Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/122 E. 2020/111 K. 31.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/122
KARAR NO : 2020/111
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2019 tarihli ara karar
NUMARASI : 2019/930 Esas
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 31/01/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dava dışı finansal kiracı … San ve Tic. A.Ş.’yi devralmak suretiyle … ve … parsellerin finansal kiracısı olarak davalı … katılımcılarından biri olduğunu, davalı … 11/09/2019 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında çağrının usulüne uygun olarak yapılmadığını, gündeme bağlılık ilkesine uyulmadığını, mevzuata aykırı olarak ek katılım payı alınmasının kararlaştırıldığını belirterek, 11.09/2019 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında gündemin 4. Maddesi ile ilgili olarak alınan Ek Katılım Payı’na dair karaların iptali ile doğabilecek ağır zararların önlenmesi amacıyla kararların icrasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Toplantı davetinin usulüne uygun olarak yapıldığını, davacı tarafın toplantıdan ve gündemden haberdar olduğunu, toplantı ve karar çoğunluğunun sağlandığını, tüm usuli işlemlerin Bakanlık Temsilcileri huzurunda ve denetiminde yapıldığını, toplantı gündem maddelerinin hukuka uygun olup, yasaya uygun olarak görüşülüp oylandığını, daha önce yapılan genel kurulda alınan kararların katılımcılar ve … yönünden daha uygun olacağı düşünüldüğünden hep birlikte müzakereler yapılıp toplantı gündemine uygun olarak pürüzlerin düzenlendiğini, davacının askı süresi içerisinde itiraz hakkını kullanması gerektiğini, daha sonra yapacağı itirazların dinlenemeyeceğini, toplantıda alınan kararların OSB’nin genel menfaatine ilişkin olup, tüm katılımcıların mevcut kredi yükünden zararsız şekilde kurtulması veya daha az zararla ödemelerin planlamasının yapılmasının karar bağlandığını, katılımcıların zaten hale hazırda ödemekle yükümlü olduğu kredi borçlarının daha uygun şartlarda ve daha az faiz ile ödenmelerinin sağlamak amacıyla sunulan tekliflerin hep birlikte değerlendirildiğini, alınan kararın davacının da lehine olduğunu, davacının huzurdaki davayı açmasında hukuki bir yararının olmadığını ve iddialarının dinlenebilir nitelikte olmadığını belirterek, davacının tedbir taleplerinin ve davanın esasının reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen 09/12/2019 tarihli ara karar ile; “Açılan davada, İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nin 11/09/2019 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında gündemin 4. maddesi ile ilgili olarak alınan ek katılım payına dair kararı iptalinin talep edildiği, ayrıca tedbiren bu kararın icrasının ihtiyati tedbir yoluyla teminatsız olarak durdurulmasının talep edildiği, söz konusu tedbir talebinin ancak yargılama ile tartışalacak ve nihai hükümle birlikte değerlendirilecek bir husus olup, nihai kararla elde edilecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceği, …” gerekçesiyle, nihai hükümle ve yargılama sonucu hüküm altına alınabilecek amaca tedbir yoluyla ulaşılmayacağından davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu ara karar davacı vekiline 16/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekilince sunulan 23/12/2019 tarihli dilekçeyle istinaf başvurusunda bulunulmuş, gerekli istinaf harçları yatırılmış, bu dilekçe davalı vekiline 31/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekilince süresinden sonra sunulan 15/01/2020 tarihli dilekçeyle istinafa cevap verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının hukuka aykırı olarak alınan Genel Kurul kararına dayalı olarak müvekkile gönderdiği 08.10.2019 tarih ve 2019/603 sayılı yazı ile 1.205.865,00 TL bakiye katılım payının ödenmesini talep etmesi, aksi halde faiziyle birlikte tahsili cihetine gideceğini belirtmesi, bu şekilde müvekkili taciz ederek icra tehlikesi ile karşı karşıya bırakması hususlarının somut olayda ihtiyati tedbirin koşullarının sağlandığının kabulü için yeter delil olduğunu, somut olayda toplantıya çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündeme bağlılık ilkesi ihlal edilerek toplantıda gündemde olmayan hususların görüşüldüğünü, bu kapsamda mevzuata aykırı olarak toplantı sırasında verilen yeni bir teklifin oylamaya sunularak kabul edildiğini, ancak OSB. Başkanlığının katılımcıları fahiş tutarlarda ödeme yapmaya zorlayan tarzda kararlar alma hak ve yetkisinin olmadığını, bu hususun yargılamayı gerektirdiğinin kabulü halinde dahi, OSB. Yönetmeliğindeki görev ve yetki tanımına rağmen ve buna aykırı olarak davalı OSB’nin Genel Kurul kararına dayalı olarak müvekkilinden yüksek meblağda ödeme talep etmesi ve aksi halde faiziyle tahsili yoluna gidileceği yönündeki tehdidi karşısında Mahkemece nihai hükümle ve yargılama sonucu hüküm altına alınabilecek amaca tedbir yoluyla ulaşılamayacağından bahisle tedbir talebinin reddine karar verilmesinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, ara kararda emsal olarak gösterilen İstanbul BAM. 4. Hukuk Dairesinin 2019/750-836 E/K. sayılı kararının somut olayda uygulama yeri olmadığını belirterek, istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkemenin 09/12/2019 tarihli tedbir talebinin reddine dair ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesi 2 haftalık süresinde olmadığından dikkate alınmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava: Davalı OSB’nin 11.09/2019 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında gündemin 4. Maddesi ile ilgili olarak alınan Ek Katılım Payı’na dair kararların iptali talebine ilişkindir.Dairemizin istinaf yoluyla önüne gelen uyuşmazlık ise; bu davada talep edilen “meydana gelebilecek telafisi imkansız zararların önlenmesi amacıyla bu kararların uygulanmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi” talebinin reddine dair verilen ara karara yöneliktir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/2 maddesine göre, talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hallerde hakim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim her somut olayda ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK’nın 396.maddesi uyarınca durum ve koşulların değişmesi halinde mahkemesince ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verilmesi her zaman mümkündür.Yukarıda yazılı madde hükmü uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir konulması talep edilen mal yada hakkın dava konusu olması gerekir. Ancak nihai hükümle ve yargılama sonucu hüküm altına alınabilecek amaca tedbir yoluyla ve ara kararla ulaşılamaz. Somut olaya gelince; davanın konusunun davalı … Dudullu OSB’nin 11.09/2019 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında gündemin 4. Maddesi ile ilgili olarak alınan Ek Katılım Payı’na dair kararların iptali talebine ilişkin olduğu,, buna dair tedbir talebinin ancak yargılama ile aydınlanacak ve nihai hükümle birlikte değerlendirilecek bir husus olup, nihai kararla elde edilecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceği, ilk derece mahkemesince bu doğrultuda tedbir talebinin reddine ilişkin verilen 09/12/2019 tarihli ara kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b.1 maddesi gereğince reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/930 Esas, 09/12/2019 tarihli ara kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile 10,00-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, HMK’nın 302. maddesinin 5.fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,3-Davacı tarafından yatırılan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından ayrıca yatırılan istinaf gider avansı bulunmadığından, iade konusunda karar verilmesine yer olmadığına, yaptığı giderin kendi üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,6-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/01/2020