağı, (Yargıtay HGK ,2017/19-897 E.-2018/464 K. 14/03/2018 tarih), İstanbul 2.İcra Hukuk Mah.2014/39 E. -2014/284 K, 19/03/2014 karar tarihli dosyasından verilen karar ile icra takibinin, senedin teminat senedi olması ve alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle iptal edilmesi nedeniyle davalının kötü niyetinden bahsedilemeyeceği, dosyada haciz ve muhafaza işleminden başka üçüncü kişilere haciz ihbarnamesi gönderilmemesi, menkul haczi esnasında, alacaklı vekilinin talebi üzerine,davacı (üçüncü kişiye) ait iş yerinde yapılan aramada borçlu şirkete ait bir takım evrakların bulunması üzerine haciz ve muhafaza işleminin yapılmış olması, davacı (üçüncü kişinin) işyerinde borçluya ait bu evrakların bulunmasının açıklanamamış olması, davacı (üçüncü kişi) tarafından açılan istihkak iddiasının esas nedeniyle karara bağlanmamış olması ve haczedilen menkullerin mülkiyetine ilişkin iddiasını ispatlayamaması nedeniyle, haczin haksızlığından bahsedilemeyeceğinden, davacı (üçüncü kişinin) manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmıştır. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu haciz işleminin davalı yan tarafından haksız bir şekilde gerçekleştirildiğini, haksız işlem dolayısıyla müvekkilinin maddi zarara uğradığı sabit iken haklı taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin işbu haksız haciz ve satış işlemleri sebebiyle manevi zarara uğradığının da izahtan vareste olduğunu iddia ederek yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; davacı (üçüncü kişinin), haksız hacizden kaynaklanan, haczedilen malların bedellerinin tazmini ile maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline ilişkindir. İstanbul … …. E. sayılı dosyasından alınan haciz kararı ile, 06/03/2012 tarihinde hacze gidilen adreste işe başlama tarihi 21/02/2012 olan davacı … San. ve Tic. Ltd.Şti.’nin bulunduğunun tespit edildiği, şirket içerisinde yapılan evrak araştırmasında, dava dışı borçlu … San. ve Tic. Ltd.Şti.’ne ait teklif formları bulunduğu, bu nedenle alacaklı vekilince, hacze gelinen adreste mevcut işyerinin borçluya ait olduğu iddia edilerek haciz işlemi talep edildiği, davaya konu menkullerin haczedildiği ve muhafaza altına alındığı, bu sırada şirket çalışanı olduğunu beyan eden …’ın, hacze itiraz ettiği ve istihkak iddiasında bulunduğu görülmüştür. Dava dosyasına celbedilen, İstanbul 2.İcra Hukuk Mah.2014/39 E. -2014/284 K, 19/03/2014 karar tarihli dosyasının incelenmesinde, dava dışı borçlu … Tic. Ltd.Şti.’nin 03/11/2011 tarihinde, İstanbul …İcra Müd…. E. sayılı takibin iptalini teminen, tedbir talepli açılan davada 10/02/2012 tarihinde verilen tedbir kararının uygulanmadığı, 2011/2043 E.-2012/1870 K. sayısı ile 14/11/2012 tarihinde davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 12.HD.04/07/2013 tarih, 2013/16468 E.-2013/25392 K. sayılı kararı ile “… senet arkasındaki kayıtlardan okunabilen kısmına göre, bononun yurt dışı kredi finansmanının teminatı olarak verildiğini gösterdiği, TTK.’nun 688/2.maddesi (6102 sayılı TTK.m.776) anlamında kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içermediğini, bu durumda alacağın varlığını ve miktarının yargılamayı gerektirdiğinden bu bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağını,…. takibin iptaline karar verilmesi gerektiği …” gerekçesi ile bozulduğu ve yerel mahkemece, davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müd…. E. sayılı dosyasına konu senedin, “…teminat senedi olduğu, kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği anlaşıldığından..” takibin iptaline karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. İstanbul 7.Ağır Ceza Mah. 2013/295 E. -2014/73 K. 25/12/2014 tarihli kararında, davalı/sanık …’nın, “… bono vasfında olmayan kayıtsız şartsız borç ikrarını taşımayan, icra takibine konu bononun arkasındaki kayıtları kimyasal silinti ile silerek vasfında değişiklik yaptığı evrakı kambiyo senedi haline getirdiğinin, İstanbul 2.İcra Hukuk Mah.2011/2043 E. (bozmadan sonra 2014/39 E.) sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile anlaşıldığı, davalı/sanığın kamu kurumunu aracı kılarak dolandırıcılığa teşebbüs ve sahtecilik suçlarından mahkumiyetiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına….” karar verildiği, kararın 10/03/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İstanbul 21.İcra Hukuk Mah. 2012/604 E.-2014/46 K., 21/01/2014 karar tarihli kararı ile dava dışı borçlu … San. ve Tic. Ltd.Şti. tarafından açılan haczedilen ve muhafaza altına alınan menkul malların, satışına ilişkin 18/04/2012 tarihli ihalenin feshi talepli davada, ihalenin feshine karar verildiği ve kararın 05/01/2015 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. İstanbul 21.İcra Hukuk Mah. 2012/608 E.-2014/45 K., 21/01/2014 karar tarihli kararı ile davacı (üçüncü kişi) tarafından açılan, haczedilen ve muhafaza altına alınan menkul malların, satışına ilişkin 18/04/2012 tarihli ihalenin feshi talepli davada, davacının aktif husumet yokluğundan davasının reddine karar verildiği görülmüştür. Manevi tazminata yönelik istinaf incelemesinde; Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür.Haciz işleminin borçlu olmadığını bildiği veya borçluya ait olmadığını bildiği kişi ve eşyaya yönelik yapılması durumunda haksız haciz söz konusu olur. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötüniyetinin ve ağır kusurunun varlığı gereklidir. Her ne kadar davacı haksız işlemden dolayı tazminat talep etmişse de İstanbul 2.İcra Hukuk Mah.2014/39 E. -2014/284 K, 19/03/2014 karar tarihli dosyasından verilen karar ile icra takibinin, senedin teminat senedi olması ve alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle iptal edilmesi nedeniyle davalının kötü niyetinden bahsedilemeyeceği, dosyada haciz ve muhafaza işleminden başka üçüncü kişilere haciz ihbarnamesi gönderilmemesi, menkul haczi esnasında, alacaklı vekilinin talebi üzerine, davacı (üçüncü kişiye) ait iş yerinde yapılan aramada borçlu şirkete ait bir takım evrakların bulunması üzerine haciz ve muhafaza işleminin yapılmış olması, davacı (üçüncü kişinin) işyerinde borçluya ait bu evrakların bulunmasının açıklanamamış olması, davacı (üçüncü kişi) tarafından açılan istihkak iddiasının esas nedeniyle karara bağlanmamış olmasına göre haczin haksızlığından bahsedilemeyeceği, taraflar arasında borç ilişkisi olduğuna ilişkin bazı emareler olduğu, bu doğrultuda icra takibi yapmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, takip sonucun da ya da menfi tespit davasında borçlu olmadığının tespit edilmesinin haczi haksız kılmayacağı, ufak emarelerin dahi işlemi haksız olmaktan çıkartacağı, davalının takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve ağır kusurlu olmadığı anlaşılmakla manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğrudur. Maddi tazminata yönelik istinaf incelemesinde; 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. (Emsal Yargıtay 4. HD. Esas No: 2017/3918 Karar No: 2018/2985) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde ve hukukun uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine, davacının haczin haksızlığını, haczedilen menkullerin mülkiyetine ilişkin iddiasını ve maddi zararını ispatlayamamasına göre ilk derece mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/02/2020 tarih, 2015/999 Esas – 2020/169 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 1.250,00-TL harcın mahsubu ile kalan 1.169,30-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/06/2022