Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1016 E. 2022/698 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1016
KARAR NO: 2022/698
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2017/899 – 2019/1006
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı … ve … adına kazı çalışmaları yapan … İnşaat ve … İnşaat’ın Ataşehir / İSTANBUL’da yaptığı iki ayrı noktadaki kazılarda müvekkiline ait kabloların hasar gördüğünü, işbu hasarlar sonucu yapılan incelemede müvekkili şirkette 14/07/2017 ve 29/07/2017 tarihlerinde toplam 31.583,39-TL zarar oluştuğunu, oluşan bu zararın giderilmesi için davalı …’ye 03/08/2017 tarihinde ve 16/08/2017 tarihinde 2 adet ihtarlı mektup ve hasar belgelerinin gönderildiğini ancak davalı tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla haksız fiili sonucu meydana gelen hasarlar nedeniyle oluşan 31.583,39-TL zararın hasar tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketlerden müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu olayda sahasında uzman şirkete işi ihaleyle verdiğini ve müvekkilinin işveren konumunda değil işin sahibi durumunda olduğundan müvekkiline atfedilecek bir husumet bulunmadığını, davacının hasar tarihinden itibaren faiz isteminde bulunamayacağı gibi haksız eylemden kaynaklanan davalarda ancak yasal faiz talep edilebileceğini, davanın … A.Ş. – … Ltd. Şti. Ve … İnş. Şti.’ne ihbar edilmesini, aleyhe hüküm kurulması halinde alacağa yasal faizin uygulanmasını talep etmiştir. İhbar Olunan … vekilinin cevap dilekçesinde; davacının dava konusu hasarın müvekkili şirketin üstlendiği iş nedeniyle olduğunu iddia etse de söz konusu hasarın bu faaliyetler çerçevesinde olduğuna dair herhangi bir delil sunmadığını, oysa bir zararın haksız fiil sebebiyle oluştuğu iddiasında illiyet bağının ispatının gerektiğini, hasarın kabulü anlamına gelmemekle birlikte davacının iddia ettiği bölgede 27/07/2018 tarihinde aşırı yağış sebebiyle sel afetinin meydana geldiğini ve müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince; ” olay öncesinde davalı veya taşeron firmasınca müracaat karşılığı alınmış alt yapı kazı müsaadesi bulunmadığı, eğer müracaat yapılmış olsa idi güzergahın davacı elemanları tarafından incelenmesinin mümkün olabileceği, bu minvalde Ataşehir İlçesi sınırları dahilinde yakın tarihlerde farklı noktalarda oluşan hasara kazı çalışmaları yapan taşeron firmanın kazı çalışmalarıyla sebebiyet verdiği, kablo derinliklerinin mevzuat dahilinde olduğu tespit edilmekle davacıya müterafik kusur atfedilemeyeceği ve her iki zarar kalemi yönünden hasar onarım bedeli isteminin haddi layığında olduğu ifade edilmiştir. Anlaşıldığı üzere eylem ve zarar arasındaki illiyet rabıtası açıktır. Bunun yanında kaza sonrası oluşan hasara ve gerçek zarar bedelinin tespitine yönelik olarak teknik bağlamda hasarlı kabloların tamamen değişmesi gerekeceği ve kullanılması gerekli malzeme açısından birim fiyat tarifesi hükümleri dikkate alınmak suretiyle onarım bedelinin gerçek zarar miktarıyla uyumlu olduğu da ortaya konulmuştur. İşçilik bedeli alacağına ilişkin olarak ise yapılan faturalandırma kapsamında özel olarak karşılandığı da tespit olunmakla malzeme ve işçilik bedeli toplamı olarak esas alınması gereken kur değeri üzerinden hesaplanan 17/07/2017 tarihli hasar nedeniyle toplamda 963,94 TL’nin ve 29/07/2017 tarihli hasar nedeniyle davanın kısmen kabulü ile; 30.314,68 TL’nin 963,94-TL’sine 14/07/2017 tarihinden, 30.314,68-TL’sine 29/07/2017 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle toplam 31.278,62-TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Davacı vekilinin tavzih talebi üzerine 966,53 TL lik kısım yönünden ‘Karar Verilmesine Yer Olmadığına” şeklinde tashih yapılmıştır. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; hasarların müvekkili tarafından verilmediğini, davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, olayın davacının kusurundan meydana geldiğini, zararın mühendislik bilimine aykırı ve usulüne göre döşenmeyen kablo sisteminden kaynaklandığını, davacının talebinin açık olmadığını, icra inkar tazminatı koşullarının bulunmadığını, davalı idare ile müteahhit firma arasında eser sözleşmesi yapıldığını ve iş sırasında meydana gelen zararlardan müteahhit firmanın sorumlu olduğunu, izinsiz çalışma yapıldığı itirazını bertaraf etmek için izin ruhsatını sunduklarını, bilirkişi raporunda ödenmediği belirtilen 966,53 TL.lik hasar bedelinin ödendiğine ilişkin yazı ve makbuzu sunduklarını, 30.616,86 TL bedelli hasar için yüklenici firmanın alacağının Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığınca bloke tutulduğunu, kazı ruhsatından haberdar olan şirketin çalışma başlamadan önce hatlarını emniyete almak için deplase etmesi gerektiği hususunun bilirkişi komisyonu tarafından yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savunarak kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; haksız fiil nedeniyle tazminat davasıdır. Kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Davaya konu hasarın davalı adına iş yapan yüklenici firmanın kazı esnasında davacı şirketin kablolarına zarar vermesinden kaynaklandığı, hasar sonucu oluşan zarar miktarının tutulan tutanak ve bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği, zarardan yüklenici firmanın sorumlu olacağına ilişkin … ile yüklenici firma arasında sözleşme yapılmış olmasının sözleşen tarafları bağlayacağı ve …’nin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususlara yönelik istinaf isteminin reddi gerekir. 966,53 TL.lik hasar bedelinin ödendiğine ilişkin istinafının incelenmesinde; 966,53 TL lik tazminatın ödemesinin dava açıldıktan sonra ancak mahkeme kararından önce yapıldığı açıktır. Buna göre mahkemenin 966,53 TL lik kısma ilişkin karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurması gerekir. Ancak mahkemenin kısa kararda, “963,94-TL’sine 14/07/2017 tarihinden, 30.314,68-TL’sine 29/07/2017 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle toplam 31.278,62-TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,” şeklinde verdiği kısa kararını, gerekçeli kararında HMK 304-(1) maddesince açık hesap hatası olarak değerlendirmesi ve tashih yaptığı açıklaması ile ‘bu istem yönünden karar verilmesine yer olmadığına’ şeklinde değiştirmesi doğru görülmemiştir. Yapılan değişikliğin HMK 304. maddesi kapsamında yazı ya da hesap hatası olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Çünkü mahkemece yapılan işlem, maddi hatadan kaynaklanan yazı ve hesap hatası nedeniyle bir düzeltme değil hükmün değiştirilmesidir. Bilindiği üzere, kısa kararla gerekçeli karar birbirine aykırı olamaz. Ayrıca mahkemece kısa kararda verilen hükmün gerekçeli kararda değiştirilmesi ‘tamamen veya kısmen karar verilmeyen bir husus olmadığından’ HMK 305/A da düzenlenen ‘Hükmün Tamamlanması’ olarak kabulü de mümkün değildir. HMK 305/2 maddesinde de, tavzih yolu ile taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda mahkemenin tashih olarak yaptığı işlem usul ve yasaya aykırıdır. Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 966,53 TL hasar bedelinin konusuz kaldığına ilişkin HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden hüküm kurmak üzere kararın kaldırılmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/12/2019 tarih 2017/899 Esas – 2019/1006 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, yeniden hüküm oluşturularak; 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 30.314,68-TL’nin 29/07/2017 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 2-966,53-TL’lik hasar bedeli davalı idare tarafından davacıya ödendiği ve konusuz kaldığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına 3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 2.070,79 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 539,37 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.531,42 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.637,76 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, 5-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 1.268,71 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan; 31,40 TL başvuru harcı, 539,37 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet pulu, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 250,50 TL müzekkere, posta, tebligat masraflarından oluşan toplam 2.325,87 TL yargılama masrafından davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 2.232,43 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 7-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 8-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine, B- İstinaf incelemesi bakımından; 1-Davalı tarafından peşin yatırılan 517,69-TL istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde kendisine iadesine, 2-Dosya üzerinden inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 3-İstinaf aşamasında istinaf yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin takdiren üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç iade müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/03/2022