Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/173 E. 2021/2799 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/173
KARAR NO: 2021/2799
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2018/418 Esas- 2019/1118 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından, dava dışı… A.Ş aleyhine Bursa … İcra Müdürlüğü’nde…esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, icra dosyasında alınan talimat gereğince İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Sayılı dosyasında, borçlu sıfatı bulunmayan müvekkilinin iş yerinde yapılan hukuki itirazlara rağmen 21/11/2016 tarihinde uzun süre haciz uygulandığını, haciz esnasında müvekkil şirket yetkilileri tarafından, borçlu ile herhangi bir organik bağlantı bulunmadığı, sadece ticari ilişkiden kaynaklı cari hesabın söz konusu olduğunun beyan edilmesine ve icra müdürlğünce yapılan araştırmada herhangi bir evraka rastlanmamasına, sadece taraflar arasındaki et alım satımından kaynaklanan cari hesap ekstrelerine rastlanmasına rağmen, haksız haczin sürdürüldüğünü, davalının, borçlu şirketin eski yetkilisine ait şirketin internet sitesinde yayınlanan bilgilerden yola çıkarak haksız haczin sürdürdüğünü, ticari şirketlerin tüzel kişilerinin bulunması nedeniyle şirket yetkililerinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, internet sitesinin borçlu ile ilgisinin olmadığını… internet adresinin…Ltd. Şti. Ne ait olmasına rağmen borçlunun …A.Ş olduğunu, ancak haciz sırasında alacaklı vekilince ”borçlu firma yetkilisinin sahip olduğu marka bilgilerinde üretim adresinin istihkak iddiasında bulunan firmanını adresi ile aynıdır… Bununla birlikte ito kayıtlarını dosyaya sunuyorum, kısa süre önce firmadan ayrılan … nin 2 yıl boyunca müteselsil sorumluluğu devam etmektedir.” ifadelerini yazdırarak, borçlu şirketin eski yetkilisinin borçtan şahsen sorumlu olduğunu iddia ettiğini ancak …’nin de dosyanın borçlusu olmadığını, şirket ortaklarının da şirketin borcundan şahsi sorumluluklarının bulunmadığını, haczedilen mallar için açılan istihkak davası sonucu Bursa 5. İcra Hukuk Mah. 2016/1656 esas sayılı dosyası ile müvekkilinin haklı bulunarak haczin kaldırıldığını, ancak dava süresince davacının bu kez de çekten kaynaklanan alacağı sebebiyle borçlu aleyhine Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında başlattığı takibe ilişkin ödeme emrinin müvekkilinin adresine gönderildiğini, tebligatın şerh konularak iade edildiğini, borçlu şirketin ticaret sicilindeki adresinin farklı olmasına rağmen müvekkilinin muamele merkezinde tebligat yapılmasının usulsüz olduğunu, davalının cebri icra organlarını kullanarak müvekkilini mağdur ettiğini, dava dışı şirketten olan alacağını, müvekkilinden tahsile çalıştıklarını, haksız haciz nedeniyle müvekkilinin bir kısım resmi mercilere şikayette bulanarak dava açtığını, yapılan işlemler için giderler yapıldığını, haksız haciz sırasında haciz süresince müvekkilinin bilgisayar ve kasa ekipmanlarının haciz edilmesi nedeniyle yaklaşık 5 saat satış yapılamadığını, bunun yanı sıra müvekkilinin de manevi zararının da oluştuğunu ileri sürerek toplam 2.641,00-TL maddi 50.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “… Davalı tarafça yapılan takibin kesinleşmesinden sonra, dava dışı borçluya ait hak ve alacaklar ile 3.kişide kurulan borçlunun hak ve alacaklar üzerine ayrıca borçlunun 3. Kişideki mal varlığı üzerine haciz talep etme hakkı doğar. Haciz yapılan adresin 3. Kişi olan davacıya ait adres olması nedeniyle yasada aranan bir kısım koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Aksi halde haciz eylemi haksız fiil olarak kabul edilerek, tazminatı verilmelidir. Bu kapsamda yapılan haciz sırasında borçlu şirketin eski yöneticisine ait fatura ve cari hesap ekstersinin bulunması, borçlu şirketin eski yetkilisi tarafından kullanılan markanın tanıtımında üretim adresi olarak, haciz yapılan adresin gösterilmesi ve davacıya ait bir kısım üretim ve kalite bilgilerinin borçlu şirketin eski ortağı olan …’ye ait markanın tanıtıldığı internet sitesinde yayınlanmış olması nedeniyle İİK’nın 97/a maddesi’ndeki mülkiyet karinesinin alacaklı lehine olduğu ve bu kapsamda haciz yapılmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Yasada düzenlenen ve alacaklının alacağını kovuşmasını sağlayan haciz ve cebri işlemlerini kasten zarar verme amacıyla yapıldığının kabulü halinde haksız fiili sayılacağı, yukarıda yapılan tespitler ışığında yapılan haczin kasten davacıya zarar verme amacı taşımadığı, yapılan işlemlerin kanuni ön gördüğü karinelerden yararlanılarak yapıldığı, istihkak iddiasının davacı lehine sonuçlanmasının haczin haksız ve kötü niyetli olduğuna karine olmayacağı, bu durumda yasalarca tanınan zor kullanma hakkının alacaklı tarafından alacağının tahsili amacıyla kulllanıldığını kabul edilerek davacının sabit görülmeyen maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece mahkemesince verilen kararın haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirkette haksız haciz işlemleri uygulandığın, müvekkili şirketin borçlu firma ile ilgisinin bulunmadığını, davalının, borçlu şirketin eski yetkilisine ait yeni şirketin internet sitesinde yer alan bilgileri esas alarak müvekkilinin iş yerinde haciz uygulamasının yerinde olmadığını, müvekkilince açılan istikhak davasında haczedilen ürünlerin müvekkiline ait olduğuna karar verildiğini, cebri icra işlemlerinin kasten zarar verme amaçlı kullanıldığını, haksız haciz nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Her ne kadar davacı haksız işlemden dolayı tazminat talep etmişse de davacı şirket ile dava dışı borçlu olan şirket arasında bağlantı olduğuna ilişkin bazı emareler olduğu, bu doğrultuda haciz işlemi yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, ufak emarelerin dahi işlemi haksız olmaktan çıkartacağı, davalının haciz işleminde kötü niyetli ve ağır kusurlu olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. ( Yargıtay 4.HD. ESAS NO: 2017/3918 KARAR NO: 2018/2985) Somut olayda, yapılan haciz işleminin haksız haciz olarak değerlendirilemeyeceği, maddi bir zarar oluşmadığından bu kapsamda maddi tazminat şartlarının oluşmadığı, manevi tazminat talebi yönünden ise davalının kötü niyetli ve ağır kusurlu olmadığı ve ağır bir zarar da doğmadığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle ilk derece mahkemesi kararı usule ve yasaya uygun olup davacı vekilinin istinaf istemi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’ nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/418 Esas – 2019/1118 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 54,40-TL’nin düşümü ile eksik kalan 4,9-TL harcın istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/12/2021