Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1371 E. 2022/990 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1371
KARAR NO : 2022/990
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2020
NUMARASI : 2017/998 Esas – 2020/158 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Güvenli önlemleri alınmadan yapılan inşaat çalışmaları sebebiyle davacı tarafa ait özel oyun anaokulunda hasar meydana geldiğini, inşaat çalışmalarında gerekli güvenlik önlemleri alınması için çaba sarf edilmişse de bir sonuç elde edilmediğini, inşaatta yapılan kalıp sökülmesi esnasında bir kalas davacı tarafa ait özel oyun anaokulunun çatısına dikey olarak düşmek suretiyle yuvanın üst kata çıkan merdiven boşluğuna saplandığını ,davacı tarafın davalı aleyhine Beyoğlu 47.noterliğinin 19.09.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle inşaatın durdurulmasını talep ettiklerini, davalı tarafından yapılan inşaat sebebiyle davacı tarafın maddi kaybı katlanarak devam ettiğini ,davalı tarafından 750.00 TL tutarındaki zararın depo edildiği belirtilmişse de davacı tarafın zararının 750.00TL ile sınırlı olmadığını, süre gelen bu ihlaller sebebiyle birçok veli öğrencinin okul kaydını iptal ettirdiğini ve kayıt yaptırmak için gelen velilerin de anaokulun yanındaki söz konusu inşaatın tedbirsiz olması sebebiyle kayıt yaptırmaktan vazgeçtiğini, inşaat çalışmaları güvenlik önlemleri alınmadan devam ettiği sürece davacı tarafın maddi zararı katlanarak devam ettiğini, okul öncesi yaştaki çocukların hayatı tehlikeye atılarak davacı tarafın güvenirliğinin sarsılmış ve itibarının zedelendiğini, davalı tarafın işi bırakması nedeniyle alacağımızın teminat altına alınması ve mağduriyetimize neden olmaması bakımından davalı adına kayıtlı gayrimenkul ve araç bulunması halinde kaydına teminatsız olarak ihtiyati haciz konulması ve davacının maddi zararının belirlenmesi ile bu doğrultuda şimdilik 25.000,00 TL maddi tazminatın ve davacı tarafın mağduriyeti nedeniyle 7.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafın sözde kar zararlarının miktarı bir önceki yıl olan 2015 yılının vergi dönemlerinde şayet ödenmiş ise vergi dairesi bildirim ve ödemeleri ile de net olarak belirlenebilir olacağı için dava değerini bu duruma göre bildirmesi ve ticari defterleri ile 2015 yılına ilişkin vergi beyannameleri ve vergi dairesi tahakkuklarının incelenmesi gerektiğini, davalı taraf davacı tarafa 750 TL borçlu gözükmekle birlikte iş bu bedeli ödemek için irtibat kurmaya çalışıldığını, hesap numarası edinmeye çalışıldığını, ancak hiçbir şekilde davacı tarafa belirtilen meblağı yatırılacak hesap bilgisinin davalı tarafa verilmediği gibi kati surette meblağ teslim alınmadığından davalı tarafça tevdi mahalli tayim istendiğini bu başvuru neticesinde bilirkişi raporu ile hüküm tesis edilen 750 TL nin iki aylık faizi ile birlikte toplam 761.25 TL olarak tayin edilen yere ödeme yapıldığını, bu ödeme dışında davalı tarafın davacı tarafa hiçbir şekilde borcu bulunmadığını, ayrıca işçilik masraf dahil 750 TL tutarlı ve 1 saat süresinde yapılabilecek bir tadilat tamirat işinin bu kadar abartılarak anlatıldığını, davalı tarafın yapmış olduğu inşaat çalışmalarında gerekli güvenlik önlemleri alındığını, davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince; “… Yapılan değerlendirme neticesinde 30.06.2016 tarihinde davalı tarafa ait inşaat alanından kalıp yapımında kullanılan kalasın davacı tarafa ait oyun anaokulunun çatısını kırarak içeri girdiği anlaşılmıştır. Meydana gelen kazada davacı tarafın herhangi bir kusurundan bahsedilemeyecektir. Kalas okulun çatısını kırmak suretiyle içeriye girmiştir. Olayın meydana gelmesinde davalı tarafın %100 kusuru vardır. Bu kapsamda davacının maddi zararlarının hesabı mali müşavir ve eğitim ekonomisi uzmanından rapor aldırılmıştır. Bilirkişi yıllar itibari ile öğrenci sayıları, olayın gerçekleştiği tarih ile sonraki öğrenci sayıları baz alınarak düzenlemiş olduğu 02.01.2020 tarihli raporlarında 81.253,80TL maddi zararın meydana geldiği şeklinde mütalaa vermiştir. Düzenlenen rapor bilimsel uyuşmazlığı aydınlatıcı ve denetlenebilir olduğundan hükme esas alınmıştır. Davacının manevi tazminat talebi TBK 58 kapsamında değerlendirilmiş olup, çocukların emanet edildiği, hizmet çerçevesinin çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının ön planda olduğu bir okulda meydana gelen bu olayda davacı tarafın kişilik haklarının zedelendiği anlaşıldığından 7.500,00 TL manevi tazminat …” karar verilmiştir.
Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, Mahkemenin dilekçe aşamasından sonra ibraz edilen delilleri toplamasının usule aykırı olduğunu, son duruşmada sözlü yargılamaya geçileceğine ilişkin ihtarat yapılmadığına, Olayda müvekkilinin kusurunun araştırılmadığını, bilirkişi raporunda belirlenen öğrenci kaybı rakamına ne şekilde ulaşıldığının anlaşılamadığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacının ticari ünvanının doğrudan etkilenmediğini ve manevi tazminat talebinin reddedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede;
Dava; haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Maddi tazminat yönünden yapılan incelemede;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”. Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Somut olayda davalı tarafından yürütülen inşaat işleri sırasında beton kalıp kalasının davacıya ait okulun çatısına saplanarak içeriye girdiği ve hasara neden olduğu, dosya kapsamından olayın meydana gelmesinde gerekli önlemleri almayan davalının kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davalı kendi kusuruyla neden olduğu maddi zararı tazminle yükümlüdür. Dava 6100 sayılı HMK’ nın 107. Maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiş olup, olay nedeniyle zararın kapsamı başlangıçta davacı tarafça belirlenemeyeceğinden davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuka bir aykırılık bulunmamaktadır. HMK’ nın 198. Maddesi uyarınca mahkemece deliller serbestçe değerlendirilmiş ve maddi tazminata hükmedilmiştir. Yargılamada tahkikatın bittiği bildirilip taraf vekillerine son sözleri sorulduğundan davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf istemi yerinde değildir.
Manevi tazminat yönünden yapılan incelemede;
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri, bilinçsizleri ve acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (BK 49). Bunlardan TMK’nın 24. maddesi ile BK’nın 49. maddesi daha kapsamlıdır. TMK’nın 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 174, 287); bunların dışında BK’nın 49. maddesi uygulanır.
TMK’nın 24. ve BK’nın 49. maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Dosya kapsamından, davacının manevi tazminat isteminin, kendisine ait Anaokulunda meydana gelen hasar ve itibar kaybına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davalının dava konusu eylemi, davacının cismani zararına neden olmadığı gibi, TBK 58. maddesine göre (818 sayılı mülga BK’nun m.49) kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem de değildir. ( Yargıtay 4. HD Esas No: 2016/14131- Karar No: 2019/172) Davalı vekilinin manevi tazminat yönünden istinaf istemi yerindedir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve maddi tazminat talebinin kabulü ile 81.253,80-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi yönünde yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/998 Esas – 2020/158 Karar sayılı mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, yeniden hüküm oluşturularak;
1-Davanın KISMEN KABÜLÜ ile; 81.253,80-TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine alacağa 30/06/2016 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 5.550,45-TL karar harcından peşin alınan 555,02-TL ile 1.000,00-TL tamamlama harcı toplamı 1.555,02-TL’nin mahsubu ile bakiye 3.995,43-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 555,02-TL peşin harç, 1.000,00-TL tamamlama harcı ve 29,20-TL başvuru harcı toplamı 1.584,22-TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfolunan 1.890,35-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 1.730,60-TL ‘ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Maddi tazminat davası yönünden davacı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 11.362,99-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen manevi tazminat davası yönünden davalı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
B- İstinaf incelemesi bakımından ;
1-Davalı tarafından peşin yatırılan 1.387,61-TL istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde kendisine iadesine,
2-Dosya üzerinden inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
3-İstinaf aşamasında istinaf yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin takdiren üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/04/2022